chapter 3

89 20 1
                                    


   Omzunda bir dokunuş hissetmişti. Gerçeğin sarsılmasıyla irkilmişti, gözlerindeki buğudan dolayı ikişer görüyordu etrafı. Daha fazla soru yoktu aklında artık. Neden ona sahip çıkamamasının nedeni belliydi. Bu yüzden yapamıyordu işte.

Julie'nin saçındaki dantel fiyonkların boğazına dolanmış bir girdap gibi olduğunu hissediyordu. Kaçınılmaz devir törenine doğru günler yaklaştıkça her şey onu yavaş yavaş daha da fazla boğuyordu. Düğün gününe dair korkuları onu her vurduğunda geceleri soğuk terler içinde uyanıyordu. Düğün günü ona ailesinin onu gerçekten bir mülk olarak sattığını hatırlatmanın en kötü yoluydu.

"Babam ve annem, ailelerimizin birleşmesi şerefine kadeh kaldırmamızı önerdiler." diye fısıldadı. Küçük ve güvercinin tüylerini andıran bembeyaz elleri ile elinden tutarak onu da davet etti. Ondan asla nefret edemeyecek olmasından nefret ediyordu Doyoung.

"Elbette." diye mırıldandı Doyoung, stresinin en azından bir kısmını atmak için boynunu birkaç kez ovuşturarak.

Ailesinin bir üyesi olduğu ülke asillerinin kulübünün üyeleri arasında göğsünün sıkıştığını hissediyordu. Bir yandan da kadar güzel bir çift oldukları ve ailelerinin böyle güzelliklerle kutsandığı için ne kadar şanslı olduklarına dair iltifatları kabul ediyordu. Tek yapabildiği onlarla beraber gülmek ve onların yersiz şakalarına kadeh kaldırmaktı.

Bir saat önce kadehin dibindeki turuncumsu viskinin yansımalarında beliren canlılığın verdiği rahatlık yerini soğuk ve donuk grilere bırakmıştı.

lover in the graveyard + dojaeWhere stories live. Discover now