→edgar allan poe

634 41 18
                                    

- Yanmış Mektuplar -

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

- Yanmış Mektuplar -

***

Vakit geçirmek için Poe'nin kitaplarından birini okumaya başladınız. Onun kitaplarını hep sevmiştiniz, sizi onlara çeken bir şey vardı. İlk bölümün yarısını tamamladığınız zaman susadınız. Muhtemelen gece geç saatlerde canınız çay istediğindendi.

Geniş yatakta rahat yerinizden kalkarak, biraz çay kaynatmak için mutfağa ilerlediniz. Demlenmeye başladığında, loş ışıklı yatak odasına tekrar girmeden önce biraz durdunuz. Saate baktığınızda gecenin 2'sine geldiğini gördünüz.

"Poe bu saatte nerede olabilir? Neredeyse 4 saattir yok.."

Odada yanlız başına düşündün. Odanın ne kadar soğuk olduğunun farkında değildin. Gecenin kendisinden daha soğuktu. Bu düşünce seni titretti, bunun yerine kendini ısıtmak için şömineyi yaktın. Yüzüne vuran sıcaklıkla gülümsedin ve bitmemiş romanı geri almaya gittin.

Çay bardağını mutfağa geri bırakıp kitapla yatak odasına geri dönüyordunuz. Yanlışlıkla kitabı yere düşürdünüz ve odada yankılanan yüksek bir gürültüye neden oldunuz.

"Ah kahretsin"

Ani gürültüyle mırıldandın. Sessiz ve büyük bir köşkte yanlız olmanın düşüncesiyle irkildiniz. Bir korku sahnesinin patlaması için mükemmel bir yerdi.

Yatağın altında kaybolan kitabı aramak için çömelmiştiniz. Kitabın oraya kadar nasıl ulaştığından şüpheliydiniz. Fazla düşünmeden kitaba ulaştın. Geriye baktığında yatağın uzak köşesine gizlenmiş başka bir şey gördün. Kitabı yatağın üstüne bırakıp ona uzandınız.

Nesneyi çıkardığınız zaman orta boy tahta bir kutu olduğu ortaya çıktı. Yeterince iyi bakıldığında antika gibi durmuyordu. Üstünde tek bir toz zerresi bile yoktu. Yumuşacık çarşafların üzerine otururken onu kucağına aldın. Daha da yakından inceledin.

"Kutunun üstündeki detaylar harika. Çok güzel ve incelikle oyulmuş.."

Biraz inceledikten sonra küçük bir kilit olduğunu fark ettiniz. Anahtara ihtiyaç duymadan açmayı denediniz ve şaşırtıcı bir şekilde kilidi açıldı. İçinde katlanmış kağıtlardan küçük bir dağ vardı.

"K-kağıt? Neden kağıt saklasın ki?"

Bakıp bakmamak konusunda çok kararsız kaldınız. Bunları saklaması onun için önemli olduğu anlamına geliyordu, ama kilitlememesi de ayrı meseleyi.

Birçok kağıt arasından en üsttekini tereddüt ederek aldınız. Aceleye getirilmiş gibi düzenli şekilde katlanmıştı.

Sonunda kağıdı açtığınızda gözlerinizin karşılaştığı ilk şey, bir yabancının düzgün ve tanıdık el yazısıydı. Poe'nin olamayacak kadar temiz. Onunki de temizdi ama bu kadar düzgün değildi. O daha çok aceleci bir şekilde yazardı. Belli ki başkasının yazısıydı.

Yazılanları okuduktan sonra yazının kime ait olduğunu anladınız. Sevgili Poe'nuza verilen takma adı gördüğünüz an içinizde bir şeyler yer değiştirdi.

Sayfaya tekrar baktığınız zaman, bunun aslında onun için önemli olduğunu fark ettiniz. Ah, onlar önemli kağıtlardan çok daha fazlasıydı, mektuplardı. Ama sadece normal harflerle yazılan mektuplar değil. Onlar aşk mektuplarıydı.

"Poe..."

***

Köşkün sahibi, çok uzun bir gecenin ardından sonunda geri dönmüştü. Evinin kapılarını açtığında sıcak ama ışıksız bir evle karşılaştı.

Muazzam köşkte görülebilen tek kaynak, yatak odasından dışarı yayılan loş ışıktı.

Kapıyı açıp durduğu yerden sana baktı. Seni büyük yatağın en ucundaki şöminenin karşısında otururken gördü. Figürünüzü görünce otomatik olarak sakinleşti.

"Sevgilim, ben geldim"

Sana arkadan yaklaştı, sana sarıldı ve sıcak yanağına bir öpücük kondurdu. Dudakları nazikçe yüzüne yerleşti, ıslak bir şey hissetti. Kafasını karışmış şekilde birkaç santim geriye gitti ve gözünden düşen küçük bir gözyaşı ile karşılaştı.

"Y/N? Ağlıyor musun?"

Endişeli şekilde sana bakarken, gözleri avuçlarınıza indiğinde kalbi sıkıştı. Ellerin, bilinen en büyük dedektif Ranpo Edogawa'nın yazdığı aşk mektuplarını sıktı.

"Rakibine ne kadar derinden aşık olduğun açık. Şimdi her şey mantıklı geliyor..."

Sesiniz zar zor duyulabilecek kısık bir sesle konuştunuz. Ağzınızdan çıkan küçük bir hıçkırık sesinizin çatlamasına yol açtı.

"N-ne, hayır."

Uzanarak elini tutmaya çalıştı ama sen onu ittin. Kafanı kaldırarak ona yukardan bakarken, yataktan kalktınız. Gözlerin gözyaşlarının dökülmesinden dolayı kıpkırmızı olmuştu. Kızgınlık, üzüntü, hayal kırıklığı ve daha birçok duygu kristal berraklığında gösteriyordu.

"Ne kadardır?.."

"O-onları nereden aldın?"

"Ne kadar, Edgar?"

Ona karşı sesini hiç yükseltmemiştin, ama bu ilkti.

"...Beş ay." Edgar utanç içinde başını başka tarafa çevirdiği zaman itiraf etmişti.

Kırık bir nefes titreyen dudaklarından ayrıldı. Poe'ye körü körüne aşıktın. Sana ne çok mutluluk getirmişti. Poe'nin cazibesine çok kapılmıştın, yaptığı hileyi hiç fark etmedin.

Kalbini milyonlarca parçaya böldü. Kontrolsüz bir şekilde ağzından bir hıçkırık daha koptu.

Bir elinizle kusursuz düzenli yazının satırlarını yeniden okudunuz. 'Rakibi' olduğu iddia ettiği kişiyle, yatağında paylaştıkları bir geceyle ilgili parlak mürekkeple yazılmış ayrıntılar.. Acıyla Poe'ya baktın.

"Bunca zaman senin benim olduğunu düşündüm"

Kağıdı katlayıp şöminede yanan ateş çukuruna attın. Poe irkilerek sana baktı.

Yavaşça yatak odasının kapısına doğru yürüdün, tamamen ayrılmadan önce bir an durdun. Bir zamanlar sevdiğiniz adama son kez baktınız. Onun da gözyaşları yanaklarından dökülüyordu.

"Umarım o mektuplar gibi sende yanarsın"

O gece sadece güvenin yıkılmakla kalmadı, Poe'ya olan bağlılığın da artık yoktu.

***

28 Haziran Salı 10:52

(✓) Wanna Be YoursWhere stories live. Discover now