3.BÖLÜM"KADERİNE ALIŞ"

76 6 30
                                    

Bir kelebek, ulaştı gökyüzüne ve oradan el salladı 'Gençliğime doyamadım, ben bu yere ait değildim olmayacağım da.'

Melek Elzo

Herkes konağın holünde ayakta kaskatı kesilmişti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Herkes konağın holünde ayakta kaskatı kesilmişti. Kimse ne olduğunu anlayamamış lakin aramızda kan davası olan bir aşiretin, genç bir kızının bizim konağımızın holünde olması normal karışanacak bir durum değildi. Nergiz'i tam olarak tanımasamda uzaktan da olsa görmüştüm bir kaç kez. "Biz evlendik." Zahit abimin ağzından dökülen kelimeler konağın ortasına bomba gibi düşmüştü. Acılarla, korkularla kaplı bir bomba. O sırada konağın en büyüğü olan Armanç ağa gürledi. "Orda durasın! Zahit ağa. Bu ne edpsizliktir?"

Zahit ağa ses çıkarmadı. Gözlerim ikisinin ellerine doğru kaydığınında Nergiz'in ne kadar korktuğunu anlamıştım. Zahit ağanın parmaklarını öylesine sıkıyordu ki tüm korkusunu, stresini ondan çıkarıyordu.

Bakışlarımı Nergiz'e yönelttim, gözlerimin içine öyle derin bakıyordu ki bir an içim gitmişti. Elimdeki havluyu ilk gördüğüm yere bırakıp bir adım daha öne ilerledim. "Ağam evlenmişler biz de namusumuzu koruması düşer." Zahit ağanın annesi Rojbin hanım dikkatimi çok çekiyordu. Küçük küçük gülücükler saçıyordu etrafa. Böyle bir durumda kim bu kadar rahat olabilirdi ki ?

Annemin seslenmesiyle irkilmiştim. "Melek Nergiz'i kendi odana götür!"
"Tamam ana." Adımlarımı hızlandırdım ve Zahit abimin eline kenetlenmiş eli ellerimin arasına aldım. "Hadi gidelim Nergiz, gel." Adımlarımla ona yolu tarif ettim. En üst kata koridorun solundaki odama girdik. Ellerini ellerimin içene alıp sakince onu yatağa oturttum. İçim acıyordu bu genç kıza. Benden hayli küçüktü. Ama biliyordum Zahit abim böyle şeylere kalkışmazdı. Bu işin altında bir iş vardı. Nergiz ile konuşmalıydım. Bir kaç kelam etmek için ağzımı açmıştım ki gürültülü kapı sesiyle ikimizde tedirgin olmuştuk. "Sen burada kalıyorsun ben bi' bakıp geleceğim." Gözlerime hayır dercesine bakıyordu. "Anladın mı ?" Çaresizce yüzüme bakıp kafasını salladı.

Odaya girerken açtığım yazmamı tekrar başıma sardım. Peçemide yüzüme geçirip odadan çıktım. Dedemin bağırış sesleri beni daha fazla tetiklemiş daha hızlı adımlar atmıştım. Aşağıya indiğimde ortalama 27-28 yaşlarında iri yarı bir adam elinde ki silahı Zahit abime doğrultmuştu. Sinirli değildi , lakin sakin de değildi. Delici delici bakıyordu. "Bana bakın bacım nerede!" Soru edasıyla değil daha fazla emreder şekilde soruyordu. Kimse cevap verecek yüzü bulamayınca. Ortam sessizleşmişti. "Verin bana bacımı götüreceğim onu buradan."
"Bacın namusumdur Cihan ağa." Zahit abim hiç düşünmeden bir hırsla kelimleri döktü dudaklarından. İsminin Cihan olduğunu öğrendiğim bu ağa o an kaskatı kesilmişti. Silahlı eli titriyordu. Bu ağa o ağaydı... karısının ölümüne bizzat şahit olduğum ağaydı. Peçenin altından dudaklarımın titrediğini hissetim. Sıcak ve derin bir nefes vermiştim. O an gözleri bana dönmüştü. Verdiğim nefesi hissedercesine. Silahsız eli ensesine gitmişti. Gözlerini kısmıştı. Dakikalar sonra normal haline dönmüş gözlerini tekrar Zahit ağaya kenetlemişti. "Bak Cihan ağam bu olayı tatlı dille çözebiliriz." Cihan ağa daha fazla dayanamadı silahını indirmişti. "Nergiz çık dışarıya abin geldi , bu saçmalığa son ver." Öyle bir gürlemişti ki Cihan ağa tüm konağın mermerleri titremişti. Nergiz çıkmadı dışarıya. Cihan ağa umutla bir kaç dakika daha bekledi. Ama umut bazen bir işe yarmıyordu, olma olasılığı düşük bir ihtimali olan bir şey ise heleki. "Yarın tekrar geleceğim. Bunu yanınıza bırakmayacağım Yazgı konağı!" Son kez çıkmadan önce gözlerini gözlerimle birleştirmişti.

Cihan ağa tüm adamlarını toplayıp terk etmişti konağı. Belki tüm nefretiyle belkide tüm kırgınlıklarıyla. O gittikten sonra herkes derin bir nefes almıştı. Dedem tüm aşiret ağlarına haber salmış yarın konakta onları beklediğini söylemişti.

Odamın kapısından girdiğimde uyuya kalan bir Nergiz'le karşılaşmıştım. Çok güzeldi, duru bir beyazlığı vardı. Çok korkuyordu hissediyordum, tedirgindi. Belkide yaptığı şeyden pişmanlık duyuyordu.

Genç adamın Cihan ağa olduğunu öğrendiğimde damarlarımda ki adrenalin fışkırmak üzereydi. Çünkü ben engel olamamıştım. Aylardır kendimde değildim. Yeni yeni düzelirken böyle bir şey beni çok kötü sarsmıştı.

Düşünmek istemiyordum. Bende Nergiz'in yanına uzanıp kıyafetlerimi dahi değiştirmeden uyuya kalmıştım.

Sabah Şafak söktüğünde evde ki herkes ayaktaydı ağaları bekliyorlardı. Yavaş yavaş ağalar konağın üst katına toplanmaya başlamıştı. En son bu toplantı aylar önce yapılmıştı. Ve şimdi gene aynı durumdan dolayı yapılıyordu. Herkes Cihan ağayı bekliyordu dakikalarca beklediler, sonuna çalan konağın kapısıyla peçemi düzeltip kapıyı açtım. Cihan ağa gelmişti etrafına dahi bakmadan gördüğü ilk merdivenden yukarıya çıkıyordu. "Orası değil." Yanlış yöne gidiyordu. Bir basamak daha çıkacaktı ki ayağı havada kalmıştı. "Diğer merdivenden çıkın ilk kapı." Ona doğru yolu tarif ettiğimde çıktığı merdivenleri geri inip diğer merdivene yöneldi. Hızlı adımlarla merdivenden çıkıp ortadan kayboldu.

-2 Saat sonra
Konağın üst katından bir gürültü kopmuştu. Bütün kadınlar telaşlanmıştı bende dahil. Gürültünün ardından Cihan ağanın sesi kulaklarımız doldurdu. "BEN DAHA YENİ KARIMI KAYIP ETTİM BANA NE EVLENMESİNDEN BAHSEDERSİNİZ AĞALAR!" Neyden bahsetiyordu kimse anlayamamıştı. Gözlerim anında merdivenleri bulmuştu. Tüm heybetiyle merdivenin basamaklarını 2'şer 3'er iniyordu. Bütün kadınlar çok merak ediyordu ki dedemin sesi herkesi durdurmuştu. "Cihan ağa kan davası mı çıksın istersin ? Ölsün mü biri daha ?"

I'm starlicia valiant! 🖇️

ŞARK'IN HÜKÜMDARI Where stories live. Discover now