24-Delirmeler (Düzenlenmiş Bölüm)

6.8K 360 17
                                    

1 Hafta Sonra

Kayıplar unutulmuyordu. Kalbin en ücra köşesine yazılıyordu ama yaşamaya mecburlardı. Birisini kaybettiğinde kalbinde kırk mum yanmaya başlarmış. Her gün bir tanesi sönermiş ama en sonunda bir mum yanmaya devam edermiş. O mum onu unutmadığının göstergesiymiş. Hepsinin kalbinde yanan ebedi bir mum vardı.

Herkes normale dönmüştü. Dönmek zorundaydı çünkü büyüklerinde dediği gibi ölenle ölünmüyordu.

Time ise verilecek görevden ötürü İstanbul'da kalmaları emri verilmişti. Giray ve Savaş kendi evlerinde kalıyordu ama diğerleri önemli bir görev üstünde olduğundan dolayı ve bu timi ve yaptığı görevleri sabote etmeye çalışanlar yüzünden lojmanda değil de bilinmeyen bir kışlada kalıyorlardı.

Askerlerin anlamamaları için kışlaya tek tek girmiş birbirlerinden haberleri yok gibi davranmışlardı. Askerler onları normal birer komutan olarak görüyorlardı ama işin aslı öyle değildi. Her sabah içtima alanında toplanıp askerler gibi eğitim yapmaları acemileri şüphelenseler de bir anlam veremediler.

Zaten gidip de siz neden eğitim yapıyorsunuz diye soramazlardı. Sormaya yeltenen olsa Alaz o kişinin askerliğini yakardı. Ekibin en delisiydi. Aynı soyadı gibiydi Asi...

Mican ise tim İstanbul'da diye sevinse de Sümeyra için üzülüyordu. Hiçbir şey yokmuş gibi davransa da hayattan bağlantısını koparmıştı. Sadece hastaneye gidiyor eve geliyordu yaptığı başka bir şey yoktu. Ne yüzü gülümsüyordu ne de ağlıyordu. Mican bunu fark etse de elinden bir şey gelmiyordu. Arkadaşı gözlerinin önünde eriyordu.

Savaş da o olaydan sonra iyi olamamıştı. Her ne kadar zorla gülümsüyor olsa da bu silah arkadaşlarını üzmemek içindi. Yatağa yattığında boynundan çıkartıp baktığı künyesinde babasını hatırlarken bir kişi daha eklenmişti. Gözlerini kapattığında Emir'in tekrar tekrar elinde öldüğünü görüyordu ve gözlerini hızlıca açıyordu. Acemi erler gibi davrandığının farkındaydı. Giray eve geldiğinde cam çerçeve yerde olabilirdi. Bazı zamanlarda çok sinirli olabiliyordu. Sinirli olma konusuna gelirsek ikisi birbirinden deliydi ama Savaş bazı zamanlar o kadar sinirleniyordu ki sinirinin geçmesi için arkadaşlarını kışkırttığı zamanlar bile olabilirdi. Savaş tam da bunu yapıyordu. İnsanların en zayıf noktalarını kullanarak kendine acı çektiriyordu. Bir nevi rahatlama yöntemiydi.

İçtima alanında eğitim için her sabah olduğu gibi tim hazır ol da bekliyorlardı. Subaylar için kullandığı taktiği şimdi Giray bu tim için kullanıyordu. Üstlerinde sadece askeri üniformanın pantolonu vardı. Acemi erler bu komutanlar ne yapıyorlar diyerek arada baksalar da korktukları için hemen işlerine bakıyorlardı.

Giray ortaya gelip ellerini arkasında bağladı ve komutları vermeye başladı. "Aslan Timi rahat!" Tim rahatta bekledi. "Hazır ol."

"Tüfek omuza." Tim denilen emri yerine getirince Sarp konuşmaya başladı. "Komutanım."

"Ne var?" Omzunda tuttuğu G3ü yere dik bir şekilde dikti. "Şimdi biz bu G3lerle mi koşacağız?"

"Hayır, biz sana özel olarak F-4 getirttik sen onu taşı biz bunla idare ederiz. Oğlum mal mısın herhalde bunu taşıyacaksın."

"Ama komutanım bu silahlar koşmada bize bir yarar sağlamaz ki aksine biz koşarken daha çok yorar nefesimiz tıkanır. Bence G3 yerine Colt M16 kullanılabilir ama..." Giray sözünü kesti ve konuşmaya başladı. Komiser yardımcısı Sarp Güneş sen şimdi yandın diye aklından geçirdi. "Tim koşu vaziyeti al. Komiser yardımcısı Sarp Güneş sende MG-3 (Ağır makineli tüfek) al."

Yeşil BeyazWhere stories live. Discover now