22 - hayatının her noktasında, yeni bir ben

23.6K 1.9K 1.6K
                                    

boooolca yorum isterim ʕʘ‿ʘʔ


Okuldan henüz çıkan ve çıktığı gibi ailesinin evine uğrayan Taehyung, zaman kaybetmeden dış kapıya kavuşan mermer kaplama merdivenlere ulaşmak için yürümeye başladı. Dağılmış saçları, üstünden çıkardığı ceket sayesinde kırışıklıkları ele veren gömleği ve yorgun bakışlarıyla uzun bir gün olduğunu; çocukların onu yeterince yorduğunu ele veriyordu.

Üstelik birkaç gün önce, yaptığı hata yüzünden Jeon Jungkook ile tekrar gündeme gelmeyi başardığı için gergindi. Her şey, Jungkook'un suçuydu. Hiçbir şeyden çekinmediği gibi yönelimini de dünyadaki her insanı umursamadan ve saklamadan yaşadığı için; istemsizce bunun gafletine düşüyor, Jungkook'un peşinden sürükleniyordu. Onu defalarca reddeden ve herkesin duyabileceği şekilde onu kabul etmeyen kendisi değilmiş gibi, kucağına oturup dakikalarca dudaklarını öpüyordu ve yetmezmiş gibi, bunu herkese duyuyordu.

Babasının bu konu hakkındaki yakınmalarını tamamen duymamış gibi yapmış, annesinin telefonlarını açmamış, arkadaşlarının mesajlarına bir süre sonra dönüş yapmamıştı fakat herkesin, her şeyden bu kadar çabuk haberi olmasına ve durmadan aynı şeyleri konuşmasına şaşırıyordu.

Jungkook hakkında bir şeyler duymayı sevdiği söylenemezdi. Birkaç olumlu kelimenin hemen ardına eklenen 'fakat' cümleleri, keyfini kaçırıyor ve Jungkook'tan uzak durmak istemesinin başlıca sebebi oluyordu. Onu savunmak ve insanlara aksini kanıtlamak için bir şeyler söylemek istemesi ise cabasıydı zira söylenen şeyleri, bir aralar, kendisi de düşünüyordu.

Buraya uğrama gibi bir düşüncesi yoktu, bir an önce evine gitmek ve bir sonraki güne kadar uyumak istiyordu. Fakat annesinin birkaç saat önce araması ve gelmesi için bitmeyen ısrarlarda bulunmasıyla, bir nevi, mecbur kalmıştı zira onu üzmek istemiyordu. Üstelik, ısrarının sebebini de merak etmemiş değildi. Nedensizce Jungkook hakkında olduğunu hissedebiliyordu.

Belki de babası, "Jeon'lardan nasıl uzak durulur?" başlığı altında bir konuşma yapacak ve hemen ardından, "Ne yapmak istersen yap, ben hayatına karışmıyorum." diye bitirecek ve tüm keyfini kaçıracaktı. Derin bir nefes alarak böyle bir konuşmanın gerçekleşmemesi için geri dönmeyi düşündü fakat bir şeyler için artık çok geçti zira güvenlik görevlisi, Taehyung'un gelip içeri uğramadığını söyleyebilirdi ve bu her şeyi daha da karmaşık hale getirirdi.

Söyleyebilecek yahut açıklayabilecek hiçbir şey yoktu. Jungkook ile ne yaptığını kendisi de bilmiyordu. Elinde olmadan, "Çok eğleniriz, Taehyung." diye peşinde koşturan ve bir şekilde onu da kendi eğlencesinin içine çeken adama, ayak uyduruyordu fakat bunun bir sonu olmadığını da biliyordu. Ona göre, bu uzun bir süreç değildi. Belki de birkaç hafta sonra, birbirlerini hiç tanımıyormuş gibi yaptıkları hayatlarına geri döneceklerdi, bilmiyordu. Bunu isteyip istemediğini de artık kestiremiyordu, her ne kadar başta peşini bırakmasını gerçekten istese de; artık bundan emin değildi zira Jungkook'a ve uçuk tavırlarına çoktan alışmıştı. Üstelik, öpücüklerine bağımlı olmaktan sadece birkaç adım uzakta olduğunun farkındalığı ile ne düşünmesi gerektiğini artık bilmiyordu.

Geniş ve uzun basamakları ağır adımlarla bitirdiğinde, büyük kahverengi kapının hemen yanında yer alan zilin altındaki tuşlara; hızla basmaya başladı. Kapı şifresini girerken bir kere daha tüm sabrını okulda kullandığına ve onu uğraştıracak hiçbir şeye tahammülü kalmadığına ikna olmuştu zira iki kere yanlış girdiği şifre yüzünden kapıyı tekmelemek üzereydi.

Dikkati oldukça dağınıktı, başka bir şeye odaklanmak istese dahi zihninin her köşesinde Jungkook'un varlığı hakimiyetini sürdürmeye devam ediyordu. Yetmezmiş gibi, elinde olmadan onu düşünüp durduğunu kanıtlamak istermişçesine davranıyordu zira evin yan tarafında kalan yola, annesinin arabasının arkasına park edilmiş ve tanıdık olmayan arabayı dahi fark etmemişti.

collideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin