Bölüm-7-

867 63 14
                                    

İçeriden sesler geliyor, bu da benim uykumu etkiliyordu. Müzik sesi ile karışık bir insan sesi vardı. Şarkı söylüyordu. Uykunun verdiği sersemlik ile kim olduğunu algılayamadım. Ardından Nazlı dan başka kimsenin olmadığını hatırladım.

Müzik sesi git gide artıyor, kulaklarımı tırmalıyordu. Ne olduğunu anlayamıyordum. Nazlı beni uyandırmak için kasıtlı mı yapıyordu? Daha fazla dayanamadım kendimi yataktan dışarı attım. Ani kalkışların verdiği göz kararması ve baş dönmesi ile geri oturdum. Bir süre öyle durduktan sonra kapım çalındı. Nazlı bana sesleniyordu.

"Abla hadi uyan artık. Ben evi temizledim sen hala uyanamadın." dedi sitem dolu bri sesle.

Çok yorgun olduğum için sesimi dahi çıkaramadım. Dün fazla tepinmiştim, bugünde sersemlemiştim.

Nazlı hızla içeri daldı. Ardından gelip karşımda durdu. Ellerini beline yerleştirerek konuşmaya başladı. "saat öğlen olmuş. İki buçuk ya, sen yeni mi uyanıyorsun gerçekten!" biraz soluklandı. "kalk elini yüzünü yıka, birden göreve çağıracaklar kalacaksın ortada mal gibi." diye kızmaya devam etti. Haklıydı.

Nazlıyı dinleyip kalktım. Elimi yüzümü yıkamak için musluğu çevirdim. Su akarken çıkan ses hem hoşuma gidiyor, hem de uykumu daha çok getiriyordu. Ardından yüzüme bir kaç kez ard arda su çarpmaya başladım. Uykum açılmıyordu. Gözlerimi tam olarak yeni yeni açıyordum. Ben odaya girdiğimde Nazlı da perdeleri açıyordu. Yüzüme vuran ışık ile gözlerimi kapattım, yüzümü ovuşturdum.

Uykum yeni yeni açılıyordu. Nazlı ise sürekli bir anne edasıyla kızıyor odamın dağınıklığına laf ediyordu. Ona yardım edip odamı topladım. Komik geliyor kulağa kendi odamı toplamak için yardım ediyorum. Nazlı cidden fazla dinç ve hamarat bir kızdı. Bunu içeri geçtiğimde karşıma çıkan kahvaltı sofrasından anlayabiliyordum.

Nazlı sabah namazına uyanmış, ardından ise uyku tutmadığı için önceden aklına not ettiği gibi evi temizlemeye koyulmuştu. Evi bitirdikten sonra ise kahvaltı hazırlamıştı. Börek bile vardı. Kayra cidden yaşadı.

Nazlı çayları doldurmaya gidecekken, zaten  fazlasıyla yorulduğu için oturmasını söyledim. Çayları almak için mutfağa girdiğimde sanırım mutfağı en son eve taşınığımda bu kadar dertli toplu görmüştüm. O zaman da bu kadar toplu değildi ama neyse.

Çaydanlık ile içeri girdiğimde önce bardakları doldurmuş ardından Nazlı'yı öpmüştüm. Kahvaltı sırasında sohbet etmiştik. Nazlı çok cana yakın tatlı bir kızdı.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra birlikte sofrayı toplamıştık. "Nazlı seni alan yaşadı." dedim espri ile. Nazlı gülümsedi.

"nerden öğrendin bu kadar şeyi," dedim cevap gelmeyince "hepsi çok güzeldi." dedim. Nazlı gülümseyerek konuşmaya başladı. "Annem öğretmişti, okuldan geldiğimde yanına çağırır gösterirdi." dedi.

"Sen okudun değil mi?" diye sordum. Kafa salladı, "Annem babama karşı çıktı okuttu. Ana sınıfı öğretmeniyim. Tam işe gireceğim sırada annem vefat etti. Babam da 'okudun zaten bir de çalışacak mısın? Otur evinde, koca evinde çalışırsın!' dedi bende bir şey diyemedim." dedi.

Hiç değilse annesi diğerleri gibi değilmiş, okutmuş. İstese işe girebilirdi.

"çalışabilirsin artık." dedim gülümseyerek, "sonuçta baban engel olamaz artık. Sen istersen ben sana yardım ederim, iş buluruz." dedim Nazlı büyük bir hevesle konuştu. "bulur muyuz?" dedi. Kafa salladığımda gelip bana sarıldı.

Sofrayı topladıktan sonra salona geçtik. Telefonumu elime aldım, bildirimlerime baktığımda fala cevap yoktu. Ancak bir mesaj vardı Alparslan'dan.

Yüzbaşı Hanım -Yarı Texting-Where stories live. Discover now