27 - seninle başlayan sabahlar

24.7K 1.5K 1K
                                    

bu bölüm eşlik ettikleri şarkılar;
you like that - chris brown
true love - pink

bu bölüm yanlışlıkla uzun oldu... çok pardon...
ve azıcık yorum yapmayın üzülüyorum sonra 😠😔


Çıplak göğsüne değen oldukça yumuşak ve huylanmasına sebep olarak onu uyandıran bir şey yüzünden gözlerini yavaşça açtığında birkaç saniye boyunca başta ona tanıdık gelmeyen odanın boydan pencerelerine bakışlarını dikerek gözlerini kırpıştırdı. Nerede olduğunu, neler yaşandığını anlaması birkaç saniyeden daha uzun sürmüştü zira hala uykulu hissediyor, zihnine bir gölge düşmüş gibi düşünüyordu.

Fakat sonunda göğsünü huylandıran şeyin ne olduğunu kontrol etmeyi akıl ettiğinde gördüğü beden ile zihninin derinliklerinden gelen görüntülerle uykulu gözleri tamamen açıldı. Gittikçe ona sırnaşan ve bir kolunu beline sararak göğsüne yaslanıp uyuyan Jungkook'u görmeyi beklemiyordu.

Birkaç saniye hiçbir tepki veremeden boksörü izlemeyi sürdürdü, ona sarılarak uyuduğunu dahi yarım yamalak hatırlıyordu. Gecenin geriye kalan ve hiçbir zaman unutamayacağı hatıraları aklına teker teker dolmaya başladığı anda, yüzünün kızarmaya başladığını ve içinin ürperdiğini hissedebiliyordu. Rehavete kapılmışçasına yersiz hareketsizliğine bir son verip kollarının arasında uyuyan Jungkook'a rağmen hareket etmeye çalıştığında beline giren ağrıyla gözleri, mümkünmüş gibi, daha da büyürken dudaklarını birbirine bastırdı.

Gecenin hiçbir ayrıntısını unutmak istemiyordu fakat her şeyin sebebi kollarının arasında uyurken bunları düşünmek onu utandırıyordu. Belli başlı ve nereye giderse gitsin unutamayacağı şeyler dikkatini çoktan dağıtmıştı fakat birçok şey bulanıktı. Kaç defa boşaldığını, eve nasıl geldiğini ve arabanın ne halde olduğunu dahi hatırlamıyordu. En net hatırladığı şey; her şey bittikten sonra Jungkook'un gözyaşlarını silerek onu öpmesi ve ne durumda olduklarını umursamadan dakikalarca ona sarılarak sevimli cümleler söylemesiydi.

Derin bir nefes alarak susuzluğunu gidermek amacıyla yutkundu. Uyanır uyanmaz hafızasının ona savaş açması akıl sağlığı için iyi değildi zira bir aralar dediği cüretkar cümleleri küçümsediği adamın altında deliler gibi titrediği gerçeği, kafasını bir yerlere gömmek istemesine sebep oluyordu.

Önce kendine ve ardından Jungkook'a inanamıyordu. Sevişirken içinden çıkan kişi ve sonrasında onunla bebeğiymiş gibi ilgilenen kişi tamamen bambaşkaydı. Bunun olacağını biliyordu, Jungkook'un yumuşak bir şekilde sevişmesini beklememişti fakat yine de beklentilerinin üstünde olduğunun farkındaydı. Gece altında ağladığı ve neredeyse yalvardığı Jungkook ile o anda göğsünde mışıl mışıl uyuyan Jungkook, tamamen ayrı iki insan gibiydi. Fakat bu ikili halleri onun başını döndürmek dışında başka bir şey yapmıyor, hem şaşırtıyor hem de daha çok hoşuna gitmesine neden oluyordu.

Jungkook'un gecesinde sert bir şekilde davranması ve sabahında göğsünde çocuklar gibi uyuması, istemsizce gülmesine sebep olmuştu zira bu halinden deliler gibi hoşlandığını her düşüncesine tekleyen kalbi ele veriyordu.

Bazı şeylerden kaçamayacağını biliyordu. Aşık olmaktan korktuğu Jungkook'tan fazlasıyla hoşlandığı gerçeğinden ve dün gecenin yaşattığı yoğun duygulardan hiçbir şekilde kaçamayacağının farkındaydı. Jungkook'un ensesini ve omuzlarını süsleyen tırnak izleri, neler yaşandığını kısaca özetlerken kaçabileceğini de düşünmüyordu.

Jungkook'un ona dediği şeyler, şehvet dolu dokunuşları, günah dolu dudakları ve hayat bulduğu bedeni aklını yoklamaya başladığında damarlarında gezinen utanç yüzünden ayağa kalkıp ondan uzaklaşma ve olabildiğince hızlı bir şekilde evini terk etme dürtüsü gittikçe büyümüştü. Kendine engel olabilmek adına derin bir şekilde soluklandı, beline sıkıca sarılan Jungkook'un kollarının arasından çıkmanın güç olacağını da ayrıca biliyordu.

collideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin