Bölüm-8-

831 63 20
                                    

Hâlâ çatışmanın ortasındaydık. Ege'yi konuşturmaya çalışıyorduk. Ege daha fazla burada kalırsak dayanamayabilirdi. Alparslan çok sinirliydi. Emirler verip bağırıyordu ama çok korkuyordu. Kayıp vermekten çok korkuyordu.

Karargah diğer timin indiğini bildirmişti. Tim ile birlikte umarım Kader gelmezdi. Ege'yi böyle görse yıkılırdı. Daha öncesinde yeni ayrıldıkları sırada görevde Ege kolundan vurulmuştu. Kader döndüğümüzde bende kalmıştı, gece odasından ağlama sesleri geliyordu. Ege'yi kaybetmekten korkmuştu. Fakat bırakan da oydu.

Ateş sesleri kesildi. Sonra tekrar yükseldi ancak bize değil. Başka bir tarafa. Tim gelmiş olmalıydı. Bu sıra bizimkilerde koruma ateşi açmış. Hepsi görüş noktası açık bir yere geçmiş itleri temizlemişlerdi. Mirza kulaklığımızdan konuştu. "İyi misiniz, Ege'nin durumu nasıl?" diye sordu. Durumu bildirdim. Kader de gelmişti. Olabildiğine Ege'den uzak tutmaya çalışacaktık.

Çatışma bittiğinde tim yanımaza geldi. Kader Ege'ye donuk donuk bakıyordu. Mirza ise hızla Çağrı'nın çantasından çıkardığı sedye benzeri şeye Ege'yi yerleştirdi. Sedyeyi Çağrı, Pars, Erim, Ali hepsi bir ucundan tutmuş ilerliyorduk. Helikoptere vardığımızda sınırda ki ilk hastaneye gittik. Ege ameliyata alınmıştı. Hepimiz koridordaydık. Bir süre sonra Taner Albay gelmişti. Ege'nin durumu iyiye gidiyordu.

Ben, Alparslan ve Taner albay sınırda ki üstte geçmiştik. Taner Albay'ın odasına geçtiğimizde. İlk cümlesi ile olduğum yere çakılmıştım. "Umay Ulaş, görevden uzaklıştırıldın. Silahını ve asker kimliğini bırakıp çıkabilirsin." demişti. Ardından nedenini sorduğumda ise açıklamıştı.

Kandırıldığım yetmiyormuş gibi Ege benim yüzümden oradaydı.

Anonim yalancının tekiymiş. Tepegöz'ün adamı. Tuzağa düşüren de Ege'yi vuran da oymuş. Bedenimi haraket ettiremiyordum. Silahımı ve asler kimliğimi masanın üzerine bırakıp hızla odadan ayrıldım. Bahçede oturdum bir süre ardından Alparslan geldi. Kaşları çatıktı sinirliydi. Konuşmaya başladı.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun ya? Senin yüzünden Ege orada. Senin çocukça hatan yüzünden. Biz ne zamandan beri operasyon bilgilerini paylaşıyoruz Umay? Ege şehit olsaydı ne olucaktı ha. Onu sana emanet eden annesine ne diyecektin söylesene?" bağırıyordu. Ve en kötüsü benim verecek cevabım yoktu.

"Susma bir şey söyle." diye bağırdı.

"Bilmiyorum. Ne söylerdim, ne yapardım bilmiyorum. Evet benim hatam hepsi kabul ediyorum ama ben sen sandım. Hal ve haraketleriniz çok benziyordu. Ona aldandım. Biliyorum büyük bir hataydı ama." dediğim sırada sözümü kesti.

"Aması yok Umay! O vatan haini senin yüzünden bizi tuzağa düşürdü. İsteyerek veya istemeyerek fark etmez ona sen yardım ettin. Senin ondan bir farkın kaldı mı?" diye bağırdı. Ne yani vatan haini miydim ben. Gözlerim doldu. Belki de acıtan şey bunu sevdiğim adamın bana söylemesiydi.

Hızla oradan ayrıldım. Ege iyiymiş ama kalbim ağrıyordu. Benim yüzümden oldu her şey. Alparslan haklıydı. Benim hatam. Engellemem konuşmamam gerekirdi. Ama ben suçlu olunca bir şey değişmiyordu.

Bir gün sınırda kaldık. Aralıksız ağladım. Abimin öldüğü gün ki gibi. Silahımı elimden alıp bana vatan haini dediler. Abimin benimle gurur duymasını isterken onun kardeşine vatan haini denilmişti.

*Kader'den*

Ege'yi gördüğümde kalp hizası kan olmuştu. Acı çekiyordu. Hastaneye varmıştık ameliyata alınmıştı. Zaman ilerlemiyordu. Ona bir şey olmayacaktı. Bırakıp gitmez o. Ameliyathanenin kapısı açılmıyordu. Çöküp kaldığım yerden kalkamadım belki saatlerce öyle kaldım. Kapı açıldı gözlerimi kapattım. Duymak istemiyordum. Doktor bir şeyler söyledi. Durumu nasıldı?

