12-Kurabiye (Düzenlenmiş Bölüm)

9.7K 485 3
                                    

Sabah elinin ağrımasıyla uyanmıştı Mican. Bunun sebebi Giray'ın sorduğu aptalca soruydu. Sinirlendiğinde hıncını bir yerden çıkarmak için duvarı yumrukladığında bunun onu rahatlattığı kadar zorlayacağını düşünmemişti. Banyoya ilerledi. Rutinlerini yapıp saçlarını da tarayınca çıktı. Sol elinde kırık olması onu zorlayacak gibi duruyordu ama önemsemedi. Günlük kıyafetlerini giyip kapıyı çekip çıktı.

Fırına doğru giderken yeni hastanesinde neler yapmalı, eskiden yaptığı hataları nerede yaptığını ve yapmaması gerektiğini düşündü.

Fırında çalışan yaşlı amcaya ne istediğini söyledi. Aklına gelen şeyle gülümsedi. "Un kurabiyesi var mı? "diye sordu. Arkasından verilen cevapla dönüp sesin geldiği yöne baktı ve içine istemsizce somurtma istedi geldi. Ne yani bundan kurtuluş yok mu diye düşündü. Onun yüzünden parmağını kırmıştı.

"Buranın un kurabiyeleri meşhurdur." Eline uzatılan poşeti sağ eline alıp diğer elini gizlemeye çalıştı. Kazağının kol kısmını çekiştirerek Giray'ın görmemesini sağladı. Ama çok dikkatli olmalıydı ki gözleri hemen ellerine kaydı. Fırından çıkarken Mican'ın peşine takıldı.

"Elinde bir şey mi var?" diye sordu sanki dün gece hiçbir şeye sinirlenmemiş, hiçbir olay olmamış gibi.

"Elimde mi ne olabilir ki? Bir şey yok işte." diyerek geçiştirmeye çalıştı.

"Normalde sol elini kullanırdın. Yani gördüğüm kadarıyla öyleydi. Ama şimdi sağ elini kullanıyorsun. Sanki bir şey olmuş gibi." Yalancı bir edayla gülümsedi.

"Bugün canım sağ elimi kullanmak istedi. O yüzden yani hiçbir açıklaması yok. Ayrıca beni başkalarının evinden toplamışsın ya. Tekrardan kendimi dağıtmaya gidiyorum. Toplamak ister misin?" diyerek hızlıca eve doğru ilerledi. Bu sırada Mican'ı sol elinden tutup durdurmasıyla Mican'ın bağırması bir oldu.

"Ne yapıyorsun sen ya bırak elimi." Hala daha ısrarla elini tutuyordu. Bu kadar narin bir tutuşla elinin ağrıması neredeyse imkansızdı. "Elini aç." Israrla açmayıp gözlerine bakmayınca Giray sinirle konuştu. "Mican elini aç diyorum." İnatla elini açmayınca kazağın kollarını hızlıca kollarına doğru sıyırdı. "Mican ne oldu? Daha doğrusu hangi ara oldu?" Kazağın kollarını parmak uçlarına kadar çekti. "Bir düşün bakalım. Hangi ara olmuş olabilir?"

"Hangi ara oldu? Bu sabah oldu galiba, yoksa akşam nasıl böyle bir şey olsun ki." Kahkahalar atarak evine doğru ilerledi. Ya erkekler çok saftı ya da zeki olmasına rağmen saf ayağına yatıyorlardı. "Ya ne oldu söylesene." diyerek peşinden koştu. Apartmanın kapısını tutup içeri girmesini engelledi. Giray'ın bu hareketine çok sinirlenip konuşmaya başladı.

"Senin yüzünden oldu tamam mı?" Kaşlarını kaldırdı. Nasıl onun yüzünden olmuş olabilirdi ki? Bazen çok akıllı olsa da bazen de çok saf olabiliyordu.

"Söylediğin şeyler yüzünden kendime hakim olamayıp duvarı yumrukladım, sanki seni yumruklarmış gibi. Karşımda seni gördüm, yumruk atınca duvarın sen olmadığı aslında yanlış şeyin canını yaktığımı fark ettim! Şimdi de senin yüzünden daha yeni işime bile başlamadan bahane buldu diyecekler. Aslında seni yumruklamalıydım!" diyerek kapıyı suratına kapattı. Kapanan kapıyla bakıştı uzun bir süre sonra kafasını iki yana sallayıp evine doğru ilerledi. Demek o kadar sinirlendi ki duvarı yumruklamış diye düşündü.

Yeşil BeyazWhere stories live. Discover now