2

3.1K 250 147
                                    

oy ve yorum rica edebilir miyim lütfen?

iyi okumalar!! (^・ω・^ )

☾ ⋆*・゚:⋆*・゚:✧*⋆.*:・゚✧.: ⋆*・゚:

alnımda hissettiğim yumuşak öpücüklerle gözlerimi usulca araladım. açık perdeden odamıza vuran günışığına karşı gözlerimi kıstım ve ellerimi, üzerime eğilmiş olan sevgilimin çıplak göğsüne dokundurdum.

gülümseyerek yanağımı okşamaya devam etti. ben de kendimi ona daha da yaklaştırarak bedenlerimizi birleştirdim. gülümseyerek nazikçe belimden tuttu ve bana sıkıca sarıldı.

"günaydın bebeğim.." burnunu boynuma sürttüğünde, huylanmıştım.

"kahvaltı hazırladım." dedi gülümseyerek. "uyurken seni çok özledim. beraber kahvaltı edelim mi güzelim?"

"olur.." dedim yeni uyandığımdan dolayı çıkan garip sesimle. sanırım gece bağırmaktan sesim hafif kısılmıştı.

üzerimdeki ince battaniyemi üzerimden çektiğimde chris çoktan mutfağa gitmişti. ben de tuvalete girip işlerimi hallettim ve hızla mutfağın yolunu tuttum. koridordan başlayarak eve yayılan mis gibi yemek kokuları vardı.

"neler hazırladın?" dedim gülümseyerek. bir yandan da saten sabahlığımın önündeki kurdeleyi bağlamakla uğraşıyordum.

elindeki kaşığı kahvaltılıkların içine bıraktı ve masaya oturdu.

"ben de bugün yanınıza gelebilir miyim?"

kaşlarını çatarken ağzına salatalığını atıp yavaşça çiğnedi. "neden bebeğim?"

"minho hyungu çok özledim. hem onunla konuşmam gereken konular var." dedim ona göz kırparak. anlarsın ya.."

gülerek ellerini ellerime kenetledi. "anladım bebeğim, tabii ki gel. bugün biraz yoğun olurum ama, ona göre."

"sorun değil aşkım." dedim, hemen ardından yanağına sulu bir öpücük kondurdum.

"zaten benim de öğleden sonraya kadar okulum var. anca akşam üzeri uğrayacağım sizin yanınıza."

"yorma kendini." dedi. "zaten küçücük kaldın, ele avuca gelmiyorsun."

"emin misin?" dedim flörtöz bir tonda. "dün gece gayet güzel ele geliyordum."

"fesatsın." dedi kahkaha atarak. ardından dudakları dudaklarımı esir aldı ve sıcak dudaklarıyla dudaklarıma yoğun öpücükler kondurdu.

geceden dolayı henüz hassastım. etkilenmemek adına hafifçe geri çekildim.

kollarımı ona dolayıp tişörtsüz üzerinde gezdirdim. dün gece bıraktığım izler çok tapılası duruyordu.

benden sakince ayrılıp kahvesinden bir yudum aldı. bardağını masaya bırakınca bardağında, onun içtiği yerden birkaç yudum da ben aldım.

ağzına birkaç şey daha atıp masadan kalkarken saçlarımın arasına ufak öpücükler bıraktı. salona geçtiğinde ben de ona gülümseyerek ona uzaktan öpücük attım.

tabağıma koyduğu şeyleri bitirmem gerekiyordu çünkü yemezsem kızıyordu. onun sinirli olmasını istemiyordum.

"yedin mi güzelce?" dedi ben onun yanına doğru sokulurken. "hmhm, tabağımdakileri yedim." dedim sakince.

"aferin güzel bebeğim." dedi saçlarımı okşarken.

burnumu boynuma gömüp güzel kokusunu içime çekerken, kapı zili çalmıştı. ayaklanıp kapıyı açtığımda karşımda minhoyu gördüm. bir iki adım atarak üzerine atladığımda gülerek kollarını bana sardı. ama ikimiz de yere düşmüştük.

chris gülerek bir elini minhoya uzattı. minho koca bedenini yerden kaldırıp siyah gömleğini silkeledi.

"aptal çocuk." dedi. ayağa kalkarken bir yandan gülüp, bir yandan da beni yerden kaldırmaya çalışıyordu. sonunda başarmıştı da.

"özlemişim seni." dedim uzanıp saçlarını koklarken.

"abartma jisung, sadece hafta sonu görüşemedik."

"olsun.." dedim iç çekerek. "özledim işte sana ne?"

"bugün ofise gelir misin?" chan da başıyla minho'nun dediğini onayladı.

"ben de aynısını düşünmüştüm." dedim saçlarımı karıştırarak.

"e süper o zaman. bugün için birkaç ufak dosya var zaten. akşama doğru bara geçeceğiz. sen de geleceksin. başka şansın yok. evet mi evet mi?"

chan bana bugün yoğun olacaklarını söylemişti... ama ben ona bakınca, kafasını çevirdi.

garip hissetmiştim ama bozuntuya vermedim. minho'ya döndüm ve "evet.." dedim gülümseyerek. "öğlen dersim var. onları bitireyim, hyunjin'i de alıp gelirim."

"olur tabii ki. seungmin'le jeongin de geliyor. onları da alıp geçeceğiz oraya."

yalnızca başımla onaylamakla yetindim.

"o zaman sevgilini alıp kaçırıyorum. sen de bir an önce okuluna defol git sübyan. sonra da hemen büroya gel."

"tamam. dikkatli gidin.." dedim minhonun motoruna bakarak. "kaskınızı falan sıkı takın."

chan bana yaklaşıp, dudaklarıma uzun bir öpücük kondurdu. minho bizi gördüğü için yüzünü buruşturdu.

"seni de seungmini öperken göreceğim bir gün.." dediğimde minho elini ağzıma kapattı. "geri zekalı sus, imkansız öyle bir şey."

"hiç mi sevmiyorsun onu?" dedim dudaklarımı büzerek.

"hiç sevmiyorum." dedi. "yalancı piç." diyerek onu kapıdan dışarı ittirdim. chan da gömleğini düzeltip kapıdan çıktığından arkalarından onları sevdiğimi bağırarak söyleyip içeri girdim.

hızlıca bir duş alıp üzerime çeki düzen verdim. arkam fazlasıyla ağrıyordu.

bornozumu giyip ıslak hâlimle koltuğa oturdum. dolabımdan ojelerimi aldım, koltuğa hızlıca bir örtü serdim. tırnaklarıma siyah ojelerimi, üzerlerine de parıltılı simli ojelerimi sürdüm. çok şirin, ama bir o kadar da seksi duruyorlardı.

onlar düzgünce kuruduktan sonra üzerime kısa bir tişört altıma da siyah düz bir şort giydim ve hızlıca saçlarımı kurutup basit bir şekil verdim. saate baktığımda, dersim için az bir zamanımın kaldığını gördüm.

üzerime birkaç fıs parfüm sıkıp yanıma gerekli olan eşyalarımı aldım ve evden çıkıp taksiye binerek kampüsün yolunu tuttum.

×××

geçiş bölümüydü ancak biraz uzundu, karakterlerimizi biraz tanımış olduk..

sizi seviyorum,, diğer ficlerime bakmayı unutmayın!!

gift ★ 3rachaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin