"I Don't Know What I Did Wrong"

68 17 15
                                        

-Soobin-

Kai'nin beni öpmesinin ardından yalnızca bir hafta geçmişti ve ona olan hislerimi düşünmeye başlamıştım. Yeonjun hyung ölmeden yalnızca 5 yıl önce ben de ondan hoşlanıyordum ve ilk öpücüğümü ona kaptırmıştım. Bundan uzun zamandır pişmandım, zaten bunu yapınca elime hiç bir şey geçmemişti.

Yine düşüncelere dalıp gitmişken telefonun sesiyle bir anda kendime geldim. Baktığımda Taehyun beni arıyordu. Açtığımda tek bir kelime edememiştim. Taehyun telefonda ağlayarak bana bağırıyordu. Onu tam sakinleştirmeye çalışacakken de telefon yüzüme kapanmıştı. Her şeyin nasıl geliştiğini anlayamamıştım hiç. Sadece yere çöküp ağlamaya başladım. Söylediği her bir kelimesi bana çok ağır gelmişti, kafamın içinde dolandıkça gözümdeki yaşlar daha büyük bir hızla düşüyordu yanağımdan aşağı.

O gün Beomgyu ile beraber evdeydim, beni ağlarken görünce hemen yanıma gelip ne olduğunu sordu. Hiç bir şey söyleyemeden ağlamaya devam ettim. Ağlama sebebini az çok anlamış olmalıydı ki bana sarıldı ve "Seni çok iyi anlıyorum hyung" dedi sakin bir ses tonuyla. Sözlerine "ama bence onunla konuşmalısın, sonuçta o böyle sinirlenecek birisi değil" diye de devam etti. Haklıydı da. Yerimden doğruldum ve Beomgyu Hyung'a sarılıp ona teşekkür ettikten sonra Taehyun'un odasına geçtim.

Bunun telefonla konuşulacak bir şey olmadığını bildiğim için anahtarı elime alıp kapıyı açtım. Oraya gidip onunla konuşacaktım. Bundan çok emin değildim ama yine de şansımı denemek istiyordum. Kapıdan geçmeden önce kitabı da elime aldım ve derin bir nefes aldıktan sonra içeriye geçtim.

Taehyun'un yanına gittiğim andan beri benimle hiç konuşmamıştı. Hatta kapıdan geçtiğim anda bile beni gördükten sonra çekip gitmişti. Garip bir şekilde bana soğuk davranmaya başlamıştı yani. Dayanamayıp ona sorduğumda ise yüksek sesle "Bana yaptığın neydi peki?" dedi.

"Sana ne yaptım ki Taehyunie?"

"Bana karşı aşırı korumacıydın ama diğerlerine ne yaptın? Onları hiç umursamadın bile. Şimdi Kai ile de öpüşmüşsün, bunların mantıklı bir açıklamasını nasıl yapacaksın şimdi? Hem de bu kadar şeyi yapmışken?!"

"Neden yaptım inan bilmiyorum, gerçekten özür dilerim Taehyunie. Ve sen de böyle değilsin, tıpkı benim böyle olmadığım gibi. İzin ver sana da yardımcı olayım"

"Nasıl yardımcı olacaksın? O küçük kitap ile mi? Yeonjun hyung bile kaç aydır yok bizim yüzümüzden"

Sözlerini devam ettirmemişti. O bana bağırırken ben kitabı açıp laneti bozma büyüsünü onun üzerinde uygulamıştım. İlk başta bir ışık patlaması olmuştu, sonrasında Taehyun bir anda yere yığılmıştı. Kitabı hemen elimden bırakıp onu uyandırmaya çalıştım. 15 dakika sonra uyandığında bir süre bana baktı. Ona iyi olup olmadığını sorduğumda bana "İyiyim hyung, asıl sen iyi misin?" diye sordu. Ona sıkıca sarılıp "iyiyim Taehyunie merak etme" dedim. Gözyaşlarımı tutamamıştım. Ona sarılırken diğer yandan da ağlıyordum.

Taehyun gözyaşlarımı sildi ve "Lütfen ağlama hyung, benim yüzümden ağlamanı istemem sonuçta" dedi ve benden özür diledi. Aslında özür dilenecek bir şey yoktu pek. Ama bu aklıma bir anıyı getirmişti. Daha doğrusu ben Yeonjun hyung'a aşık olduğumu sanıp Taehyun için bundan özür dilediğim zamanı...

Taehyun ortaokuldan beri Yeonjun hyung'a aşıktı. Fakat 4 yıl sonra duygularının gerçek olmadığını düşünüp bu aşkı kendisinde bitirmeye çalıştı fakat Taehyun bu hislerini bitirmeye çalıştığında Yeonjun hyung ona çoktan aşık olmuştu. En azından biz öyle düşünüyorduk. 16 yaşımdayken ben de Yeonjun Hyung'dan hoşlandığımı düşünmeye başlamıştım ve bunu Taehyun'a açıklamaya çalıştığımda baya ağlayıp ondan özür dilemiştim. Onun bana dediği şey ise "Özür dilemene gerek yok hyung, hiç bir zaman kalbine söz geçiremezsin sonuçta" olmuştu. Ama özellikle Taehyun için bardağı taşıran son damla benim Yeonjun hyung'u bir anda öpmem olmuştu.

finding you i've lost, taejun.Where stories live. Discover now