18

239 27 0
                                    

changbin istediğine ulaşmış minhoyla beraber beni yerin dibine sokmuştu. hiçbir şey diyememiştim. hyunjin gelip minhoya bagirmişti ve felix beni savunmuştu. bunlarında olacağını biliyordum tabiki.

felixin bağırırken sesi çok seksiydi. changbinin o an felixten hoşlanmaya başladığını da biliyordum. hatta benim yanıma gelip felixle arkadaş olmaya çalışacaktı. ama bunu şuan yaşayacak mıyız bilmiyordum çünkü çoğu olayı zaten atlamıştık.

dışarda felix ve ben otururken hyunjin yanımıza gelip minhonun kavga ettiğini söylemişti.ne nasıl yani? bugün acaba o gün müydü?

minhonun da bana aşık olduğu gün?

koşarak kavga alanına yani yemekhaneye gitmiştik. herkes izliyordu ve minho dayak yiyordu. elime aldığım ilk sandalyeyi çocuğun kafasına geçirip minhoyu yerden kaldırmıştım. bu oruspu çocuğu minseonun Minhoyu aldattığı çocuktu. ismini hiç öğrenememiştim ama gerekte yoktu.

tam kavgaya devam edecekken yemekhaneye edebiyat öğretmeni girmiş ve bizi ayırmıştı. ardındanda müdürün odasına gitmiştik.

"minho, bu kaçıncı kavgan? şimdi seni atsam okuldan hoş mu olur ? evet hoş olur."

minho korkmuştu. atılmaktan değilde ailesinden korkuyordu minho. yüzündeki o korkuyu , üzüntüyü gördükçe dahada kötü oluyordum. arkasında birleştirdiği eline uzanıp yavaşça tuttum. gözlerini müdürden çekip bana bakmıştı. ardından da konuşmaya başladım.

"hocam gerçekten çok üzgünüz. ama kavganın aslında minhoyla bir alakası yok. bu şu çocukla bizim aramızda olan bir şeydi. minho sadece bizi ayırmaya çalışırken aramızda kalıp dayak yedi o kadar. değil mi?"

yanımdaki çocuğa bakıp öldürücü bakışlar atmıştım. çocuk yediği sandalyeden sonra benden korkuyordu bence. ve beni onaylamıştı hemen.

"gözlerimle görsem inanmam. minho mu kavgayı ayırmaya çalıştı"

"evet hocam aynen öyle oldu"

minho ceza almamıştı. odadan çıkarken hala elini tutuyordum. odadan çıktığım gibi elimi minhodan ayırdım, ama izin vermemişti. geri tutmuştu elimi.

"neden yardim ettin ki bana?"

"atılma diye, seni bir gün göremezsem ölürüm çünkü"

dalga geçer gibi söylemiştim. ama o çok ciddiye almıştı.

"dalga geçiyorum bu arada. dediğin gibi senden uzak dururum minho.zaten sadece bir anlık hevessindir benim için. öyle büyük bir olay yok. merak etme."

"ediyorum. merak ediyorum."

hala elimi bırakmamıştı. gözleri elimize kaydığında üzgün gözüküyordu. konuşmaya devam etti.

"gerçekten sadece heves miyim?"

konuşamadım. cevap veremedim. o zamanda verememiştim. gene veremedim. asla döngüyü bozamıyordum. merak ediyodum aslında. ya minhoyu değilde ailemi seçseydim? hayatım nasıl olurdu merak ediyorum. ama bu lanet döngüden çıkamıyordum.

merak ediyordum ama döngüden çıkmayı gerçekten istiyor muydum?

scars •minsungWhere stories live. Discover now