Kahvaltı niyetine seni yiyeceğim asker.

863 51 20
                                    

Bölüm 16...


Gizli görev için her zaman askerlerle bir yerlere gittiğimde sabaha kadar uyuyamazdım.  Emrimde olan askerlere karşı bir sorumluluğum vardı ve benim onları korumam gerekiyordu.  Ve tabi yürütmem gereken bir gizli görevde vardı.  Bu işi en başından beri ben seçmiştim . Özel eğitim alarak komutan olduktan sonra hemen-hemen tüm günlerim aynı geçiyordu  ki bazı gizli görevler hariç . Sanki bir maratondaydım.  Ama hiç durmayan maraton . Kendimi işime o kadar kaptırmıştım ki izin bile kullanmıyordum . Öyleki tüm zamanım bölükte ve gizli görevlerde geçiyordu.  İşimi seviyordum ama zamanla artık garip bir şekilde sıkılmaya başlamıştım ki biraz aslında dinlenmeye ihtiyacım vardı . Özel hayatım yoktu açıkçası.  Olacağınıda düşünmüyordum . Belkide bu yüzdendir kendimi işe bu kadar kaptırmam. Diğer tüm her şeyi görmezden gelerek yapıyordum bunu.

Zaman geçtikçe her şeyi bırakıp gidesim geliyordu ki son zamanlarda bunu çokça düşünmeye başlamıştım ama sonra bir gün o çıkıp gelmişti. Zaten her şeyde ondan sonra değişmeye başlamıştı. Bölüğe yeni askerlerin geldiği gündü . Özel olarak seçilen 20 kişi gelecekti ve benim o 20 kişiden 5 kişiyi kendi bölüğüme seçmem gerekiyordu.  Sıkılmış bir ifadeyle askerleri karşılarken gözüm ona takılmıştı.  Yeşil üni forma içinde her kesten seçiliyordu.  Ya da bilmiyorum bana farklı gelmişti . Diğer askerlerin yanında küçük ve narin duruyordu.  Belkide bu yüzden direk dikkatimi çekmişti . Ama sonra daha yakından inceleme fırsatı bulmuştum.

Küçük yüze sahipti ama dudakları çok dolgundu ki o an aklımdan geçen ilk şey o dudakların tadına bakmaktı. Gözleri büyüktü ve aynı zamanda o gözlerde heyacan korku ve gerginlik vardı . Daha küçüktü . Aynı burnu gibi.  Yanakları tombuldu onlarda aynı elleri gibi.  O küçük tombul eller silahı nasıl tutacak diye geçirmiştim içimden.  Onun burada ne işi vardı .  O buraya ait değildi. Daha çok küçük olmasının yanı sıra çok temizdi.
Etrafı merakla inceleyen gözler benimkilerle buluştuğunda ilk bir kaç saniye afallamıştı ama sanki sonra yaptığının yalnış olduğunu düşünüp başını aşağı eğmişti.  Zaten ondan sonrada başını kaldırıpta kimseye bakmamıştı.  Acaba o gün orada hep onu izlediğimin farkındamıydı ?

Benim en büyük şansım onun benim bölüğümü seçmiş olmasıydı .  Sıkıcı hayatıma bir renk gelmişti sanki . O ilk kez o yemekhanede gülerken gördüğümde bir kez daha gitme kararını sorgulamıştım ki iyikide sorgulamışım diyorumdum . Zaten ondan sonrası hızlı olmuştu.  Ben sürekli onu izlemiş onunda bana olan kaçamak bakışlarını yakalamıştım .artık bir rutin haline gelmişti bir birimize olan bakışlarımız. Ne kadar kendimi geri çekmeye çalışsamda becerememiştim . Bir şekilde beni kendine çekmişti .

İlk kez o gün konuşup o gün temas etmiştik . Hemde hiç beklemediğim şekilde . O gün yine koşu için dışarı çıkarmıştım bölüğümü . Bir iki üç saat derken akşama kadar koşturup durmuştuk ve bende dahil her kes köpek gibi yorulmuştu .  Ağacın altında dinlenirken onu göremediğimde içimi bir endişe kaplamıştıki askerlere belli etmeden onu aramaya koyulmuştum. 

Demiştim daha çocuktu o . Bizden biraz aşağıda ağacın altında nefes nefese kalmıştı.  Sessizce karşısında durduğumda bile beni fark etmemişti. Alnında biriken terler güneş ışığından parlıyordu adeta . Hepsi yolunu arıyor gibi alnından boynuna süzülüp üni formanın içinde kayboluyordu . Hızlı nefes alış verişleri yüzünden göğsü kalkıp indikçe benimde düzene giren soluklarımın arttığını hiss etmiştim. Derin bir nefes alarak yutkunduğunda gözüm adem elmasına kaymıştı.  Bir kaç saniyemi yoksa dakikamı bilmiyordum ama onu orada bu kadar yakından izlerken gelecek gözümün önüne gelmişti ve sanki o gelecek beni korkutmuştu.

love zone जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें