05 - tutkulu istekler, basit gülüşler

25.8K 2.4K 922
                                    

Jeon Jungkook.

Hayatının hiçbir döneminde kurtulamadığı yegane ve kesinlikle onu sinir eden isimdi bu. Onu sevmemek için birçok nedeni vardı; ilk tanışmaları başlıca nedenlerinden olabilirken ilk defa bir sebep yüzünden evine geldiği zamanı ve altı yıl öncesinde kalsa bile o zamanki laubali hareketlerini çok net hatırlıyordu. Umursamaz, her şeyle alakasız ve o kadar ahlaksızdı ki, ondan kesinlikle haz etmiyordu. Aklına gelen anıyla kaşları tamamen çatılırken bir kere daha Jungkook'un yüzüne yumruğunu geçirmek istedi.

Onun gözünde Jeon Jungkook, ikiye ayrılıyordu; boksör Jungkook ve şımartılmış zengin çocuk Jungkook. Boksör Jungkook; canı istediğinde etrafındaki birkaç arkadaşı dışında kimseyle konuşmaz, muhatap olmaz, kafasını çevirip kimseye bakmazdı bile. Fakat keyfine göre takılmayı oldukça seven, dengesiz ve acayip bir adamdı. Ondan hoşlanan sürüyle kız, onunla iş yapmak isteyen bir sürü insan vardı. Genelde hepsini sert bir dille reddeder, ondan nefret edecek hale getirirdi fakat şımarık Jungkook devreye girdiğinde fikirleri ve istekleri birkaç saniye içinde değişirdi. Taehyung, onu kötü biri olmadığını biliyordu ama ukala ve sinir bozucu olması yetiyordu.

Sürekli olarak topluma aykırı şeyler yaptığı için hoş görülmez ve oldukça genç olmasına rağmen kısa sürede büyük başarı elde ettiği için kıskanılırdı. Her ne kadar babası işini devralmasını istese de başına buyruk davrandığı için sektörde de pek hoş karşılanmazdı. Yine de herkes onun bağlantılarını ve para harcamaktan çekinmediği için yakınlığını elde etmek ister, bu yüzden ellerinden geleni yapardı. Aldığı kötü yorumların, terk ettiği insanların hakkında uydurduğu asılsız dedikoduların hiçbirini umursamadığı için her zaman, hiçbir derdi yokmuş gibi yaşardı.

Genelde ikisi de birbirini çok fazla umursamazdı, doğru dürüst sohbet etmişlikleri bile yoktu. Sadece arada sırada karşılaştıklarında Jungkook ilginç bir şekilde ona selam verirdi ya da gayritabii biçimde onunla flört edip utanmaz bir şekilde konuşurdu.

Taehyung onu, uzun zamandır karşılaşmamalarına rağmen gereğinden fazla tanıyordu. Yıllardır sadece reklam posterleri, magazin siteleri ve kazandığı ödüller yüzünden manşet olmasıyla hayatında yer alırken bazı şeylerin hemencecik değişmesi elinde olan bir şey değildi.

Karşıdan karşıya geçerken kaşlarını çatmış bir halde sadece spor salonunu izliyor, kafasındaki Jungkook profilini inceleyip duruyordu. Onu yıllardır tanıması kesinlikle önemsizdi zira 'bunu yapacak' diye tahmin ettiği hiçbir şeyi yapmıyor, arada sırada onu şaşırtmayı başarıyordu. Fakat ne yaparsa yapsın gözüne batıyor, ona sinir olacak bir şey pek tabii bulabiliyordu. Onun hakkında bu kadar düşünmesi ve sırf hiçbir şekilde çıkmadığı spor salonuna doğru yürümesi bile sinirlerini bozuyordu.

Dikkatli bir şekilde karşıya geçtiğinde içeride olan birkaç kişiyi seçebiliyordu fakat görebildiği insanların hiçbiri, aradığı kişi değildi. Birkaç adım sonunda spor salonunun kapısının önünde durduğunda derin bir nefes alarak gömleğinin yakalarını çekiştirdi ve sarı saçlarını parmak uçlarıyla düzeltti. Kendini düzeltme ihtiyacını neden hissetmişti bilmiyordu ve bu tamamen istemsizce gerçekleştirdiği bir eylemdi.

Anlam veremediği hareketlerini keserek spor salonunun geniş ve büyük kapısını iterek içeri girdi. Anında aldığı hafif ter ve kahve kokusu, yüzünü buruşturmasına sebep olurken birkaç kişinin bakışlarının ona döndüğüne emindi zira dışarıdan gözüne kas yığını ve ter torbası gibi gelen insanların arasında, düzgünce ütülenmiş ve kollarını dirseklerine kadar kıvırdığı yeşil gömleği, kahverengi bol kesim pantolonu ve alnına dökülen dalgalı sarı saçlarıyla ortamdan çok alakasızdı. Üstelik spor yapmakla ilgilenmediği her halinden belli oluyordu.

collideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin