Bölüm-9-

791 60 32
                                    

Aslında bu yoktu, öyle bir içimden geldi anasını satayım.

*Alparslan'dan*

Umay'ın görevden uzaklaştırılması üzerinden 3 gün geçmiş, Umay'ın sesi soluğu çıkmıyordu. Ona söylediğim sözlerin ağırlığı altında ezilirken, onun ne durumda olduğunu dahi bilmemek ağır geliyordu. Bugün göreve çıkacaktık. Onun timini ben yönetmeye başlamıştım. 3 gün içinde bir çok şey değişmişti.

Dün Kayra Umay'ı görmeye gitmişti fakat uyuduğu için geri dönmüştü. Umay kendini insanlardan soyutlamış, hatta abisinin hayal kırıklığı olduğunu düşünüyordu. Nazlı söylemişti. O gece eve döndüğünde uyurken abisinin adını sayıklayıp, hayal kırıklığı olduğunu söylemiş.

Benim bu zamanda ona destek olmam gerekirken daha fazla üstelemiş, onu kırmıştım. Şuan üzerimdeki kırgınlık duygusu ile göreve gidecektim. Fakat son pişmanlık maalesef hiç bir işe yaramıyordu.

Hazırlıkları yapmak için mühimmat odasına indik. Ben üzerimdeki suçluluk duygusundan kurtulmaya çalışırken o benim peşimi bırakmıyordu. Karşımda Umay'ın silahı duruyordu. Daha fazla zaman kaybetmek istemiyordum.

Kandırma kendini, Umay'a ait olan her şeyden kaçıyorsun.

İç sesim yine haklıydı. Kaçıyorum, başka yapabileceğim bir şey yoktu. Giyinme odasına çıktım. Benim dolabımın yanında Umay'ın dolabı vardı. Genelde kilitli olan dolap şuan açıktı. Başta açıp bakmamıştım  fakat içimdeki meral duygusuna yenik düşmüştüm. Üniforması ve bir kaç eşyası dışında dolabın iç kapağında timin fotoğrafı vardı. Üzerinde ise ben ve onun olduğu bir çocukluk fotoğrafı. Elinde bir papatya destesi tutuyordu, ben ise elimdeki papatyayı saçına takmaya çalışıyordum. Masum ve çok güzel bir fotoğraftı.

Bir süre baktıktan sonra hazırlanıp çıktım. Anka timi beni bekliyordu.hepsinin yüzü asıktı, kendi komutanları olmadan çıkacaklar ilk görev. Onlar için de zordu. Benim için de, bu deliler ile başa çıkabilir miyim orası da meçhul.

Helikopterdeydik, normalde gülen birbirine sataşan timin sesi çıkmıyordu. Özellikle Kayra kafasını eğmiş hiç bir şey duyguyu belli edemiyordu. Yalnızca Umay değil Kayra da yıkılmıştı. Ablası gibi gördüğü kadının üzülmesini istemiyor olmalı.

Onlar tanıştığında Umay yetimhanede ilk defa yalnız kalmış korkuyormuş. Kayra gidip sarılmış, kaybettiği ablasına çok benzettiği için Umay'ı ablası gibi görmüş. Abla kardeşten farkları yoktu.

Zamanın nasıl geçtiğinden bir haber duruyordum. Pilot ineceğimizi haber verdiğinde herkes hazırlandı. İnişe geçtiğimiz sırada en son Kayra inmiş ve aramızdaki mesafeyi kapatarak konuşmuştu.

"Ablam, abisinin hayal kırıklığı olduğunu düşünüyor, sen de onun hayal kırıklığısın!" dedi.

Kayra'nın ardından baktığımda gideceğimiz tarafa doğru yürüyordu. Konu Umay olunca yapamayacağı hiç bir şey yoktu. Bana karşı gelmek de bunlara dahildi.

Uzun bir görevden küçük bir sıyrık ile dönmüştük. Dalgınlığım nedeniyle kurşun kolumu sıyırmıştı. Umarımda mıydı? Pek sanmıyorum. Önemsediğim tek şey Umay'ın ne halde olduğuydu. Görev kısa sürmüştü. Herkes dağılırken revire uğradım. Kızların bir şey bildiğini umdum.

"Umay'a sözlerden çok, söyleyenin Alparslan olması dokundu. Mirza bana o sözleri söylese ben de kendimi insanlara kapatırdım hatta yaşayamazdım."

Bunu diyen kişi Ayça'ydı. Lavin ise kafası ile onay veriyordu. Girmeden döneceğim sırada Ayça beni farketti, tabi o gözlerimden kaçar mı yaramı da görmüştü. Hemen yanıma gelip zorla içeri götürmeye çalıştı. Fazla direltöeden girdim pansuman yaparken bana bakışları cidden birazdan sardırıp kafamı gözümü kıracak gibiydi. Lavin ise bakışları ile beni ayıplıyordu.

Yüzbaşı Hanım -Yarı Texting-Where stories live. Discover now