°•7•°

2.5K 61 5
                                    

"Siktir, iyi misin?" Gözlerim açıldığında gördüğüm 2 şey vardı. Gökyüzü maviliğini koyuluğa bırakmış, yıldızları hiç olmadığı kadar güzel gösteriyordu. Diğeri ise, bana kelimeri bir araya getiremeyecek kadar güzel bakan adam. Ağzımdan çıkan sular; yanağımdan aşağıya doğru süzülüp ıslak saçlarıma karışıyorlardı. En son suya düşmüştüm sanırım Ares beni -yine- kurtarmıştı. "Baba? Carmen? Aman tanrım iyi misin?" Izella beni gördüğünde koşarak diz çöküp yanağımı avuçlarına almıştı. Cevap veremeyecek kadar şoktaydım o yüzden başımı sallamakla yetindim. Manu da gelince ekip tamamlanmıştı işte. Hepsinin endişeli sorularını aldırmadan ayağa kalktım. Çok ayakta duramadığım için düşecektim fakat Ares tuttu. "Baba kendinde değil, eve gitsek iyi olur." Onaylayıp beni kucağına aldıktan sonra gözlerimi tekrar kapattım. Bu huzurun bozulmasını hiç ama hiç istemiyordum.

🎸

Yattığım yerde huzursuzca kıpırdandığımda bilincim açılmıştı. Etrâfıma bakınıp nerede olduğuma bakındım fakat her yer karanlıktı. Sanırım evdeydik. Ayaklanıp lambayı açmak için elimi duvarda gezdirdim. Sonunda tuşu bulduğumda basıp, çok aydınlıktan dolayı gözlerim kısıldı. Izella'nın bana vermiş olduğu odadaydım. Komidinin üzerinde ki telefonuma bakıp saatin 4'ü gösterdiğini gördüm. Suda boğulduktan sonra buraya getirilmiştim. Üstümde de çilekli geceliğim vardı. Izella üstümü değiştirmiş olmalıydı. Derin nefes verip odamdan dışarıya çıktım. Izella'nın odasının kapısını yavaşta açarak gece lambasının verdiği loş ışıkla onu görmeye çalıştım. Mâsumca uyuyordu. Rahatsızlık vermemek adına kapıyı geri kapadım. Ares'in odasına geldiğimde, onun kapısını açtım. Aslında hiç umrumda değildi ama uyuyor muydu merâk etmiştim. "Beni mi arıyorsun güzellik?" Arkamda duyduğum fısıltıyla sessiz çığlık atarak arkamı döndüğümde tepemde bana sırıtan Ares'le karşılaştım. "Ödümü kopardın hayvan herif!" Gözlerini üstümde gezdirip alaycı tavrını takındı. "Sen neden gecenin 4'ünde odamın dibindesin?" Kollarımı göğsümde birleştirip kaşlarımı kaldırdım. "İkiniz de uyuyor musunuz diye merâk ettim. Edemez miyim?" Yüzüme biraz daha yakınlaştı. Sırıtmış olan yüzüm bir an ciddileşince kollarım da çözülmüştü. Ne yapmaya çalışıyordu bu adam? Gıcığın teki olduğu kesindi. Ondan uzaklaşmak için geriye çekildiğimde odasına girmiştim. O da gelip arkasından kapıyı kapatıp kilitlemişti. Ben kaşlarımı çatıp kapıya doğru ilerledim. "Ne yapıyorsun sen? Bırakta odama gideyim!" Sesimi alçak tutmaya çalışıyordum ama bu hiçte kolay olmuyordu. "Bundan sonra o veletle konuşmak yok, anlaşıldı mı küçük hanım?" Sinirden gülüp ona yaklaştım. "Yoksa ne olur?" O da yaklaştığında aramızda mesâfe bile kalmamıştı. Odanın ışığı kapalı olduğu için gece lambasının verdiği loş ışık onu pek görmemi sağlamasa da yetiyordu. "Seni kaçırıp, kimsenin görmemesini sağlarım. Böylelikle tek ben görebilirim seni." Tutmuş olduğum nefesimi fark etmemesi için binbir hâle bürünmüştüm. Ondan ne zaman uzaklaşmaya çalışsam sürekli dibimde bitiyordu ve durum zorlaşıyordu. "Öyle mi?" Diyebildim inat sesimle. "Evet, öyle." Yutkunup bu arada ki çekime dayanamayıp geri çekilecektim fakat elini belime koyup beni kendine çekti. Dudaklarıma yaklaşmaya başlayınca bir şey yapamadan durdum sâdece. "Bu sefer kimse bozamaz." Konuştuğu boğuk sesi iyice ona bağlanmamı sağlamıştı. Biliyordum, bu çok çok yanlıştı ama bir kerelikten bir şey olmaz değil mi? Dudaklarıma yapıştığında ben de karşılık verdim. Karşılık vermem onu daha da hırslandırmış olacak ki, bacaklarımdan tutup beni kucağına aldı. Bacaklarımı beline dolayıp kollarımı da boynuna doladım. Tanrım bu an için canımı bile verirdim. Öpüşmemiz hızlanırken beni yatağına doğru götürmeye başladı. Sırtım soğuk çarşafla buluşunca dudaklarından ayrılıp üzerinde ki tişörtünü çıkarmasına yardım ettim. Tekrar dudaklarımız buluşunca bu sefer yanağımdan boynuma kaydı. Orayı ısırdığında inleyip omzuna yavaşça vurdum. "Sakın iz çıkarayım falan deme Ares." O beni aldırmayıp devâm ediyordu. Gâlibâ bu konularda çok derindi. Elleri geceliğimin ucuna gittiğinde nefesimi tekrar tuttum. Bir hışımla çıkartıp iç çamaşırımla kalmamı sağladı. "Çok güzelsin.." Yine o boğuk sesi aklımı başımdan almıştı. Bu sefer ben ayaklanıp onun oturmasını sağlayarak kucağına oturdum. Elleriyle oturduğum yerden kaldırıp erkekliğinin üzerine oturttu. Altımda hissettiğim sertlikle ikimizde inlemiştik. Dahada hissetmem için eşofmanını çıkarmıştı. Bu sefer gerçekten hissediyordum. Üzerinde hareketlenmeye başlayınca başını geriye atmıştı. Aldığım zevkten dolayı dudağımı ısırmıştım. Baş parmağı ile dudaklarımı serbest bıraktı. "Güzel sesini duyabilmem için inle." Böyle emir vermesi normalde hoşuma gitmezdi ama şimdi nedense tahrik etmeye eş değerdi. Bu sefer o hareketlenmeye başladığında hızlanmıştı. Hızlanışı fazlaca zevk veriyordu. İnleyip ellerimi omzuna bastırdım. Biraz daha hızlanmasını istiyordum. "Biraz daha hızlan." Diyebildim. Normalde utanırdım ama utanacak hâlim yoktu. Sırıtıp bu sefer ellerini kalçama götürüp hem bastırıp hem de kalçamı bir öne bir geriye götürüyordu. Kendi de alttan hareket edince işte bu demiştim. İnlemelerim gittikçe artarken sessiz inlemeye çalışıyordum. Mağlum duyulmasını istemezdim. Ares de araya inlemelerini sokunca odada seslerimiz birbirine karışıyordu. En sonunda durup, beni tekrar altına alarak bacaklarım beline sarılmasını sağlayıp kendini bana bastırıp ileri geri doğru gitmeye başladı. Bir elim onun omzunda, diğer elim ise çarşafı sıkıyordu. Şu an içimde olmamasına rağmen aşırı zevk veriyordu. İyice hızlanınca artık yatakten çıkan sesler inlemerimize katılmıştı. Sütyenimi çıkartıp odanın bir köşesine fırlattıktan sonra büyük olan göğüslerimden birini ağzına alıp diğerini de eliyle tutuyordu. Başımı yastığa gömdüğümde göz kapaklarım ağırlaşmaya başlamıştı. Deli gibi yormuştu beni. "İçine girmek istiyorum Carmen. Beni deli ediyorsun." O, gel git yapmaya devâm ederken ben; cevap bile veremez hâle gelmiştim. Daha ilk günden kendini veren kızlar gibi olmak istemiyordum ama Ares bu durumu zorluyordu. Benden cevap alamayınca iç çamaşırımı çıkaracaktı fakat onu durdurdum. "Bu kadar yeter Ares." Kaşlarını çattı. "Beni bu hâlde bırakıp gitmeyeceksin değil mi?" Bahsettiği şeye baktığımda erkekliğinin şişkinlikten baksırını yırtacağını görmüştüm. Dudağımı yalayıp ayaklandıktan sonra yerde ki sütyenimi tekrar taktım. "Üzgünüm." Yataktan kalkıp yanıma geldiğinde bileğimi tuttu. Zorla yapmayacaktı her hâlde değil mi? Birkaç sâniye bekledi sonra bileğimi bırakınca geceliğimi giyip kapıya yaklaştım. Ares arkamdan bana bakıyordu. Geri ona dönüp dudağına küçük bir öpücük bırakıp odadan çıktım. Tanrım, az önce yaşadıklarım neydi benim öyle?

Gözlerimi, bilmem kaçıncı rüyâlarımı bölen güneş yüzünden açtım. En son gece geri yatağa gelmişti-

Bir dakika.

En son.

Gece.

Olanları hatırlarken; hızla açmış olduğum gözlerimi geri kapattım. Ben şimdi nasıl hiçbir şey olmamış gibi aşağıya inecektim? Tanrım. Derin nefes alıp yatağımda doğrulup sırtımı başlığa yasladım. En iyisi bugün odadan çıkmamak. Izella'ya bir şeyler uydurabilirdim ve o da inanıp üstünde pek durmazdı. Evet, hârika. Ben bahanelerimi düşünürken kapının açılmasıyla geri ince pikenin içine girip uyuyormuş gibi yaptım.

