Bırakmıyorum

374 54 103
                                    

Selaam nasılsınız?

Yorumlarınızı bekliyorum arkadaşlar, işler iyice karıştı.

150'den fazla yorum gelirse bölüm de çok hızlı gelir belki 🤔

Hande

Meris: Aşkım! Aşkım! Aşkım!

Simge: Ay yeter Hande sustur sevgilini

Simge'nin söylenmesiyle gülerek hazırlandığımız odadan çıktım. Müzik sesini takip ederek salona ilerledim. Meris ve Deniz hastaneden taburcu olalı 15 günü geçmişti. Benim canım sevgilim hepimizin eğlenceye ihtiyacı olduğuna karar vermiş ve bir tanıdığının mekanında küçük bir "parti" organize etmişti. Yaklaşık iki üç saat sonra buluşacaktık ve Meris şimdiden yerinde duramıyordu. Salona girdiğimde müziğin sesi yüzünden yüzümü buruşturmuştum.

Hande: Meris kıs biraz şunun sesini!

Oflayarak müziği kapatıp beni süzerek yanıma geldi. Hiçbir şey demeden sarılıp boynuma gömmüştü yüzünü. Ben de sevgilime sımsıkı sarılarak karşılık verdim. Hastanede yaşadığımız küçük İlkin - Deniz gerginliğini sakince konuşarak çözmüştük. İkimiz de birbirimizi anlamıştık. Zaten Meris böyleydi. Onunla oturup konuşunca çözemeyeceğiniz konu yoktu. Herkeste sevecek bir yön bulup, samimi ve içten davranıyordu. Küçük küçük öptüğü boynumu birden hafifçe ısırınca omzuna vurdum.

Hande: Aşkım yapma şunu ya iz kalıyor!

Meris: Seni yersem iz problemimiz kalmaz. Ne diyorsun bu fikrime?

Söylenerek benden ayrılmış ama elimi bırakmamıştı. Telefonunda birkaç şey yaptıktan sonra yeniden bana döndüğünde tanıdık bir şarkı çalmaya başladı. Ellerimi tutup benimle dans etmeye başladığında hatırladım şarkıyı. Murat Dalkılıç - Kırk Yılda Bir Gibisin açmıştı. Sabah antrenmanından geldiğimden beri sadece uyuduğum sürede dinlenmeme izin vermişti, enerjisine yetişemiyordum bugün. Yine de mutlu mutlu çalan şarkıya gözlerime bakarak eşlik eden sevgilime ayak uydurdum ve onunla dans ettim biraz. Şarkı bittiğinde küçük bir öpücük çalmıştı dudaklarımdan.

Meris: Kırk yılda bir gibisin gerçekten

Hande: Teşekkür ederim sevgilim de beni niye çağırıyordun sen?

Meris: Hala hazır değil misiniz diye. Gördüğüme göre değilsiniz, çok sıkıldım Hande ya! Çıkalım artık evden

Hande: Bebeğim iki saat önce gidip ne yapacağız?

Meris: Aşkım geçmeden Saliha'ları da alacağız ya hani

Tamamen unutmuştum. Saliha'nın evi buraya ters kalıyordu ve şu an o trafiğe girmeyi hiç istemiyordum. Arabası bakımda olduğu için onu alacağımızı söyleyen bendim, şimdi alamıyoruz desem de olmaz. Meris kocaman olmuş gözleriyle bana bakıyordu.

Meris: Aşkım unuttun dimi? Güzelim sen kafama vura vura kabul ettirmedin mi bunu bana? O kadar yolu gidip geri gelmeyi sen istedin diye kabul etmedim mi ben? Üstelik iş çıkış saati!

Hande: Tamam bitanem haklısın ama unutmuşum. Acaba sen gidip alıp gelsen mi onları biz hazırlanırken?

Meris dudağını sarkıtmış yüzüme bakıyordu yavru köpek gibi. Boynunu da büktüğünde gülmemi durduramamıştım. Bana hayır diyebiliyormuş gibi her seferinde aynı yollarla deniyordu şansını.

Hande: Hadi hayatım lütfen. Bak sabah antrenman çok yordu beni zaten. Acele ettirip o trafiğe sokma beni nolur. Sen gelene kadar dinlenmeye vaktim kalsın bari biraz

Şu an asla hayır diyemeyeceğini biliyordum mesela. Asla kıyamazdı ben bu kadar yorgunum dedikten sonra.

Meris: Dua et sana çok aşığım Baladın yoksa hiçbir kuvvet yaptıramazdı bunu bana.

Şans Where stories live. Discover now