5.BÖLÜM "KARŞI KARŞIYA"

86 6 82
                                    

  Bir nefes, bir cürretle merdivenleri indim.
Bir topluluk vardı holde. Sessizliğin  hakimiyetini kuş sesleri bölüyordu. Yaklaşık 10'a yakın kadın holdeki sedirde oturmuş birbirlerine bakıyordu. Bir teleşala sedire doğru yürüyordum ki  tanıdık yüzler nefesimi kesmişti. Önce gözlerim kaskatı kesilmişti. Tepki veremedim. Gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum. Peçeme bir kaç damla göz yaşı damladı. Karşımda ki yaşlı kadın gözlerini bana dikmişti. Yanındaki diğer 4 kadında öyle. Lâkin hiç biri onun kadar derin bakmıyordu. Kendime gelmeliydim, biliyordum hatırlasam, düşünürsem eski günler tekrar gelecekti. Tekrar beni saracaktı, korku...

Titreyen ayaklarım gerçekten beni çok zorluyordu. Hâlâ yürüyordum ama önümü görmeden. Sesleri duymadan.

Bana bakıp elini uzatan kadının elini tuttum.

Elini tuttuğum eliyle  bana güç verircesine oda sıktı. O kadar şaşırmıştım ki, göz göze geldiğimizde gözlerini kırpıştırmış ve gülmüştü. Başımı eğip peçemin altından  dudaklarımı eline dokundurdum, ama başıma koyamadım. İzin vermemiş 'Kafi,' deyip elini ellerimin arasından çekmişti. O kadar sıkıyorum  ki kendimi peçeme değen nefesim yavaş yavaş kesiliyordu.

"Hoş geldiniz," titrek sesimin farkına herkes varmıştı.

"Nasılsın bûke?"

"İyiyim teşekkür ederim, siz?"

Kafasını iyiyim dercesine salladı. Ayakta annemin başında dikilmiştim. O kadar endişeli ve tedirgindim ki sağ bacağım transa geçmişti.

Onlar bir şeyler konuştular, tartıştılar ama ben dinlemedim. Bir ana önce bitmesini istiyordum.

En son sadece, 'Bûke hazırlan bir kaç saat içerisinde  alışverişe çıkacağız.' Cümlesini duymuştum. İstemenin olmayacağını bir kere daha anlamıştım. Olması gereken buydu, Değil mi? Awzem hanımları yolcu ettikten sonra odama çıkmıştım. Cihan ağa ile konuşmam gerekiyordu ama Urfa da mıydı  bilmiyordum. Öğrenmem gerekiyordu. Odamdan hızlı adımlarla çıkıp annemin yanına indim. Yer minderinde oturmuştu. Bende hemen yanına oturdum. "Daye? Cihan ağa urfadamıdır?" Anında annemin  bakışları bana dönmüştü. "Ne diye sorarsın Melek?" Ne cevap verecektim? "Buradadır herlade, anası onunda geleceğini söyledi. Sen git hazırlan çıkarız birazdan."

"Nergiz de gelecek mi?" Bu soruyu neden sormuştum bilmiyordum ama onu merak ediyordum. Hayatımı mahveden kızı...

"Bilmiyorum, anası bir şey demedi. Gelmemesi daha iyi." Daha fazla kurcalamak istememiş ve tekrar odama dönmüştüm.

Yaklaşık yarım saat sonra Urafanın kapalı çarşısındaydık. Cihan ağa da buradaydı. Ruh gibi geziyordu. Bir yerde yanlız kalmalıydık. Bu fırsatı kaçıramazdım. Annem gil kuyumcuya girmişlerdi, Cihan ağa da peşlerinden giderken koluna sıkıca sarılmıştım. Hızlıca kolundan çektire  çektire iki dükkanın kesiştiği, bizi kimsenin fark edemeyeceği bir kuytuya çekmiştim. Hızlıca peçemi indirdim. "Bak  konuşmamız lazım anlıyor musun?" Kafasını 'Sen ne yapıyorsun?' dercesine sallamıştı. "Ben evlenmek istemiyorum. Ben dul bir adamla ev-" o kadar sert bir şekilde konuşmuştu ki geri geri gitmeme neden olmuştu. "Ne dedin sen?!"

I'm starlicia valiant! 🖇️

Bu bölüm donmedolap1'e ithaf edilmiştir...

ŞARK'IN HÜKÜMDARI Where stories live. Discover now