→sigma

618 45 10
                                    

- Koruyucu Melek -

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

- Koruyucu Melek -

***

"Y/N? İyi misin sevgilim?" diye sordu sevgilin Sigma.

Adının söylenmesiyle bir anda gözlerin kırpıştı. Gece için ayrılmadan önce, kumarhanesinde birkaç müşteriye yardım etmesi gerektiğinden onu beklediniz. 

"Evet, iyiyim."

Ona güven verircesine gülümsedin.  İkiniz de Kumarhanedeki odanıza doğru yürümeye başladığınızda onun koluna sarıldınız. İkiniz rahat bir sessizlik içinde yürüdünüz, yürürken başınız Sigma'nın omzuna doğru eğildi. Köşeyi dönerek başını ona doğru kaldırdın ve gülümsedin. 

"Seni böyle gülümseten ne canım?" diye sormadan önce sana bakarak gülümsedi.

Ceplerini karıştırıp odanın anahtarlarını ararken, tek kaşını kaldırdı. 

"Sadece... İnsanlara yardım ettiğini görmek bana nasıl tanıştığımızı hatırlatıyor."

Unutulmaz anıyı anımsayarak mırıldandın. Sigma, önce kapıyı sizin için tutarak içeri girmenize izin verir.  İçeri girmeden önce teşekkür edermiş gibi başınızı eğdiniz. Ayakkabılarınızı ön kapının yanında bıraktınız. Sigma ile geçen başka yorucu ama mutlu bir günden sonra, yorulmuş sevgilinize çay yapmak için mutfağa doğru yürüdünüz.

"Gerçekten mi? Bu neredeyse iki yıl önceydi. Yardım edebileceğim bir şey var mı sevgilim?"

Arkandan geldi, kollarını beline doladı, başının arkasından omzunun üzerinde sana sarılarak seni izliyordu. 

"Hayır, ben hallederim. Sen dinlen aşkım, yorgun olmalısın."

Elini kaldırıp başını okşadın. 

"Pekala, burada seni izleyeceğim o zaman." dedi yanına sokularak. 

Birkaç dakikalık sessizlikten sonra yine Sigma'nın yakıcı sorusuyla kesintiye uğradı. 

"Neden özellikle o gün? Hep o günü düşündüğünü hissediyorum, neden o gün?"

Biraz güldünüz, doğrusunu söylemek gerekirse, bunun hakkında konuşmaktan her zaman utanırdınız. 

Bazen geçmişiniz size acı verir. Ama onunla tanıştığınız gün, her şeyin değiştiği, tüm sorunlarınızın şefkatli bir adamın kalbi tarafından ortadan kalktığı gündü.

"Çünkü o gün bir meleğin bana yaşama sebebi verdiği gündü. Beni... Ölüme terk edilmiş şekilde buldun, ölmeme saniyeler kala beni buldun. Beni görmemiş gibi yapıp, çekip gidebilirdin. Ama bana yardım ettin. Dünyaya, ihtiyacı olanlara yardım etmek için düşmüş bir melek gibisin. Elinden geldiğince herkese yardım ediyorsun." dedin, üstünde olan kollarını hafifçe sıktın.

Sigma'nın seninle ilk tanıştığında, fark ettiği ilk şey buydu. Yaralı vücudun. Vücudunun her santiminde yara izleri vardı. O günden kalan her ayrıntıyı hatırlıyordu. Senin ölümün eşiğinde olduğunu görünce, seni kurtarmak için elinden geleni yapmaktan kendini alamadı. Bu ona hayatına nasıl başladığını hatırlattı. 

Sigma sessizce zihninde canlanan o günü düşünüyordu. O halin tekrar gözlerinin önünde canlanınca hafifçe kendini sıktı. Seni bir daha o şekilde görmeye muhtemelen dayanamazdı.

"Bugün düzgün bir şey yediğinden şüpheliyim."

Konuyu değiştirmeye çalışmıştın ama Sigma'nın buna izin vermeyeceğini biliyordun. Söylenmeden bırakılan şeylerden hoşlanmazdı. Ama bunu söylemen için seni zorlamayacaktı da. 

"Geç oldu diye endişelenmene gerek yok."

"Hayır, her zaman Kumarhane ile meşgul olduğun için ısrar ediyorum, sen de insan olduğunu unutuyorsun. Senin de kendine bakmaya ihtiyacın var, yoksa hasta olabilirsin ve sen hasta olursan Kumarhaneye kim bakacak? Ayrıca bak, senin sevdiğin kurabiyelerden yaptım!"

"Sanırım... Ne kurabiyelere ne de sana hayır diyemem." gülümseyerek tezgâhtaki size ait olan kupa bardaklarını aldı.

Tezgâha yaslanarak gece yarısı atıştırmalıklarını hazırlarken yaptığın sıcak içecekleri içiyordunuz.

"Eğer yardımıma ihtiyacı olan birini bırakırsam bende bunun suçluluk duygusuyla yaşayamazdım. Ayrıca sen de bir melek gibisin, bir annenin çocuklarına baktığı gibi benimle ilgileniyorsun. Sen gelene kadar kendime hiç vakit ayırmamıştım bile."

Eline Sigma'nın en sevdiği kurabiyelerden oluşan bir tabak alarak, başını kanepeye doğru yasladın. Arkandan Sigma iki kupayı da alıp bir sehpanın önüne koydu. Bir eliyle bir kurabiye kaptı, diğer eliyle de koltukta oturan senin belini sardı.

"Evet, çünkü sen kendine bile bakmazken, seninle kim ilgilenecekti?!" Sigma yürekten güldü.

"Tabi ki sen! Ah, çok üşüyorum..."

Titredi, başını senin göğsüne yasladı.

"Seni hak edecek ne yaptım..."

Ellerinle onun saçlarını okşayarak taradın. Gözleri kapalıydı, kollarında mutlulukla gülümsüyordu.

"Kumarhane benim evim değil, benim evim sensin." Derken sana sarıldı. Eline küçük bir öpücük kondurdu.

"Ve sen, benim koruyucu meleğimsin."

***

15 Ağustos Pazartesi 21:50

(✓) Wanna Be YoursWhere stories live. Discover now