Bölüm-4

1.1K 67 30
                                    


Gelen sesle tüm tim o tarafa döndü. Karşımızda yüzünde peçe olan, bir kadın duruyordu. Hep büyük durmuyordu. Gökalp silahinı çıkartıp kadına tuttuğu sırada, kadın irkilmiş olacak ki bir adım geriledi.

"Ben Türk'üm" dedi yalnızca.

Gökalp hâlâ tedbir amaçlı silahını doğrultmuş, tutuyordu. Kayra Gökalp'in yanına yaklaşıp silahı tutan elinin üzerine elini koydu. Silahı yavaşca yere eğdi. Sonra da yavaşça Gökalp'in sırtına dostça vurup, kulağına bir şey söyledi.

"Asker al," dedi kadın. Elindeki hançeri Kayra'ya uzatırken. Ardından "Emanetin bende kalmasın!" dedi.

Kayra ne olduğunu anlamaz bir şekilde kadına bakıyordu. "Sen onu çaldın!?" dedi sorgular bir biçimde. "Çalmadım! Hırsız değilim ben." diye çıkıştı kadın. "Belinden düşen bir bıçağa sahip çıkamıyorsan, vatanı nasıl koruyacaksın? Söylesene asker" dedi kadın. Abo kız acımıyor.

"Belimden düşen bir bıçak sadece, nasıl bağladın bunu vatana?" dedi Kayra kadına. "Ve ayrıca şuan sağ isen bunu askerlere borçlusun. Yat kalk şükür namazı kıl." dedi sitemli sesiyle. Sesi aynı kadın kadın ağzını yırtarım der gibi çıkmıştı.

Kayra kadının elindeki hançeri hızla çekip, "Evine git, sonuçta biz gidiyoruz. Kurtlar, köpekler kapar. Seni kurtaracak asker bulamazsın." dedi. Ardından önüne dönüp yürümeye başladı.

"Ben başımın çaresine bakarım!" diye bağırdı kadın.

Kayra hiç takmadan yürümeye devam etti. Mola vermek için, bir ağacın gölgesinde mola verdik. Biz mola verirken Alparslan ve timi yine ben ne dersem tersini yaparak yola devam etti. Çokta umrumda!

Yaklaşık 15 dakika olmuştu mola vereli. Ardımızda gelen ses ile irkildim. Bir kadının çığlıklarıydı. Hemen ayaklanır o tarafa yöneldim.

Az önce gördüğümüz kadın. Teröristin biriyle cebelleşiyordu. Gayet iyi idare ediyordu. Ben kadının yanına giderken, gördüğüm görsel tuhafıma gitmişti. Daha demin sırtını ağaca vermiş olan Kayra, şuan adamın üstümde adamı yumrukluyordu.

Kayra adamın üzerinden kalkıp kadına, döndü "Kızım ben sana evine git demedim mi?" dedi sitemle. "Nazlı!" dedi kız. Ardından "Adım Nazlı, ve gidecek bir evim olmadığı için gidemiyorum askerciğim." dedi yapmacık bir ifade ile.

"Şuan konumuz senin adın mı ya?" diye atladı Çağrı. "Hanımefendi, nasıl gidecek bir eviniz yok? Köy halkından değil misiniz" dedi kibar Yekta beyimiz. "Köy halkındanım ancak Teröristler evimi taradı." dedi kibar olmaya çalışan yapmacık bir samimiyetle.

"Ya sabır!" diyerek yüzünü ovdu Kayra.

"Gidecek yerin yok diye dağa çıkayım mı dedin?" dedi Kayra tek kaşını havaya kaldırarak. "Aa, nereden bildin?" diye dalga geçti Nazlı.

"Yeter!" diye konuştum. Cidden bu tartışma beni gerdi.

"Nazlı hanım, siz de eğer isterseniz bizimle gelin. Devlet yardımı alırsınız. Burada yanlız kalmanız epey tehlikeli olacaktır." dedim. Nazlı yalnızca başını sallayıp beni onayladı.

Hep birlikte gelecek olan helikoptere doğru yürümeye devam ettik. Yol boyunca Nazlı Kayra ile kavga etmişti. Kayra ne kadar belli etmemek için uğraşsa da Nazlı'ya zarar gelmesinden korktuğunu çok belli ediyordu. Nazlı bizim köylü kızıymış.

Helikoptere vardığımızda herkes yerini aldı. Kimseden çıt çıkmıyordu. Çıkacak gibi de değildi. Telefonumu alıp açtım. Ardından uçak modundan çıkardım.

Anonim hiç bir şey yazmamış.

Siz:Yaşam belirtisi? (17.06)

Asker:Ne o beni mi özledin? (17.07)

Yüzbaşı Hanım -Yarı Texting-Donde viven las historias. Descúbrelo ahora