2

171 19 15
                                    

Bu kitabım pek rağbet görmüyor ama bölüm atacağım. Çünkü uzun zamandır taslakta ve severek yazıyorum.

Aslında bu kurguma diğerlerinden daha çok emek veriyorum. Onları anlık yazıyorum, mesela bölümü şimdi yazdım iki dk sonra yayımladim oluyor ama bu kurgu öyle değil.

Bunun için baya vakit harcıyor ve araştırma yapıyorum. Beni genellikle smut yazarı olarak tanıyorsunuz ama benim de smuttan uzak gerçeklere dayalı şeyleri de iyi yazdığımı bilmenizi isterim.

Oy verip yorum yaparsan kitap büyür ve bunu deli gibi isterim.

.
.

Π
.
.

Kafam şiddetle zonkluyordu. Diz kapaklarım sızlıyordu. Bir an olduğum yeri kavramaya çalıştım. En son hatırladığım şey Karam'ın önünde birden dikilen adam ve Karam'ın şaha kalkmasıydı. Her yerim sızlıyordu ve ağrıyordu.

Algılarım yavaşça açılmaya başladı. Kafam yumuşak bir şeyin üstündeydi, bedenim ise toprak zemindeydi. Toprağın sıcağı sızlayan yerlerimi iyice sızlatıyordu. Ama gölgede gibiydim.
Nefesim bir yere çarpıp yüzüme geliyor ve yakıyordu. Tatlı bir koku burnuma doluştu, gül ve odun gibiydi ve biraz da toprak.

Koku beni mayıştırırken elimi tutan bir el hissettim. Sızlayan avuç içime minik minik nefesler geliyor ve hafifçe okşuyordu. Anladığım kadarıyla ağacın dibinde, bir adamın dizinde yatıyordum. Hatta yüzüm karnına gömülüydü. Kalbim panikle hızlandı ve nefesim daraldı. Temkinli bir şekilde yavaşça gözlerimi araladım, ilk görüşüm bulanık olsa da netleşti. Gördüğüm ilk şey siyah bir kemer ve siyah bir penye oldu. Dudaklarımı birbirine bastırdım, kemere sıkıştırılmış bir silah gözüme ilişti.

Kendime düşünme fırsatı bile vermeden hızla elimi silaha attım ve belinden çektim. Silahı kavradığımda sertçe beline bastırdım. Kafamın altındaki vücudu gerildi, elimin üzerindeki eli durdu. "Elimi bırak" diye nerdeyse sinirden tısladım. Eli avcumun içinden kaydı, Kafamı çevirdim. Hızlı çevirmiş olacağım ki gözlerim tekrar karardı ama kurum siyahı gözleri netçe görebildim.

Kafam zonkluyordu ve oynatamıyordum ama gözlerini seçebildim. Adamın simsiyah gözleri sanki dipsiz bir kuyuya bakıyormuş hissi veriyordu, ilk defa bu kadar koyu bir göz rengi görüyordum. Kafama tekrar bir ağrı girdi, elimdeki silah gevşemek için an kolluyordu ama sıkı sıkı tuttum.

Kurumuş dudaklarımı zar zor araladım ama gelen ağrıyla gözlerimi kapamak zorunda kaldım "Sen... kimsin?" Nahif bir gülüş sesi duydum. Sesinin tınısı hem çok nahif hem de erkeksi geliyordu. Bu adam her kimse çok güzel bir sesi vardı. Ama banane sesinden falan, it herif yüzünden attan düştüm! Sinirle silahı iyice bastırdım. "Çok mu komik"

"Kucağımda yatan bir kıza nazaran çok komik" bu bardağı taşıran son damla oldu. Sinirle gözlerimi açtım ve hızla kucağından kalktım. Ne demişler, öfkeyle kalkan zararla oturur. Başımın birden dönmesi ile silah olan elimi kafam attım. O kadar sert çarpmıştım ki, kafamda filler halay çekiyordu.

Mardin'in Ak GülüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin