Bölüm -3-

1.2K 83 26
                                    


Yaklaşık 15-20 dakikadır Ege'yi sakinleştirmeye çalışıyorduk. Aynı zamanda karargahtan konum bilgisi bekliyorduk. Üniformalarımızda gizli konum takip cihazları vardı. Oldukça küçük oldukları için detaylı bir inceleme olmadığı sürece fark edilmiyordu.

Telsizden bilgi geçildi. Albay'ın dediğine göre Kader'in üzerindeki konum takip cihazı bize fazla uzak kalmayan bir mağarayı gösteriyormuş.

Timi toplayıp ilerlemeye başladık. Ege az da olsa yatışmıştı. Giderken karşımıza bir kaç tane soysuz it çıksa da pek bir sorun olmayan halletmiştik.

Alparslan yanına birkaç adam alıp köye dönmüştü. Askerin dağda olduğunu öğrenen itler köye dadanır demiş ve gitmişti.

Önden Yekta ve Kayra gidiyor ben ile Mirza hemen arkalarındaydık. Bizim yanımızda ise Ege ve Emir arka dörtlü ise Erim, Çağrı, Oğuz, Gökalp olarak ayrılmıştı.

Epey bir yürümüş ve yorgun düşmüştük. Gece bastırdığı için dinlenmek için mola vermiştik. Mola pek uzun sürmemiş, tim karnını doyurmuş ve biraz soluklandıktan sonra yola devam ediyorduk.

Sonunda mağaraya ulaşmıştık. Mağaranın etrafını çevirmiş. Kapıdakileri indirmeye başlamıştık. "Şu kırmızılı bende vuranı vururum" diye bağırdı Çağrı. Erim ise Çağrı'nın söylediği kırmızılıyı tek kurşuna yere sermiş "kusura bakmayın komutanım geçen sefer de siz benimkini indirmiştiniz" diyince Erim ile Çağrı bir yandan Adamları indirirken bir yandan ise kavgaya tutuşmuştu.

Herkesi temizledikten sonra mağaraya girmiştik. Aradımız şahıs kod ismi ile doktor Kader'in kafasına silah dayamış, öldürmekle tehdit ediyordu.

"beni bırakmazsanız bu kız da ölür" diye bağırıyordu. "bana bak komutan" demesiyle yere yığılması bir oldu. Arkasındaki Ege "baktım sana şerefsiz, baktım. Daha çok bakacam" demişti. Yaklaşık 30 dakikadır o şerefsizin ayrılmasını bekliyorduk.

Doktor uyandığı anda Ege yerinden kalkıp tepesinde bitmişti. "Şimdi söyle bakalım hangi elinle tutuyordum o silahı?" diye sakince konuştu. Doktor bir tepki vermeyince "söyle lan ikisini de mi kırim yoksa" diye tehdit ederek konuştu. Doktor titreyen sol elini havaya kaldırdı. Ege'nin eli havada yakalamasıyla "hangisi lan en sevdiğin parmak" diye bağırması bir oldu.

Doktor titreyen işaret parmağını gösterdi. Ege hiç düşünmeden işaret parmağından başlayarak, sırasıyla tüm parmaklarını kırdı.

Ardından "Tokatı hangi elinle attın sen?" diye sordu. Yine sol elini kaldırınca Ege bu sefer sol bileğini kırdı. "ama sağ elin hatrı kalır komutanım" diyen Erim'e hak verir gibi kafa salladıktan sonra "duyuyorsun demi hatrı kalır diyo, kalmasın" diyerek sağ elinin bileğini ve parmaklerini itinayla kırmıştı.

Ardından gözü kızgın demire ilişince gözleri resmen yanıyordu. "ne yapacaktın lan bununla" diye bağırdı ardından hiç düşünmeden Doktor'un kaş hizasından başlayarak köprücük kemiklerine kadar kızgın demir bastırarak aşığı indi. Ardından "kimsin sen benim kaderime yazılana saldırıyorsun lan" diye bağırdı ve demiri daha sert bir şekilde bastırdı. Sinirliyken ne kendine ne de ağzına hakim olabiliyordu.

Doktor zar zor bir şekilde "bir daha olsa bir daha saldırırım o orosbuya" diyince Ege daha fazla dayanamamış Doktor'un üzerine çıkıp yumruklama başlamıştı. "andım olsun senin sonun benim elimden olucak ama şuan bize sağ lazımsın" diye bağırdı.

Mirza'nın komutu ile Ege'yi Doktor'un üzerinde kaldırdılar. Aksi takdirde buradan Doktor'un sağ çıkması olası bir durum değildi. Ege'nin içi her ne kadar soğumamış olsa da biraz sakinleşmişti. Kader'e bakıp kısık sesle "İyi misin?" diye sordu. Sanki demin onun için adamı ölmekten beter eden o değilmiş gibi yine aralarına mesafe koymuştu. Kader sadece gülümseyip kafa sallamakla yetindi

Yüzbaşı Hanım -Yarı Texting-Where stories live. Discover now