22.Bölüm

139 12 40
                                    

Güvenilmez birisi olduğunu duyup yine de güvendiğin insandan darbe yiyince anlıyorsun gerçekleri.

Ben insanların onun hakkında söylediliklerini bilerek güvenmiştim. Belki bana yardım eder. Belki o dağın görünmez yüzü vardır diye.

Ben kimseyi profesyonelce stalklamadan gördüğüm gibi sanmazdım.
Ben Alkını araştırma gayretinde bulunmamıştım. Alkın'ın üzerindeki suç dedikodusuna da duyduğum gibi inanmadım, araştırdım ve neden tutuklanmadığını çözdüm. Bunu bilerek buna güvenerek, arkadaş olabileceğimiz... Yardım alabileceğim kanaatine vardım.

Hackerın kimliğine o kadar odaklanmıştım ki o olacağını bile tahmin edememiştim.
Halbuki bir okuldan kaç tane hacker çıkabilirdi ki?
Hepsi de bana denk gelmiş. Daha doğrusu iki karakteri de.

Alkına güvenmiş ilk darbemi lider olmasını öğrenmemle yemiştim.

Hackerla dertleşmiş Alkın'ın yaptıklarını tartışmıştım o olduğunu bilmeden.

Üç farklı karakterle konuşmuştum hepsinin Alkın olduğunu bilmeden.

...Ve hepsinde bir darbe.

İnsanların güvenmediği birisine benim de mi güvenmemem gerekirdi?
Bu bir sürü psikolojisi miydi yoksa gerçekten öyle birisi olduğu için mi?

Belki insanların onun hakkında bildiği şeyler yanlıştı... ya da doğruydu. Artık bi önemi yoktu.
O benim güvenimi sarsmıştı bir kere. Toparlanması çok zordu...

Okulda Alkın'la kavga ettikten sonra birkaç gün gitmemiştim Alkın gelip evimi bulup konuşmaya çalışmıştı ama bi anlamı yoktu.
Konuşmamızdan sonra onu bir daha görmemiştim. Okula da gelmiyordu sanırım.

Okula geldiğimde ortalığın hâlâ sakinleşmediğini hâlâ konuşulduğunu fark etmiştim.

Beni görenler birbirlerine dönüp fısıldaşmaya devam ediyordu.

Okul dedikodu yuvasıydı zaten. İnsanlar olaylar hakkında konuşmaya pek meraklı. Araştırmadan inanmaya... Gerçi herkes stalker olamaz Elçin. Onları bu yüzden suçlayamazsın.

Alkın zaten her koşulda konuşuluyordu. Önce İlke'nin fotoğraflarını yaydığı konusunda. Şimdi ise bizim kavgamızla.

"Kızın fotoğraflarını yaymış şerefsiz. Ahlaksız..
Bir de şimdi Elçin'e bulaşmış. Senin de fotoğrafını istemedi değil mi Elçin?" Diye sordu Sevil. Başka sınıftan olduğunu bildiğim çokça gördüğüm bir kızdı.

Alkın'la meselemi sanırım böyle bir şey zannetmişlerdi.

"Öyle bir şey istemedi."

Evet öyle bir şey istemezdi benden.
Farklı kişiliklere dönüp güvenimi sarsardı.
Başka karakteriyle kendisine güvenmemi sağlayıp kim olduğu ortaya çıktığında güvenmemem gerektiğini kanıtlardı bana.

"Ama bu istemeyeceği anlamına gelmez. Allah korumuş. Ben asla böyle bir şey yapan birine güvenmezdim. Ne malum yeniden yapmayacağı."
Fitne çıkarmak isteyeni doğrular durduramaz tabi...

"Güvendiğim için pişmanım. 'Böyle bir şey yapar' diye şimdi bile söyleyemem. Kanıt yok."

Benim söylediğimle Sevil susmuştu.
Belki sadece haklı olduğum için değil. Belki bu cevabımı dişlerimi sıkıp vurgulu konuşarak verdiğim için "sus" mesajını almıştır. Zeki kız. En azından çabalıyor.

Evet kanıt yoktu. Eğer suçlu olsaydı şu an hapiste olması gerekmez miydi? Alkın'a sorduğumda böyle bir şeyi isteyerek yapmadığını söylemişti. Böyle konularda istemekle ilgili ifadeler yeterli değildir. Eğer dışarıda ve geziyorsa ama bana bu şekilde açıklıyorsa bir şeyler saklıyor demektir. Eğer mahkeme onu serbest bırakmaya karar verdiyse bu sakladıkları suçla alakalı olamaz. Ama ne olduğunu ben de bilmiyorum. Bir kızın fotoğraflarını yayacak kadar kötü değildir diye düşünüyorum.

EZO | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin