Quelques larmes on s'en va.

2.7K 277 185
                                    

09 Ağustos 2021

Okul Konserinin üzerinden iki gün geçmişti, ama hâlâ atlatamamıştım. O gece bana bahsettiği konu ve yaptığım hareketi de atlatmış sayılmazdım. Felix'in yetenekli olduğunu biliyordum, gerçi o her şeyde yetenekliydi, ama bir grupta çaldığını yeni öğreniyordum. Bana bakarak söylediği şarkının sözleri güzel sesiyle birlikte tüm gün kulaklarımı doldurmuştu. Belkide fazla anlam yüklemiştim, ama ufak bir göz teması bile günlerce o anı düşünmemi sağlıyordu. Kısacası Felix ile ilgili her şey güzel hisler yaşatıyordu.

Ondan uzaklaşmaya çalıştıkça, kendimi buna inandırdıkça yapamıyordum ve bu ikilem gittikçe daha da zorlaşıyordu. İnsan evinden kaçabilir miydi ki? İlk kez bu denli güzel hissettiği, ilk kez sevildiğini hissettiği, her şeyin ilkini yaşadığım kişiden kaçabilir miydim? Bana bu kadar imkansız geliyorsa o nasıl kaçmıştı? Birlikte gerçekleştirmesi mümkün hayallerimize inandırıp ardından sadece büyük bir hayal kırıklığı ile bırakıp gitmemiş miydi?

Aynı şeyleri yüzlerce kez düşünmüştüm, bir cevap yoktu. Olsa bile sanırım bununla yüzleşmekten korkardım. Ben Felix' i istiyordum. Başka bir ilişki olarak değil, sadece eskisi gibi iyi olmamızı istiyordum. Ama bu geçmişime ihanet etmemi sağlamaz mıydı?

07 Ağustos 2021

Ânın büyüsü ile Jeongin'i unutmuştum. Panikle ona döndüğümde boşluğa bakıp tuhaf mimikler yapıyordu. Ardından gözlerime odaklandı. Donuk bakışları ile bir şeyler anlatmaya çalışmıştı, anlayamamıştım ama tahmin edebilirdim. O belli etmese de Felix'i çok seviyordu. Bu konuda olgun davranmaya çalıştığı her günün sonunda ağladığını biliyordum. Bu şekilde öğrenmesi hiç iyi olmamıştı. 

"Jeongin çilekli süt almaya mı gitsek ya?" Onu buradan uzaklaştırmalıydım. Bir yerde konuşmamız daha iyi olurdu. Kafasını salladığını fark ettiğim anda elini tutup onu daha sessiz bir yere, okulun arkasında ki çardaklara götürmüştüm.

Kantine gidip süt alacaktım ama adımlamam ile konuşması durmamı sağlamıştı. "Hyung bırak şimdi sütü, ne zamandır burada? Yani Felix Hyung." Çok uzaklaşmamış olduğum yere oturdum. "Okul açıldığından beri."
kafasını sallamıştı.

"Benimle konuşacağın konuda buydu sanırım. Hyung biraz şaşırdım aslında, ama şuan iyiyim. Biliyorsun kısa sürede atlatan bir yapım var." Aslında yoktu, bunu biliyorum. Ama daha çok sonuç odaklı yaklaşırdı her şeye. Ve dertleşirsek kaygılarının azalacağı ortadaydı. "Böyle öğrenmeni istemezdim Jeongin, ama orada olduğunu bilmiyordum."

"Biliyorum Hyung, hem boşver beni, buraya seni konuşmaya geldik. Anlat bakalım nasıl karşılaştınız?" Ellerini çenesine koymuş son derece odaklı duruyordu. "Çok saçma ve gereksiz bir tesadüftü galiba. Yurda taşınmaya çalışırken yataklarda ki isimlere bakıyordum ve Felix'in ismi yazıyordu. Sonrasında odaya girdi."

"Hyung şanslı mısın şanssız mısın anlamadım ki. Ama kesinlikle dizilerde ki ana karakterler gibisiniz. Evren sizi tekrar bir araya getirmiş baksana." Böyle şeyler söyleme Jeongin hemen her şeye inanabilirim. Ellerini çenesinde oynatarak merak ettiğini belirten bir kaç mırıltı çıkarmıştı. Bu devam etmem gereken an olmalı.  "Odadan sinirlenip çıkmıştım,  ardından peşimden gelip bir şeyler söyledi. Çok rahattı Jeong, hiç bir şey olmamış gibi davranıyordu."

"Neden gitmiş söyledi mi peki?"

"Yüzleşmek istemedim, bu yüzden dinlemedim. Hem ne olursa olsun haber vermek bu kadar zor olmamalıydı." Yüzünde tuhaf bir ifade vardı. "Hyung korkularını anlıyorum, tüm bunlar olurken yanında gözlemledim de. Aramızda Felix Hyung ile en yakın olan kişi sendin. Bu yüzden öfkenin fazla olmasına şaşıramam. Sana onu affet de diyemem, çünkü bende affetmiyorum. En azından şimdilik. Ama yine de bir sebebi varsa bunu öğrenmeden de böyle davranmasan mı? İkiniz içinde çok zordur eminim."

372 | hyunlix.Where stories live. Discover now