18

171 26 24
                                    

O gün Jeno okula gelmedi.

Sonraki gün de.

Ve bir sonraki gün de.

Jaemin ilk gün boş sırayı normal karşılasa da ikinci gün şaşırmış, üçüncü günün sonunda ise sinirlenmişti. Cidden okula gelmeyip kendisini görmeyince her şey çözülecek miydi?

Okuldan çıkarken kaşları çatık, gözleri sinirden kızarmıştı ve nereye gittiğine dikkat etmiyordu Jaemin. Yalnızca içinden Jeno'ya sinirleniyor, yaptığının çocukça olduğunu düşünüyordu.

"Jeno!"

"Min!"

Duyduğu isimle başını kaldıran Jaemin karşısında Jaehyun Ve Ten'i bulurken hemen arkalarında siyah motora yaslanmış bir şekilde bekleyen Jeno'yu görünce gözlerini şaşkınlıkla açmıştı. Bulundukları yerden biraz uzakta da olsa üzerindeki motorcu kıyafetleri ve siyah saçlarıyla şüphe yoktu, Jeno'ydu biraz ilerisindeki adam. Dejun'un kendisine seslenmesiyle başını telefonundan kaldırıp ona gülümsemiş ve kendisine sarılmasına izin vermişti. Uzakta oldukları için ne dediklerini duyamıyordu Jaemin fakat Jeno'nun uzattığı kaskı takan Dejun oldukça neşeli görünüyor, durgun duran Jeno'nun omzuna heyecanla vuruyordu. Jaemin sessizce onları izlerken Jeno'nun asla kendisine bakmayışı, fark etmese bile aramayışı sarstı bedenini. Eskiden olsa Jeno onu gördüğü gibi dibinde biterdi. Yanında olamadığı zamanlarda gözleri çevresini tarardı hep çünkü Jaemin yanında yokken Jeno her daim huzursuz olurdu...

"Min, sana diyorum."

Jaehyun'un gözlerinin önünde elini sallamasıyla dikkatini ona veren Jaemin büyüğünün kendisine dediklerini çalışan motor sesi yüzünden duyamasa da gözlerini ondan ayırmadı. Donmuş gibiydi adeta, ellerini yumruk yapmış, arka plandan motorun gidişini gizlice izleyebiliyordu yalnızca.

Böyle olmasını kendi istemişti. Jeno'dan uzaklaşmayı da, duygularına son vermesini de ama neden bu kadar can yakıyordu bu durum şimdi? Tehlikeden uzaklaşmış, normal hayatına geri dönmüştü işte, neden kalbi acıyla kıvranıyordu Dejun ile sohbet eden Jeno'yu görünce?

Yanlış bir şeyler vardı ki, bunu en derinlerinde hissediyordu Jaemin. Yumruk yaptığı ellerine rağmen titreyen parmakları olaylardan bir haber konuşan Jaehyun'un yanındaki Ten'in dikkatini çekti başta. Sevgilisi son olan olayları neşeyle anlatırken Jaemin ona baksa da asla duymuyordu.

"Hayatım, böyle ayakta kalmak yerine bir kafeye geçip otursak mı? Hem biraz acıktım ben."

Ten'in araya girip söyledikleriyle şaşırsa da başını salladı ve ikiliyi peşinden aracına sürükledi Jaehyun. Ten öne, Jaehyun'un yanına geçerken Jaemin arkada tek başına kalmıştı.

"Nereye gidelim istersiniz?"

"Sakin neresi varsa," diye cevapladı Ten. Jaehyun ondan asla böyle bir cevap beklemediği için şaşırsa da aynadan gördüğü yansıma ile anladı olanları. Jaemin'in gözleri dolu doluydu ve göz altları kızarmıştı. Dudakları titriyor, konuşmaya çabalasa da beceremiyordu. Küçüğünün durumunu gören Jaehyun arabayı çalıştırıp kemerini takarken Ten telefonunu arabaya bağladı ve açabildiği en gürültülü müziği açtı. Sesi fullerken Jaehyun da camları kapatmış, arabanın ses geçirmeyen camları sayesinde dışarıdaki insanları da rahatsız etmeden yolculuğa başlamışlardı.

Jaemin yüksek sesli müzikle gözlerini kapatıp yaşların akmasına izin verirken ağzından çıkan çığlıkların öndeki ikili tarafından duyulmadığına emin oldu çünkü kendi sesini o da duyamıyordu. Bir süre çığlık atarak bu zamana kadar içinde biriktirdiği her şeye ağlarken Jaehyun'un aynı caddeden beşinci kez geçtiğini fark etmemişti. Arabanın ne rotası vardı, ne de gideceği yeri. Yalnızca Jaemin'in rahatlaması için sürüyordu Jaehyun ve en sesli müzikleri açarak çığlıkları örtbas ediyordu Ten. İkisi de Jaemin için endişelense de arkasını asla dönmüyor, yalnızca işaret bekliyorlardı ki, bekledikleri işaret geldi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 13 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Pochemuchka | NominWhere stories live. Discover now