"Hastanımız durumu iyi ancak 1 gün yoğun bakımda kalacak." dedi.

İyiydi. Gözlerimi açtım. Birkaç dakika sonra Ameliyathanenin sedye ile Ege çıktı. Yüzü bembeyaz olmuştu. Üşümüş müydü ki?

Sedyeden sarkan elini tuttum. Soğuk.

Yoğun bakım ünitesine alındı. Camdan seyrediyordum onu. Hemşireler girip çıkıyordu. Karşımdan bir hemşire geldi. Girebilir miyim diye sorduğumda beni hazırladı ve içeri girdim. Başta kapıda öylece dikildim. Canı çok yanmıştı.

Yavaş yavaş yanına yaklaştım. Elimi yüzüne koydum. Bugün her şeyi anlatacaktım ona. Duymasını istediğim her şeyi belki hatırlar. Sonra söyleyecek cesareti bulamazdım ben. Derin bir nefes aldım. Konuşmaya başladım.

"Biliyorum bana çok sinirlisin. Ama yapabileceğim bir şey yoktu. Hatırlıyor musun ilk kez sana açmıştım ben yaralarımı."dedim ağlamaya başlamıştım tekrardan.

"Babam şehit olduktan sonra annem beni bırakıp gitti. Dedem aşiret ağasıydı malı mülkü vardı. O zamanlar çok hastaydı ama, ölürsem çocuklarım birbirine sarılmasın diye, miras bölümü yaptı. Annem bana düşen payı öğrenince kalkıp gelmişti. Para için, 'Benim kızımın yanı benim yanım' demiş zorla götürmüştü." güldüm. Annemde ki değerim sadece paraydı. Hâlâ arada arar para isterdi.

"Onunla birlikteyken sürekli bana kötü davranırdı. Vücudum onun bıraktığı izler ile doluydu." burakça gülümsedim.

"Seni gördüğüm gün daha 6 yaşındaydım. Annem o gün dışarıda erkekler ile top oynadığım için çok kızmış demiri ateşe tutmuş ve omuz hizamdan göğsümün üstüne kadar çizmişti. Hem kanıyor hem yanıyordu. Çok ağlamıştım. Sonra da ceza diyip gecenin bir körü beni sokağa bırakmıştı. Üzerimde sadece yarım atlet vardı. Çizdiği kısım belliydi ve rüzgar değdikçe yanıyordu. Ağlamaktan bir hal olmuştum." dedim.

O izler hala duruyordu. Ben onlardan iğrenirken Ege sürekli öper "sana ait olan her bir şeyi seviyorum" derdi. Konuşmaya devam ettim.

"O gün sen eve doğru koşuyordun, beni görüp durdun. Önümde eğildin 'noldu' dedin. Anlatınca saçlarımı sevip elindeki yara bandına bana uzattın. Senin de dizin kanıyordu, ama yine de vermiştin. İstemeyince kendin yapıştırmıştın. Ne olduğunu anlamadan birden gözlerimi örtmüştün. Ağlamam dinlene kadar yanında oturmuştun. Sonra sürekli seni gördüm ilk defa birine güvendim." gülümsedim.

"Sonra siz taşındınız, o gece annem eve bir adam getirdi. Annem uyuduğunda bana saldırdı. O gece hem senin gitmene hem de bacak aramdan akan kana ağladım. Yıllar sonra biz evleneceksen öğrendim o adam yüzünden ben anne  olamayacaktın. Benim yüzümden sen de baba olamayacaktın. Ben bunu sana yapamazdım sen çocuklara o kadar güzel bakıyorsun ki sana baba olamayacaksın diyemezdim. Affet beni." dedim ağlamı dindirmeye çalışırken.

"Biliyor musun 9 yaşında cesaretlenip Mardin'e kaçtığımda Ankara'ya gelmek istemiştim. Siz Ankaradaydınız. Ama dedeme gitmek daha mantıklıydı. Askeri okulda sürekli seni görüyordum. O mu acaba diye çok düşündüm. Sonra bir arkadaşının sana Ege diye seslendiği duyunca umutlandım. Seni tekrar bulmuştum." dedim. Yüzüm gülüyordu, ağlama neredeyse dinmişti.

"Şimdi tekrar kaybettim."

Hızla ayağa kalkıp kapıya gittim. Ardımdan bir ses geldi. Durdum.

"Ben baba olmasam yarım kalmazdım. Ama sen gidince yarım kaldım. Kurşun kalbimi sıyırdı yaralandım, diye üzülme zaten öncesinde sen vurdun."

Bölüm Sonu

Anonim beklediğiniz kişi miymiş?

Kulaklarım çınlayacak gibi geliyor..

Vote atın lütfen 🙏

Yüzbaşı Hanım -Yarı Texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin