Mutlu Gün

882 34 40
                                    

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.

Meris

Hande'yle çok güzel bir hafta geçirmiştik. Bazen başbaşa kaldığımız bazen arkadaşlarımızla birlikte olduğumuz çok güzel zamanlardı. Bu bir haftada tamamen iyileşmiş sayılırdım. Bazen Hande'nin bende kaldığı bazen benim onun evine gittiğim zamanlar olmuştu, artık iyice yakındık. Hande arkadaşlarımızın yanında utanmayı bile bıraktı sayılabilir hatta. Arkadaşlarının hepsini çok sevmiştim. Özellikle Simge, Saliha ve İlkin'le çok fazla zaman geçirmiştim. Zehra'yı saymıyorum çünkü o artık benim için Hande'nin arkadaşları kategorisinde değerlendiremeyeceğim biri. Hande de benim arkadaşlarımla iyice kaynaşmıştı, Derin'in hala arada onu huzursuz ettiğinin farkındaydım ama Hande onunla da Deniz ve Özgür kadar vakit geçirmekte ısrarcıydı.

Bu sabah da yanımda Hande'yle uyanmıştım. Onunla uyumaya ve onunla uyanmaya gün geçtikçe daha da alışıyordum. Normalde kalkıp Hande'yi uyandırmadan ona güzel bir kahvaltı hazırladım ama dün kahvaltıya gitme planı yapmıştık. Deniz, Simge, Zehra, Hande ve ben. Tabiki de uyanmam gerekenden daha erken uyanmıştım yine. Ama Hande yanımdayken uykularımın bile düzene girdiğini hissediyordum, o varken uykuya daha kolay dalıyordum ve daha uzun uyuyabiliyordum. Yan dönmüş yanımda uyuyan dünyalar güzeli kadını izlerken saatin ne kadar hızlı geçtiğini fark etmemiştim. Telefonumu elime aldığımda alarmın çalmasına on beş dakika kaldığını gördüm. İkimizin telefonundan da alarmları kapattım ve Hande'ye döndüm. Artık onu öperek uyandırıyordum ve bu günün en sevdiğim zamanları arasında kesinlikle iyi bir sıraya yerleşebilirdi. Tabiki Hande beni hala öpmemişti ve ben de hala onu bekliyordum. Ama yine de sabahları onu uyandırırken yüzünde dudakları hariç öpmediğim yer kalmıyordu, hiç konuşmama bile gerek kalmadan uyanıyordu zaten. Hande'ye yaklaştım ve onu uyandırmaya başladım. Yavaş yavaş gülümsemeye başlamıştı.

Meris: Görende uyanınca seni hiç öpmüyorum sanacak. Ne bu her sabah uyur numarası yapmaya çalışmalar falan? Yapamıyorsun da üstelik

Hande: Çok konuşuyorsun yine sabah sabah. Uyanamadım ben hala uyandır beni hadi

Bu da Hande şımarıklığı oluyor işte. Doymuyor sevilmeye bu durum da benim işime geliyor tabi. Bir süre daha sözde uyuyan Hande'yle ilgilendim. Yavaşça gözlerini açtı sonra.

Hande: Çok güzel sevildim.

Meris: Çok seviyorum ondandır.

Artık Hande'ye fırsat buldukça onu sevdiğimi söylüyordum çünkü bundan emindim. Hande bana her zamanki gibi gülümseyerek cevap verdi, evet hala bana beni sevdiğiyle ilgili bir cümle kurmamıştı. Olsun, beklerim ben onu. Kendime çekip sıkıca sarıldım.

Meris: Şöyle gel biraz, benim de günüm aysın. Utanmasan gidip salonda yatacakmışsın, şuraya bak dağlar denizler sokmuşsun aramıza

Hande: Sanki fark ettim uyurken nereye döndüğümü Meris.

Meris: Olsun, fark et bir dahakine. Ben uyurken de seni sevmek istiyorum belki?

Hande: Alıştırdın beni haberin olsun, hep böyle sevilmeyi beklerim artık sabahları.

Meris: Her sabaha seninle uyanayım bana yeter, sevilme işini istemesen de tutamıyorum zaten. Elim kolum hep seni arıyor.

Hande: Hmm?

Meris: Huzur kaynağım mısın acaba?

Hande: Bilmem, öyle miyim acaba?

Meris: Kesinlikle öylesin.

Biraz daha keyif yaptıktan sonra kalktık ve hazırlanmaya başladık. Hande dolabımda kendine göre bir şey bulamadığı bir gün isyan etmişti ve bir iki parça eşya bırakmıştı dolabımda. Onları görünce bile mutlu oluyordum. Banyoda Hande'ye ait bir diş fırçası görmek ya da odamdaki masanın üstünü birkaç makyaj malzemesiyle dağıtması çok hoşuma gidiyordu. Evimin her yanında izi olsun istiyordum. Hande'siz bir hayat düşünemez olmuştum. Banyoda işlerimi hallettim ve saçlarımı yapıp yeniden yatağa oturdum. Makyaj yapan Hande'yi izliyordum. Bir anda bana döndü.

Şans Where stories live. Discover now