"Carmen, hadi kalk geç oldu epey." Gözlerimi sımsıkı yummuşken Izella üstümde ki pikeyi çekti. Huysuzlanmış gibi yapıp uyandım. "Ben bugün pek iyi hissetmiyorum kuzum. Siz nereye gidecekseniz, gidin." Sesimi de biraz kalınlaştırıp burnumu çektim. Evet, haklısınız; bu havada hasta mı olunur, ama o kadar denize düştüm akşam, mantıklı olabilirdi. "İyi misin? Gerçi dünden sonra normal tabii. Tamam bebeğim sen dinlen biz de kahvaltıya dışarı çıkacağız, senin için bir şeyler hazırlarım aşağıda." Gülümseyip sarıldım ona. Şu son zamanlar, tek gerçek arkadaşım oydu. Anne gibi bakıyordu bana, annem görse kıskanırdı. Nihâyet evden çıktıklarında rahatlayıp odadan çıktım. Birkaç şey atıştırıp geri odama gelir film dizi izlerdim ya da geri şehire mi dönsem, burada kalmak istemiyordum artık. Mutfakta, masanın üzerinin baya dolu olduğunu gördüm. Hemen nasıl yapabilmişti onca şeyi anlam veremedim. Fakat tabağın kenarında duran küçük notu görünce, elime alıp okumaya başladım.

'Âfiyet olsun, küçük hanım.'

-Ares

Gözlerimi devirip aslında bunları Ares'in hazırlamış olduğunu görünce bütün iştahım kaçmıştı. Ama yalan söylememek gerekirse leziz duruyordu. Yazdığı kâğıdı avucumun içinde buruşturup, çöpe fırlattım. Tabaktakileri atıştırıp geri odaya döndüm. Bavulumu hazırlamaya başlasam iyi olurdu. Artık daha fazla burada kalamazdım anılar peşimi bırakmıyordu. Telefonumu alıp Izella'ya mesaj çektim. Şimdi arasam bir ton iknâ etmek için şey söylerdi, o yüzden yazmak daha iyiydi. İlk önce bavulumu hazırlayıp bir taksi çağırdım. Sonra ise odayı toplayıp bana âit ne varsa ortadan kaldırdım. Mesajımı da çekip evden çıktım.

Kafamı cama yaslamış, müziğin her bir yerinde kayboluyordum. Müzik benim ruhumdu; o yoksa ben de yoktum. Gözlerimi kapatıp, müziği hissetmezsem kendimi de hissedemezdim. Kesinlikle bağımlılık değildi, benimle tek vucüt oluşmuştu artık. Izella beni anlarcasına 'tamam, kendine dikkât et, eve vardığında yaz, Ben geldiğimde yanına gelirim.' gibi şeyler yazmıştı. Yazdığı şeyler ufak bir tebessümümle tepki görmüştü. Eve vardığımda özlediğimi anlamam çok uzun sürmemişti. Kokusu bile huzur vermişti. Eşyâlarımı geri odama yerleştirip oturma odasında televizyon izlemeye karar verdim. Her ne kadar bara gitmek istesemde bir sürelik gitmemeye yemin etmiştim, Sağ olsun her bir köşesinden Ares fırlar diye korkuyordum artık. Kanalları karıştırırken telefonumdan mesaj sesi gelmesiyle, kumandayı kucağıma attım.

Ares

-Seni özledim.

Yutkunup 1-2 dakika öylece kalakaldım. Böyle yazması doğru değildi. O gece yaşananlar sâdece bir kerelikti, başkası olamaz. Hiçbir kelime yazmadan geri kapatıp kanal değiştirmeye devâm ettim fakat aklım başka yerlerdeydi. Ares her zaman farklı biriydi benim için. Tanıştığım bütün insanlardan çok ama çok farklıydı. Bir insanda aradığım özellikler, onda vardı. Sanki ben onu dizayn etmişim gibi. Ben yaratmışım gibi. Ama yanlıştı. Bu yanlıştı. Tek dostum; onun kızıydı. Bu hayatta kaybetmek istemeyeceğim sayılı kişilerdendi. Bu yüzden Izella'yı kaybedemezdim. Havanın kararmasıyla esneyip uzandığım yerde doğruldum. Canım pek bir şey çekmiyordu, yatağa gidip uyusam bana gelebilecek en güzel şeydi. Geceliklerimi üstüme geçirip saçlarımı tarayarak, ördüm. Yatağıma tam geçecekken kapının çalmasıyla durdum. Bu saatte kim olabilirdi ki?? Kaşlarımı çatıp merakla kapıya doğru ilerledim. Sürekli sürekli çalıp duruyordu ve gerilmemi sağlamıştı. Kapının kolunu indirip açtığımda; gördüğüm kişiyle ufak çaplı bir şok yaşadım. Onca yıldan sonra, ne işi vardı burada?

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°

Oy sınırı; 10

Cold n Dark || Daddy IssuesOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz