1.BÖLÜM "KARA GÜN"

149 12 36
                                    

Yeni Bir Kurguyla Buradayız. Tüm İçtenliğimle Yazıyorum Bu Hikayeyi,
Çünkü Gerçekliklerle Dolu Bir Hikaye. Bende Neden Bunu Sizle Paylaşmayayım Dedim ve Başladım yazmaya.

Güzel okumalar !

-AWGER KONAĞI

Kara bulutlar acıyı, huzursuzluğu temsil edermiş Şark'ta. (Doğu) Alışıktır Şark'ın insanı huzursuzluğa, acıya. Kara bulutlar kimin hanesini işgal ederse o gün dökülür tüm kadınların dudaklarından ölüm ağıdı. Bu günde tüm ağıtlar AWGER konağı içindi. Acı, acıdır büyük küçük fark etmez. AWGER konağı tüm acılara şahit olmuş sayılı konaklardan bir tanesiydi. Çok ölüm gördü duvarları, çok ağıda şahit oldu insanları. Bu seferki acı, acıdan öte bir şeydi. Bu seferki acı Cihan ağanın acısıydı.

Van, Bitlis, Şırnak, Hakkâri, Diyarbakır, Kars salınmıştı tüm ŞARK'a kara haber. Hanımağaları ölmüştü. Ruhu kadife gibi olan, iyiliği kalbinde taşıyan, binlerce insana hane açan. Dökülmüştü tüm şarkın kadınları; Şarkın kalbi AWGER konağına. Konakların, ağaların arabaları tüm Bitlis'i ele geçirmişti. Adım atılacak yer yoktu.

Ağıt döken kurumuş dudaklar tuzlu gözyaşları ile  ıslanıyordu.

Döküldü Awzem Hanımın dudaklarında bir ağıt. "Tu  bûka mirî yî? Te Rojhilat wek çiyayekî li pişt xwe hişt? Bira hemû Bitlîs qurbana porekî be. (Öldün mü gelin? Bıraktın mı dağ gibi arkanda duran Doğuyu. Saç teline kurban olsun tüm Bitlis.)"

Awzem Hanım feryatlar içinde ağıdına yaktı. Siyah peçesiyle göz yaşlarını sildi. Elindeki silahı havaya kaldırdı. Bir kaç el AWGER konağının üzerine sıktı. Karga topluluğu konağın üzerinde dağılmaya başladı, parçalandı,yıkıldı."Ji wan re bêje ku Ewzem xanim wê bibe mirina eywana qederê. Xwîna bûka xwe nade erdê, te li Rojhilatê nahêle. De were, here ji min re bêje. Awzem HEAVY bi êş tê. (Söyleyin onlara Awzem hanım YAZGI  konağının eceli olacakmış. Gelininin kanını yerde koymayacak sizi Şark'ta barındırmayacakmış. De hayde gidin söyleyin. Awzem AGİR can yakmaya geliyor.)"

Awzem Hanımın içi soğumuyordu. Yazgı konağı ondan ilk kocasını sonrada gelinin almıştı. Ciğerindeki, yüreğindeki alevler almıştı başını dağılıyordu. Tüm vücuduna, tüm damarlarına. Bilirlerdi Awzem Hanımın kudretini, bir dediğinin iki edilmediğini. Bundan 5 yıl önce alamamıştı hıncını ama bu gün gelininin kanını yerde koymayacaktı. Cihan Ağanın, oğlunun canını yakmalarına bir kere izin vermişti. Bir daha katiyen izin vermeyecekti buna. Onlar ŞARK'IN hanımağasının göz yaşına dahi merhamet etmeden kıymışlardı canına. Awzem Hanımda bu gün kimsenin göz yaşına bakmayacak, çoluğu çocuğu var  demeyecek hepsinin canını yakacaktı.

Yüzden fazla araba dizilmişti AWGER konağının tahta kapısının önüne. Bir çift kelamı yeterdi Awzem Hanımın.

Elindeki silahı sıkı sıkı kavradı, açık tahta kapıdan ayağını dışarı attı. "Dönemezsem kanın yerde kalmamıştır bûke. Ve bu AWGER konağının şenlik, bayram günüdür." Döküldü dudaklarından fısıltı halindeki kelimeler. Seslendi yüzlerce arabaya.
"De were, xwîna me li erdê namîne. ( De hayde kanımız yerde kalmayacak.)"

Tek komutuyla bindi yüzlerce adam arabaya. Onlar sanki ŞARK'IN kalbi ölmüşcesine öfkeliydi YAZGI konağına. Urafa'nın kopacak fırtınalardan, düşecek yıldırımdan haberi yoktu.

ŞARK'IN HÜKÜMDARI Where stories live. Discover now