6.BÖLÜM "KADER AĞLARI"

45 4 3
                                    

Acılar küçülür mü bilmem, ama biliyorum kader ağları yapış yapıştır...Kurtulamazsın. Yanarsın alev alev, tam kurtuldum dersin ellerini çekersin yapış yapış, tekrar yapışırlar bedenine.

YAZAR DAN ;

Soğuk rüzgarlar esmişti genç kadının etrafında. Cihan ağa, önce sorgulamıştı neden böyle bir tepki verdiğini sonra ne olduysa doğru bulmuştu bu durumu, doğru olmadığı halde. "Canını yakmak istemiyorum MELEK, uzak dur benden."

Genç kadını iteleyip geçti. Ardından kuyumcuya girdi.  Uzak mı dur demişti Cihan ağa? Günler sonra karısı olacaktı Melek, ne yapacaklardı aynı evde birbirlerinden mi uzak duracaklardı?
Bu adam gerçekten değişikti.
Günler sonra aynı odada, aynı yatağı paylaşacaklardı.

Melek, Cihan ağanın ardından kuyumcuya girdi. Şimdi de çok utanıyordu Melek. Annesi gil bir kaç evlilik yüzüğü bakıyorlardı.
Aslında dul hitabını kullanmak istememişti Melek. Belki bu hitabdan sonra Cihan ağa fikrinden vazgeçer diye düşünmüştü. Ama ne o fikrinden dönmüştü ne de Melek'in fikri işe yaramıştı. Daha çok utandırmıştı bu durum Melek'i.
"Bu olur mu ? Tak bakayım." Cihan ağanın annesi Awzem hanım yeni gelini Melek'e bir yüzük uzatıp denemesini istemişti. Melek, Awzem hanımın elinde ki yüzüğü eline alıp parmağına geçirmişti. Parmağına olmuştu.
"Sende bunu tak." Oğluna da bir yüzük uzattı ama Cihan ağa yüzüğü almadı. Çünkü zaten onun sol elinin yüzük parmağında bir yüzük vardı. Eski karısının yüzüğü. "Gerek yok bana Awzem Xanım. Onun evli olduğunu bilsinler yeter." Awzem hanım zorlukla yeni gelinine döndü.
"Ben de istemiyorum o zaman Awzem Xahım. Sağolsanız." Yüzüğü parmağından geri çıkarıp kuyumcunun tezgahının üzerine  koydu. Ne Awzem hanım ne de Melek'in annesi diyecek bir şey bulamadı. "Onu da diğer altınlar üzerine sayın siz." Tezgahın üzerinde ki yüzüğü kaptığı gibi Melek'in kokuna yapışıp onu kapının önüne çıkardı. "Tak şunu !" Elindeki yüzüğü Melek'in parmağına takmaya çalışıyordu.
Melek aniden elini çekip sinirle söylendi. "Takmıyorum, takmayacağım, taktıramayacaksın!"
"Ne demek takmıyorum ?" Cihan ağa Melek'i evet belki sevmiyordu ama bir kaç gün sonra namusu olacaktı ve bunu bu kadar umursamamazlıktan gelemezdi. En azından karısının evli olduğunu bilsinler istiyordu.

"Takacaksın kadın !" Hâlâ zorla Melek'in parmağına yüzüğü takmaya çalışıyordu. Melek ne kadar direnirse dirensin o yüzük o parmağa takılmıştı. Cihan ağa sıkıca sıktı Melek'in sol elini .

"Takacaksın! Ve çıkardığını görmeyeceğim. O yüzük o parmaktan çıkar ise ve ben birinden 'karının parmağında yüzüğü bile yok.' sözlerini duyarsam kendini kapıda bulursun." Bu ne değişik adamdı böyle. Melek sanki 40 yıldır tanışıyorlarmış gibi onu azarlamasına çok sinirlenmişti.
"Gerçekten beni kapının önün koyar mısınız ?" Cihan ağa aklına gelenle çok az bir tebessümde bulunmuştu ama sinirle olan bir şeyden zevk alınır mı ? alınmaz.
"En fazla odanın kapısının önünde bulursun kendini Melek Xanım. Hemen sevinme. Evin kapısının önünde kendini bulmak istiyorsan önce benim ölmem gerekir."

_____________________

Çarşıdan sonra Cihan ağa gil kendi evlerine Melek gil kendi evlerine dönmüştü. Melek sanki hâlâ Cihan ağa etrafındaymış gibi tedirgindi. Özellikle yüzük konusunda çok kararsız kalmıştı.
Kısasa kısas demişti Cihan ağa belki yaptığı çok saçma geliyordu Melek'e ama ona göre çok yerinde bi' davranıştı.

Kısa mısa deyip geçmeyin, yıldıza kısa mısa ne hacet ?

🤍🤍

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 01, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ŞARK'IN HÜKÜMDARI Where stories live. Discover now