°•3•°

3.3K 63 11
                                    

Gözlerim kendiliğinden yavaşça aralandığında; istemsizce nerede olduğuma bakındım. Etrâfa kısa bir göz gezdirdiğim de, kendi evimde olmadığımı ve dün geceyi hatırladığım da hışımla yattığım yerden doğruldum. Kontrolsüz bir şekilde ellerim üstümü yokladı. En son Marco denilen âdi şerefsizin beni tâciz ettiği aklıma gelmişti. Belki de çıplaktım ve beni kendi evine getirip- Ah kötü düşüncelerden arındım hemen. Tanrıya şükür, kıyafetler üzerimdeydi ama benim kıyafetlerim değildi! Siyah erkek tişörtü beni karşılamıştı. Tişört oldukça sert kokuyordu. Yâni bir erkekte olabilecek en sert ve derin bir koku. Kimin evindeydim ben! Odanın içi daha çok siyah ve beyazı yer ediyordu. Ben odayı incelerken açılan kapıyla kimin geldiğine baktım. Ares'i görmeyi beklemiyordum, fakat onun yüzünü görünce dün gece beni kurtardığını hatırlamıştım. Siktir. Ben de bayılınca beni evine getirmişti.

"Sonunda uyandın. Seni beklerken açlıktan ölecektim neredeyse. Kahvaltı hazır, aşağıya gelirsin." Dedikten sonra girdiği gibi geri çıkarken, ben olanları sindirmeye çalışıyordum. Kollarıma bakınca birkaç yerinde yara bandı olduğunu gördüm. Şu an aşırı derece de, déjà vu yaşıyordum. Oflayıp saçlarımı geriye atarak odanın diğer ucunda olan banyoyu kullanmaya karar verdim. Aşağı da aç olan bir ayıyı bekletmek istemezdim.

Merdivenleri de bitirdiğimde burasının başka bir ev olduğunu fark ettim. Kesinlikle 1 hafta önce gelip de kaldığım yer burası değildi. Belki de kendi evidir diye pek fazla takılmadan mutfağı bulduğum da, masanın başında oturan Ares'i görmem bir oldu. Yüzünden anlaşıldığı kadarıyla sinirli görünüyordu ama nedenini sorgulamadım. Benim için masa da hazırlanmış olan kahvaltımın yanına gidip oturdum. Hiç benimle konuşmuyordu; aksine öfkeli bakıyordu. Hâlâ neden burada olduğumu bile bilmiyordum. Çekip gitsem yeri olurdu. Boğazını temizlediğinde, bir şeyler diyeceğini tahmin ettim.

"Neden seni uyardığım hâlde o siktiğimin barına gidiyorsun?" Sesi biraz yüksek çıkmıştı ama sâkin kalmaya çalıştığı, uzaktan kolayca anlaşılıyordu.

"9 yaşında çocuk değilim ben. İstediğim yere gidebilirim!" Ben de sesimi onun ki gibi yükselttim. Eşitlik önemliydi. Benim verdiğim karşılıktan sonra çatalını sert bir şekilde tabağına bıraktı.

"Eğer ben gelmeseydim, olacakları kafanda kurabilmişsindir umarım." Bu sefer daha sâkin ama kibirli konuşmuştu. Sanki bağırıp çağırmamak için kendini zor tutuyordu.

"Tamam? Bunun için teşekkür ederim, ama kızıp bana hesap sormanıza gerek yoktu." Bir kahvaltım vardı onu da zehir etmeyi başarmıştı. Cidden bu adamdan nefret ediyordum. Bu sefer fazlaca sinirlenmişti ve yumruğunu sıkıyordu.

"Ne demek hesap sormama gerek yoktu? O sikik barmen beni aramasaydı, şimdi benimle burada oturup konuşmak yerine; Sana dokunan piçin altında olurdun!" Tamam, bu biraz ağırdı. Bu adam söylediklerini duyuyor muydu acaba? Sessizce ona bakarken; ne dediğinin farkına bir an varabildi. Pişmân olurcasına gözlerini yumup birkaç küfür mırıldandı. Bana Marco'nun altına girmemi istemiş gibi bir muammele yapmıştı, üstelik tâcize uğradığımı görürken. Ellerimi sıkıp sandalyeyi sertçe geri çekerek arkamı döndüm. Bu evden hemen gitmem lâzımdı. Üstüm nerede onu bile bilmiyordum ama umrumda değildi. Kapıdan tam çıkacakken, kolumdan tutup kendisine çevirdi.

"Bu üstünle hiçbir yere gidemezsin." Aşağılık herif özür dileyeceğine hâlâ bana karışıyordu. "Rahat bırak beni artık!" Diye bağırdığım da; kolunda ki elimi sertçe çektim. Bana değişik bir şekilde bakıyordu, beni kırdığının farkındaydı. Bir şeyler yapmak istiyor gibiydi, ama yaparsa sanki kendi gibi hissetmeyecekti. "Bak üzgünüm tamam mı? Öyle söylememeliydim." Nihâyet, en azından ağzından özür kelimesini çıkarabilmişti. "Ve kıyafetin kuruyana kadar bekle. Dün gece kusmaktan kıyafetin rengi bile yok olmuştu. Ayrıca, yemek ye hadi." Her ne kadar istemesem de, başımla onaylayıp, mutfağa tekrar geri geldik. Bu sefer sessizdi. Çünkü konuşursa neler olacağını da biliyordu. En sonunda bitirdiğim de "Yemek için teşekkürler." dedim. Mesâfeli sesimden bir şeyleri kırdığını anlamıştı. Onun da suratı asıktı fakat benim kadar belli etmiyordu. Ortamda ki sessizliği bölen onun telefonunun çalmasıydı. Kimin aradığına baktığında, açıp kulağına götürdü.

Cold n Dark || Daddy IssuesWhere stories live. Discover now