1.9

796 61 43
                                    


~Düzenlendi~

Normalde konser turlarının olduğu zamanı falanda yazmıştım ama bölümü önceden okuyan arkadaşım Taelice yok oralarda sil dedi ve banada mantıklı geldi. Sonuçta bu Taelice fici ve yan yana gelmedikleri yerleri yazmak saçma olurdu.
Bende o yüzden sildim.

▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎

"Blink I love you"
"I LOVE YOU SO MUCH BLINKS"

Sahne aşağı doğru inip çığlık sesleri artınca zıplayarak son kez elimi salladım.

Bu gün Avrupa konserimizin son günüydü ve yakında Koreye dönecektik. Ne kadar gitmek istemesemde evimi özlemiştim.

"Tanrım kızlar harikaydınız!"

Bağırarak yanımıza gelen menajerle gülümseyip yerimde zıpladım.

"Hey bileğine dikkat et"

Jisoo unni endişeyle konuştuğunda zıplamayı bırakıp yan yana duran üçüne aynı anda sarıldım.

Sarılarak çember oluşturduğumuzda gülerek çığlık attık.
İki buçuk saat sahnede kalmamıza rağmen hala enerjimiz yerindeydi.

"Hadi hadi. Sonra sevinirsiniz şimdi otele dönmeniz lazım. Acele edin."

Kızlarla ayrılıp kulise girdiğimizde üzerimizi değişip arkada bekleyen arabaya bindik.

Sahnede olmak bana çok iyi geliyordu. Blinklerle birlikte olup şarkılarımızı beraber söylemek eskiden hayalini sıkça kurduğum bir şeydi ve şimdi milyonlarca aile üyemiz vardı ve benim kurduğum o hayaller gerçek olmuştu.

Chaeyoung kafasını omzuma koyup alttan bana baktığında telefonumu elime alıp yandan ona baktım.

"Taehyungla daha konuşmadınız mı?"

Kafamı olumsuz anlamda sallayıp omzumu kurtardığımda cama yaklaşıp dışarıyı seyrettim.

Bu gün Pariste olan son günlerimden biriydi ve ben daha gezmek için fırsat bile bulamamıştım.

Taehyungla geçtiğimiz üç ay içinde telefonla sadece iki kere konuşmuştuk ama bulduğum her fırsatta ne zaman telefonumu elime alsam ondan en az bir mesaj görüyordum.

Chaeyoung kafasını heyecanla telefondan kaldırıp bana yaklaştı.

"Bu gün gidip gezelim mi?"

"Hayır demem"

Gülümsediğinde Jisoo unni karşı koltuktan ayaklarını ortamıza uzattı ama bacakları kısa olduğu için koltuğa değmeden ayakları yere düşmüştü.

Biz gülünce Jisoo unni muhtemelen kötü olduğunu düşündüğü ama komik olan bakışlarla sırasıyla üçümüze baktı.

"Bu enerji nereden geliyor size bilmiyorum ki"

Jennie telefonunu eline alıp hepimizden koptuğunda on dakikada otelin önüne geldik.

Chaeyoungla odaya çıkıp kısaca duş alıp hazırlandığımızda siyah kıyafetler giyip maske ve şapkalarla tekrar dışarı çıktık.

"Nereye gidelim?"

Fotoğraf makinesini koluna takıp telefonunu çıkardı.

"Buraya yakın ama pek kimsenin bilmediği bir yer var. Paris manzarasını çok net görebileceğimiz bir yer. Oraya gidelim."

Kafamı sallayıp koluna girdiğimde söylediği yere giderken neredeyse her yerde durup onlarca resim çekmiştik.

On beş dakikalık yolu yarım saatten uzun sürede geldiğimizde kendimizi çıktığımız küçük yokuşun hemen önünde Parisi ayaklar altına alan bankın üzerine attık.

AMOR | TAELICEWhere stories live. Discover now