14

1.5K 162 130
                                    

selammmm!!!!!!!!!!!!! 🥺💞🍌🍑

***

"pff jeong, çek şu kalçanı üstümden."

"bazen daha da bastırmamı-" cümlesini yarıda kesip seungmin'e imayla bakarak üstündeki braleti düzeltti jeongin.

jeongin'in telefonu çaldı. melodinin odada yankılaşını hepimizi germişti.

ekrandaki "babacık🍌"yazısını görünce seungmin sinirle odadan çıktı. mutfağa yöneldiğini gördüm, muhtemelen sigara içecekti.

jeongin telefonu açmamıştı henüz. ellerinin titrediğini gördüğümde yanında kalmak istedim. odadan çıkmadığımı görünce oflayarak açtı telefonu.

"efendim wonpil?" wonpil bağırmış olmalıydı ki, telefonu uzağa tuttu jeongin irkilerek. "ü-üzgünüm babacığım." incelmiş sesiyle devam etti konuşmaya.

"akşam alabilirsin beni, jisunglardayız." yüz ifadesi neredeyse ağlayacak gibiydi.

"üzerimde.. pembe bir bralet ve şort var. şortum dizlerimin hemen hemen bir karış üstünde. rengi siyah.."

"peki babacık, özür dilerim. lütfen ceza-"

yüzüne kapanan telefonla kalakaldı bir süre.

"sana neden böyle davranıyor jeongin? wonpil böyle yapmazdı. sen onun göz bebeğiydin."

"son zamanlarda aşırı kötü davranıyor. kaldıramıyorum artık." dedi ağlamaya başlarken. hıçkırıyordu kesik kesik.

"siktir." dedim keskince. "jeongin, başka bir şey yaptı mı sana?"

braletini kaldırıp göğüslerini gösterdi jeongin bana.

göğsünün her yeri mosmordu. hatta uçları kopacak gibi duruyordu. oldukça zedelenmişti. berbat görünüyordu.

elimi ağzıma kapatıp şokla ona baktım.

"bunları.. o ellerini siktiğimin piçi mi yaptı jeongin?"

e-evet dedi hıçkırıkları arasında. ellerini kıyafetine attı, göğüslerini kapatacakken seungmin gelmeseydi tabii.

"ben dışarı çıkıyorum. sigara alıp geleceğim."

jeongin'i öyle görünce donakalmıştı.

"siktir bebeğim.. bunlar ne? bdsm'den hoşlandığını bilmiyordum."

"sevmiyorum bdsm falan. zorla yaptı hepsini wonpil."

"ne dedin sen?" dedi jeongin'in çenesinden tutarak. jeongin hıçkırınca sinirlenmişti yine.

"şimdi siktim onun belasını." dedi odadan şimşek hızıyla çıkarak. "seungmin dur-" kapı çarpma sesi duyulmuştu çoktan.

"ortalık çok kötü karışacak. resmen kuzenlerin arasını bozuyorum." dedi oflayarak.

"bebeğim saçmalama, şu hâline bak. krem sürelim sana, gel hadi."

morarmalar için olan kremimi jeongin'in göğüslerine yayarak sürdüm. ben krem sürdükçe güldü. huylanıyormuş şapşal.

karnını sıkıp bıraktım, bir tane de öpücük kondurdum boynuna.

o benim minik bebeğim gibiydi.

kapı geri açıldı, seungmindir diye düşündük ikimiz de ve oynaşmaya devam ettik.

ama değilmiş. jeongin çıplak üstüyle kucağımda otururken ve ben onu gıdıklarken wonpil girdi içeri.

jeongin anında ayaklandı ve ellerini göğüslerine kapattı. wonpil saçından tuttuğu gibi yatakta sürükledi onu. çığlık atarak wonpil'i tekmeledim ve onu bırakmasını sağladım. ama kısa sürdü.

wonpil bana sert bir tokat attığında sendeleyip yere düşmüştüm. başım zonkluyordu.

ben sersemlemişken jeongin'i sertçe kolundan tutup odadan dışarı çıkardı ve ben yetişene kadar evden çıkıp gittiler.

kendime gelmeyi başarıp ayağa kalktığımda ilk işim seungmin'i aramak olmuştu. seungmin telefonun diğer ucunda sinir krizi geçirdi.

onu sakinleştirmeyi denedim. ne kadar başardım bilmem ama sonra da minho'yu aradım ve olanları anlattım. polisle birlikte yanıma geleceğini ve olduğum yerde uzanmam gerektiğini söyledi.

onu dinleyerek uzandım sessizce. ev anahtarım onda vardı zaten.

aklıma son günde yaşadıklarım geldi. ağladıkça ağladım. içimi dökene kadar. zaten sonra da minho gelmişti.

ne oldu hatırlamıyorum ama içeri sarışın, orta boylu bir polis, ve uzun kırmızı mullet saçlı bir polis girmişti.

umarım jeongin zarar görmeden bulabilirlerdi onu.

ve ruhumu. yıpranan ruhumu ve bedenimi.

***

gift ★ 3rachaWhere stories live. Discover now