❄️Korkutan ve Gerçekleşen Karşılaşmalar❄️

179 12 39
                                    

🌃|Zack

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🌃|Zack

Güne Jack'den erken başlamıştım. Jack bilinçli olarak kolunun üstüne yatmadığı için kolu yataktan aşağı sarkıyordu. Onu izlemeyi bırakıp yatağın içinde gerindim. Ardından doğrulup üstümdeki yorganı attım. Ayağa kalktım. Dolaptan temiz bir tişört alıp odadan çıktım ve banyoya ilerledim. Bunu yaparken tişörtümü çıkarmayı unutmamıştım.

Ben ve Jack'in ortak sahip olduğu salak alışkanlıklardan biri de buydu. Her sabah uyandığımızda lavaboya girerken tişörtümüzü çıkarırız, içeride değil giderken çıkarırız, elimize aldığımız temiz tişörtü içeride giyip öyle çıkarırdık. Yer zaman fark etmeden yapıyorduk bunu. Küçüklükten gelen çok sevilesi(!) bir alışkanlık işte.

İçerideki kirli sepetine çıkardığım tişörtü atıp ihtiyaçlarımı giderdim. Elimi yüzümü yıkayıp kuruladım ve tişörtümü giydim. Lavabodan çıkıp mutfağa ilerledim. "Kahvaltıyı yine bana kitledin Jack," diye homurdanarak eşyaları çıkarmaya başladım. Kahvaltı dediğime bakmayın. Saat çoktan on bir buçuk olmuştu.

Kahvaltı sofrasını hazırladıktan sonra gidip Jack'i uyandırdım. Bu o kadar kolay bir iş değil ama. İki saat sarsmak zorunda kaldım. Kendisi tam bir panda genine sahip olduğu için uyanmıyordu. En sonunda onu uyandırmayı başardım. Tişörtünü alıp lavaboya doğru yol aldığından emin olduğumda kahvaltı sofrasına oturup telefonumla ilgilenmeye başladım. Biraz sonra Jack geldi ve sohbet ederek kahvaltımızı yaptık.

"Bugün evden git." Gelen emire kaşlarımı kaldırarak baktım. "Sebep?" Omuz silkti. "Ben öyle istiyorum." Gözlerimi devirdim. "Ben senden büyüğüm çocuk. Büyüklerine saygılı davran." Bu sefer o gözlerini devirdi. "Aramızda sadece bir yaş var Zack. Bence bunu çok abartma."
"Neden gitmem gerektiğini söylersen giderim." Başını olumsuz anlamda salladı. "Olmaz. Net dalga geçersin. Senin çenenle uğraşamam. Git diyorsam git işte." Sırıtıp bu sefer ben başımı olumsuz anlamda salladım. "Nedenini öğrenmeden gitmiyorum." Oflayıp geriye yaslandı. "Arkadaşım gelecek. Bu yüzden gitmeni istiyorum."

Merakla doğruldum. "Tanımadığım bir arkadaşın gelecek. Büyük ihtimal bu kişi arkadaşdan çok daha önemli senin için. Beni evden bu yüzden kovuyorsun." Jack kafasını eğdi. Ardından tekrar kaldırıp gözlerini gözlerime dikti. "Olamaz mı?" Sırıttım. "Elbette olabilir. Tamam, gitmiyorum." Gözleri büyüdü. "Ne demek gitmiyorum? Git işte Zack! Ne zorluyorsun?!" Kahkaha attım. "Sakin ol kuzen. Arkadaşını yemeyeceğim. Sadece nasıl biri olduğunu merak ettim. Tanışmak istiyorum."
"Onunla sevgili değilim. Sadece arkadaşım. Senin ağzının gram sıkı olmadığını bildiğim için evden gitmeni istiyorum. Bunu anlaması bu kadar zor olmamalı." Ciddileştim. "Söz veriyorum, hiçbir şey söylemeyeceğim. Sadece onunla tanışmak istiyorum." Nefesini dışarı verdi. "Tamam, tamam kal." Zaferle gülümserim. "Bana az bahset ondan."

Sonraki saatlerim Jack'in bana Elsa'yı tanıtması ile geçti. Dinlerken sıkılmadığım bir aşk hikâyesiydi bu, ki aşk hikâyeleri bir yerden sonra beni hep baymıştır. Saat ikiyi geçmeyi başladığında Jack'de yerinde duramaz olmuştu. Onun volta atışlarını izlemenin beynim ve gözlerim için hiç sağlıklı olmayacaktı bu yüzden kapı çalana kadar telefonumla oynadım. Kapı çaldığı zaman Jack heyecanla kapıya gitti. Bende ayağa kalktım.

❄️|Jack

Derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Elsa yine siyahlar içinde karşımda duruyordu. "Hoşgeldin," diyerek onu içeri davet ettim. "Hoşbulduk," diyerek içeri girdi. Ceketini çıkardığı zaman elinden alıp askılığa astım. Elsa yavaş adımlarla salona girdi. Arkasından girdim. Zack ayakta bizi bekliyordu. Yutkundum. Benim için zorlu saatler başlıyordu. "Elsa, bu kuzenim Zack. Zack, arkadaşım Elsa." Zack gülümsedi. "Hoşgeldin Elsa." Elsa kibarlık olsun diye gülümsedi. "Hoşbulduk Zack." Ardından yan bir şekilde bana baktı. Büyük ihtimal gözleriyle sadece ikimiz olacağını sanıyordum diyordu.

Evet Elsa, bunu bende çok isterdim ama çok inatçı bir kuzenimin olması benim suçum değil.

Üçümüz de oturduk. Elsa'ya üstü kapalı son durumları sorduğumda her şeyin yolunda olduğunu öğrendim. O da bana kolumu sordu. Bende her şeyin yolunda olduğunu söyledim. Gözlerini koluma dikip resmen röntgenini çekti. Yalan söyleyip söylemediğimden emin olmaya çalışıyordu galiba.

Ardından Zack'e döndü. "Jack ile birbirinize çok benziyorsunuz. Dış görünüş olarak. Tek fark senin albino olman sanırım Zack." Zack sırıttı. "Aynı zamanda Jack'den büyüğüm." Gözlerimi devirdim. "Bir yaş. Benden sadece bir yaş büyük. Bu kadar çok benzememizin nedeni ise annelerimizin tek yumurta ikizleri olmaları." Elsa ilgiyle bana döndü. "Gerçekten mi?" Onu başımla onayladım. Zack'e döndü. "Ne okuyacaksın Zack?"

"Oslo üniversitesinde deniz bilimlerini okuyacağım."
"Oslo üniversitesi...oldukça iyi. Nereden geldin peki buraya?"
"Kanada'dan."
"Anladım."
"Sen ne okumak istiyorsun Elsa?"
"Ben mi? Ben...daha karar verebilmiş değilim."
"Aklında bir yer var mı?"
"Hayır. Henüz yok."
"Bence acele etmelisin. Sınav fazlasıyla yaklaştı."

Aralarına girdim. "Konuşmanızı balla bölüyorum. Atıştırmalık bir şeyler getireceğim. İstediğiniz bir şey var mı?" Elsa bana döndü. "Sana yardım edeyim." "Gerek yok ben–" "Edeyim edeyim. Boş boş oturmayı sevmem." Ardından beni ayağa kaldırıp sürükleyerek salondan çıkardı. Mutfağın kapısını kapattığı zaman bir sıkıntı olduğunu anladım. "Sorun ne?" Bana döndü. "Hiro onu aramam için mesaj attı. Acil durum olabilir." Omuz silktim. "Peki. Sen konuş. Ben bir şeyler hazırlayacağım." Elsa beni başıyla onaylayıp mutfak masasının sandalyelerinden birine oturdu. O telefon ile konuşurken ben abur cubur kaseleri ve içecekler hazırlamıştım.

Elsa telefonu kapatıp sıkıntılı bir nefes verdi. "Sorun ne?" Ona döndüm. Bana döndü. "Takip işi var. Gitmem gerekiyor." Kaşlarımı çattım. "Takip işi?" Gözleri karardı. "Beni ailemin katiline götürebilecek her türlü adamı takip ediyorum. Şimdi gitmeliyim." Ayaklandı. Onu durdurdum. "Tehlikeli değil mi?" Gülümsedi. "Ben hiçbir zaman toz pembe bir hayatta yaşamadım ki. Beni Anna ile karıştırma." Ardından mutfaktan çıktı. Peşinden gidip onu yolcu ettim. Zack bir anda Elsa'nın gitmesine şaşırmıştı. İşinin çıktığını söyleyip onun dikkatinin dağılması için hazırladığım abur cuburlara film izledik. Ama benim aklım Elsa'daydı.

Hod onu korusun.

️🌫️|Sky

"Geliyorum abi. Hadi görüşürüz." Telefonu kapatıp cebime koydum. Nefesimi dışarı verip ellerimi ceplerime yerleştirdim ve yürümeye devam ettim. Yakında okula geri dönüyordum. Biraz gergindim açıkçası. Abimin okuluna gidecektim. Eski okulumdan isteyerek ayrılmıştım. Zaten geri oraya gitmeyi düşünmüyordum.

Düşüncelere dalmış bir şekilde yürürken aniden bana çarpan biriyle geriye sendelendim. Başımı aşağı indirdiğimde bana bakan bir kızla karşılaştım. Kızın ağzını kapatan siyah bir maskesi vardı ve bir gözü göz bandı ile kapalıydı. Kız, "Pardon," diye mırıldandı. Boyu göğüs hizama geldiği için kafamı eğerek konuşmam gerekiyordu. "Sorun değil de, neden koşuyordun? Gözün ve ağzın neden kapalı–" orada daha fazla soru sorabilirdim ama kız arkasına bakıp elimden tuttu ve koşmaya başladı. Elimden tuttuğu için bende onunla birlikte koşmaya başlamıştım. Onu durdurmaya çalıştım ama boyuna rağmen gücü yerindeydi. Beni resmen sürüklüyordu.

Bir ara sokağa girip duvara yapışarak bekledik. Duvar kenarına sinmişti. Başını çıkarıp sokağa baktı. Ardından bana döndü. "Üzgünüm, bunu yapmam gerekiyordu." Başka bir şey demeden koşarak tekrar ara sokağın karanlığına karıştı. Ben ise sadece arkasından bakabilmiştim.

Kim olduğunu merak ettiğim kızın çok yakında karşıma çıkacağını bilmeden arkasından baktım. Ardından evime döndüm. Çünkü elimden yapacak başka bir şey gelmiyordu.

~❄️Bölüm Sonu❄️~

ice princess ❆ jelsa ✓Where stories live. Discover now