《8》

278 55 0
                                    

"Evren plan yapmaz, umut etmez sadece dinginliğini korur."

~Ausey

🌞

Sıkıcı geçen günün sonunda yine Fatoş teyzenin evine döndüm. Bahçeye kısa bir göz gezdirdim. Yıllarım geçti bu bahçede. Yeri geldi güldük yeri geldi ağladık. Ve en önemlisi de bu bahçenin kapısının önünde tanıştım diğer yardımla. Bahçe kapısının kolunu tuttum. O gün gözümde canlandı. Nasılda düşmüştüm yere. Ve nasıl da elini uzatmıştı bana Demir Adamım...

Tekrardan baktım bahçeye. Gece'yi gördüm. Onun da beni fark etmesi uzun sürmedi. Gece koşarak yanıma geldi. Soğuktan kızaran yanaklarımı avucunun içine alıp ısıttı. Bu sıcaklığa ihtiyacım vardı doğrusu. Demir'in tutamadığı ellerimi Gece tuttu, ısıttı. Demir'in yokluğunda Gece sarıldı bana. Ne kadar Demir'in yokluğunu hissettirmemeye çalışsa da bir yanım hep onu arıyordu. Ne kadar zormuş asker yolu beklemek. Ne kadar zormuş ömrünün sonunu birleştirmek istediğin adamdan ayrılmak. Kaderimiz de bu da varmış demek ki. Ama sorun değil. Bunada razıyız. Bunu da çekeriz evelallah.

Bahçeden içeri girip binaya yöneldik. Fatoş teyze bizi kapıda karşıladı. Sadece bir gün ayrı kaldım ama sanki günler olmuş gibi. Sanırım evlilik sonrası normal bu hisler. Ne de olsa yeni bir evin yeni bir hayatın var.

Gece gözümden akan bir damla yaşı başparmağı ile sildi. Ne ara ağladım ki ben?

"Ne oldu sana böyle neden ağlıyorsun?" Gece'ye bakıp burnumu çektim. Daha fazla dayanamayıp ona sarıldım. Ağlamam hızlanırken araya hıçkırıklarım karıştı. Gece beni teselli etmek için sırtımı sıvazlıyordu. Ondan ayrılıp göz yaşlarımı şalıma sildim.

"O gitti Gece." ve bir hıçkırık daha koptu dudaklarımın arasından.

"Ağlama lütfen. Kim gitti? Nereye gitti? Güneş sakin olur musun? Hadi gel yukarı çıkalım."

"Demir gitti." ağzımdan kaçan hıçkırık  onu bana getirmeye yetmedi.

Merdivenlerden yukarı el ele çıktık. Kapıların önüne durup Fatoş teyzeyi bekledik.

"Gece guzum siz en iyisi sağa gidin. belki yalnız olmanız daha eyi olur?"

"Tamam Fatoş teyze. Ben bir şey olursa sana haber veririm." Gece evimizin kapısını açıp beni de kolumdan sürükledi. Kapıyı kapatıp eski odama götürdü. Önce şalımı çıkardı. Sonra üzerimdeki üniformayı çıkardı. Sağ elini alnıma koydu. Hızla geri çekti.

"Güneş ateşin var. Sakin olur musun? Duşa girmen lazım." pantolonumu da ayağımdan çıkarınca iç çamaşırlarımla kaldım. Hava zaten buz kesiyor ama ne hikmetse ben bu havada çırıl çıplak kaldım.

"Üş-üşüyorum Gece." Gece koluma girip beni ayağa kaldırdı.

"Ştt konuşma. Duşa gireceksin şimdi. Çok fazla ateşin var. Önce ateşini düşürelim sonra ben o Demir'e bunun hesabını soracağım! Sahipsiz misin kızım sen!? Arkanda dağ gibi kardeşin varken ne diye ağlıyorsun? Hadi Güneş gir şu kabine. Bak biraz ılık su açacağım sakın bağırma. Ateşini düşürmek için bunu yapmak zorundayız." ılık su saçlarımı okşayıp bedeninle bir bütün oldu. Göz yaşlarımı da beraberinde götürdü. Yerine yeni göz yaşlarının gelmesi çok sürmedi. Göz yaşlarımı dindirecek kişi benden uzaktayken ılık su işe yaramaz ki!

Titreyen bedenimi biraz olsun sakinleştirmek için dizlerimi karnıma çektim. Ilık su yerine sıcak suya bırakırken Gece çeşmeyi kapattı. Bir havlu alıp ıslak bedenimi havluya sardı. Bu havlu beni ısıtmaya yetmez ki. Beni sarıp, ısıtacak kişinin yanımda olması lazım.

SEVDAMIN KÜLLERİ (TAMAMLANDI)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang