Bölüm 13

1.8K 122 25
                                    

Oy olmasa da yorumlayın be ballar♡

♡♡♡♡

Abimin odasına girdim. Bilgisayardan bir şeylere bakıyordu. "Abi?" Diye seslendiğimde irkilerek, hemen bilgisayarı kapatıp bana baktı.

"N- ne? Ne oldu Doruk?"

Kaşlarım çatılırken bilgisayarda ne yaptığını merak etmiştim. Ama şimdi bunu düşünemeyecek kadar heyecanlıydım.

"Ben çıkıyorum."

Abim kafasını salladı. Hemen odasından çıktım. Hızlı adımlar ile koridorda ilerlemeye başladım. Asansöre binip beklemeye başladım. Çok yavaş ilerliyordu!

Ayağım ile ritim tuttum. Sanki daha da yavaş iniyor gibiydi.

Sonunda kapılar açıldığında asansörden fırladım. Şirketten çıkıp  daha önceden çağırttığım taksiye bindim.

Eve ulaştığımızda parayı ödeyip indim. Bahçeden girip kapıyı çaldım. Açan olmamıştı. Annem arkadaşlarına gitmişti belli ki.
Cebimden anahtarımı çıkartıp kapının kilidini açtım.

Hızla odama adımladım. O sırada telefonum çaldı. Arayan Kaan'dı.

"Efendim?"

"Yavru geliyor musun? Hasan ile hazırlandık biz."

Elif umarım kırılmazdı.

"Yok kanka. Bugün çok önemli birileri ile randevum vardı. Unutmuşum söylemeyi kusura bakma."

Yalan sayılmazdı.

"Randevu mu? Kiminle? Ah!- tamam lan dur, geliyorum.- Doruk yavrum, Hasan beni dövüyor geç kaldık diye. Kaçtım ben! Öpüldün!"

Bir şey dememe kalmadan yüzüme kapanmıştı telefon. Dolabımı açıp kıyafetlerime bakındım. Siyah dar bir kot pantolon, üzerine beyaz çizgili siyah bir gömlek alıp giyindim. Gömleği pantolonun içine geçirdim.

Aynanın karşısına geçip kendimi süzdüm. Fazla sadeydim. Takılarımın olduğu çekmeceden zincirli kolyemi alıp taktım. Parmaklarıma en sevdiğim yüzüklerimi geçirip son olarak bir kulağıma küpemi taktım.

Odadan çıkacakken durdum. Parfüm sıkmayı nasıl unutabilirdim?!

Hemen parfümlerimin olduğu çekmeceyi açtım. Sıra sıra dizilmiş olan parfümlerimden Black'i aldım. Bol bol sıkıp derin bir nefes aldım.

Misler gibi oldum şimdi!

Hazır olduğuma emin olunca hemen aşağıya indim. Siyah ayakkabılarımı giyinip evden çıktım. Evimin karşısında beklemeye başladım.

Çok heyecanlıyım ulan! İki yakışıklı adam ile randevum vardı!

Tamam, onlar için randevu değildi belki ama benim için öyleydi. Yerimde zıplamaya başladım. O kadar enerji doluydum ki patlayabilirdim!

Önümde ani fren ile duran arabaya yaklaştım. Penceresi yavaşça açıldı. Bana güzel gülümsemelerini sunan adamları görünce içim kıpır kıpır oldu.

"Ne duruyorsun? Atla hadi."

Timuçin konuşunca kafa sallayıp arkaya bindim. Biner binmez Aslan arabayı sürmeye başladı. Dikiz aynasından göz göze gelince gülümsedi.

Tipini yediğim ne de güzel gülüyordu.

"Nasılsın?" Diyen Timuçin'e döndüm. "İyiyim, siz nasılsınız?" Dediğimde ikisinden de mırıltılar yükseldi. Arkama yaslandım.

"Ee, nereye gidiyoruz?"

Aslan'a merakla baktım.

"Süpriz diyip duruyor ya! Bende merak ediyorum ama Aslan Bey açmıyor ağzını."

Timuçin sinirle homurdandığında güldüm. Koskoca adam gözüme yavru bir tavşan gibi gelmişti.

"Yavrum adı üstünde süpriz."

Timuçin, Aslan'a dil çıkartıp önüne döndü. Trip atıyordu yavru tavşan. İkilinin bu hallerine gülüp pencereden yolu izlemeye koyuldum.

♡♡♡♡

Araba durunca irkildim. Önde oturan ikili kapılarını açıp inince bekletmeden indim bende. Yüzüme çarpan rüzgar beni ürpertirken, Timuçin koluma girdi.

Aslan bizi sahil kenarına getirmişti. Kimsecikler yoktu. Kumların üzerinde  armut koltuklar, ortada duran kısa ayaklı masada şaraplar ve adlarını bilmediğim içkiler vardı. Güneş yeni yeni batmaya başladığından etraf kızıllıklar ile süslenmişti.

Belime sarılan kol ile kendime geldim. Aslan yüzündeki tatlı tebessümü ile, "Gelin." Dedi. Koluma sarılmış olan Timu yürümeye başlayınca ayak uydurdum. Yan yana dizilmiş  armut koltuklardan birini oturdum. Sağıma Timuçin, soluma ise Aslan oturmuştu.

"Çok güzel değil mi?" Diye soran Timuçin'e kafa salladım. Aslan elinde tuttuğu şarabı bana uzattığında hemen aldım. Diğer bardağı da Timu'ya verirken birkaç saniye bakıştılar. Sanki gözleri ile anlaşıyorlardı.

"Hafif bir şey ile başlamak en iyisi. Gün sonunda sarhoş olacağız zaten."

Aslan bir yudum alırken mırıldanmıştı. Gözlerimi kızıllıklardan alıp önce Aslan'a çevirdim. Yan profilini incelemeye başladım. Gür kaşları, kıvrımlı gür kirpikleri, sürme çekilmiş gibi duran simsiyah gözleri,  kemerli burnu ve fazla dolgun olmayan morumsu dudakları ile nefes kesiciydi.

Bir diğer nefes kesen kişiye döndüm. Timuçin. Yani çocuk-adam. Cüssesine göre yüzü baby face kalıyordu. Ama bu çirkin durmak yerine onu daha tatlı ve yakışıklı yapıyordu. Dolgun dudakları, dik burnu ve burnunun üzerindeki hafif çilleri ile bir çocuğu andırıyordu. Çekik gözleri ve gözünün altındaki ben birbirleri ile uyumluydular.

Onlar çok yakışıklılardı...

Kalbim ne ara onlar için bu kadar hızlı atmaya başlamıştı bilemiyordum.

Ama ben bu hissi çok sevmiştim.

"Doruk?"

Timu'nun soru sorar gibi adımı seslenmesine içimden 'Söyle bal peteğim.' Diyerek cevap versem de dışımdan maalesef böyle olmamıştı.

"Efendim?"

Timuçin elindeki bardağı masaya koyarken Aslan da ona ayak uydurdu. İkili bana dönerlerken bir anda gerilmiştim.

"Sana söylemek istediğimiz şeyler var." Dediğinde kaşlarım merak ile havalandı. Ne söyleyeceklerdi ki? Ay yoksa evlenme teklifi mi edecekler bana?

Evet mankafa evlenme teklifi edecekler. Kafanın içinde ne var öyle?

İç sesime göz devirdim.

"Biz- ay yok yapamayacağım Aslan sen söyle!"

Timuçin elleri ile yüzünü kapattı. Merak ile Aslan'a döndüm. Gözlerime bakarken yutkundu.

"Biz bu konu hakkında hep konuşuyorduk Timuçin ile. Bazenleri yanlış geldi, birbirimize ihanet ediyormuş gibi hissettik ve hatta aldatıyormuş gibi de hissettik. Ama sonunda bir karara varabildik. Doruk bu söyleyeceklerim belki de seni korkutacak ama artık içimizde tutmak istemiyoruz...." Diyerek derin bir nefes aldı Aslan. Aynı anda nefesimi tuttum. Düşündüğüm şeyi mi söyleyeceklerdi?

"Biz senden hoşlanıyoruz Doruk. Hatta sanırım hoşlanmayı geçtik, seni seviyoruz."

Evet. Kalbimi artık hissetmiyordum. Beynim bulanmaya başlamıştı.

Karşımda iki tane Aslan duruyordu! Cennet'e mi gidiyordum yoksa?

Her şey dönerken gözüm karardı en son duyduğum şey ise Timuçin'in, "Al işte bayıldı çocuk!" Diyişiydi.





Ne yaptım lan ben? Yaptım ne lan ben? La ben ne yaptım?!

Neyse,kuzucuklarımı hep randevuya çıkarmak isterdim ve çıkardım <(^~^)>

Umarım beğenirsiniz. Bu arada hızlı oldu diyenler olursa ben hız severem gardaş.

SEVGİ PAYLAŞTIKÇA GÜZEL / B×B×BDove le storie prendono vita. Scoprilo ora