9

82 8 32
                                    

Mahi Kevin

Bu Dünya adil değildi. Adalet denen şey her neyse asla onu görmemiştim ben. Benim tek gördüğüm damarlarımda ki her kan hücremde dolaşan haksızlık, küçük görülme, hastalığım yüzünden dışlanma.

Küçükken çocuklar benden korkardı zaten, beyaz saçlarımla dalga geçerdiler hep. Bana ucube gibi bakardılar, bende bir köşede onları izlerdim sadece. Ağlamayı beş yaşımda bırakmıştım, çünkü babam ben hep güzel kızım diye severdi. Ben onun sayesinde güzel olduğuma inanmıştım.

İçim bulanıyordu artık tüm bu olanlardan. Elimi klozetin yanlarına yaslayıp bir kere daha acı acı öğürdüm. tek kustuğum acı suydu, midemde ondan başka hiçbir şey yoktu çünkü.

Artık öğürmekten boğazım sızlamaya başlayınca kendimi klozetin yanına bırakıp sifona bastım nefes nefese. Gözyaşlarım istemsizce süzülüyordu, ağlamıyordum aslında. Sadece akıyordular.

Kafamda olması gereken duvak lavabonun diğer ucundaydı. Artık kirlenmişti o, dokunmazdım bir daha ona. Zar zor, Kendimi ite ite ayağa kalktım. Dizlerim ve ellerim titriyordu, ağzımda ki safra tadını umursayamıyordum bile. Odamda ki tuvaletten çıktım, kimse yanıma gelmemişti. 

Gelselerdi de kovardım çünkü.

Titreyen ellerimle çalışma masamın üzerinde ki makası aldım. Kıyafeti çıkarmaya gücüm yoktu. Makasın ucunu bindallının göğüs kısmına soktum. Makasın keskin ucu boynumu hafif çizdi ve sonra yavaşça elbiseyi kesti. Aşağı aşağı ve daha aşağı, elbise ortadan ikiye ayrılana kadar kestim. Sonunda tenim özgür kalınca ilk defa nefes aldığımı hissettim.

Üzerime ilk bulduğum geceliği geçirdim ve yatağa devrildim. Sakindim, sessizdim

Çünkü ruhum yavaş yavaş tepkilerini geri çekiyordu. Yavaş yavaş duygularım köreliyordu. Hatta belki bir gün öleceklerdi bile. Ne diyecek bir sözüm vardı, ne de bir itirazım. 

Kırmıştım umudu, Söndürmüştüm gözlerimi.

🥀

Geceden bu yana bir dakika uyumamıştım. Artık göz altlarım moru da geçmiş yanağımda ki el iziyle aynı renge bulanmıştı. Bu gün düğün günüydü, gene çalışan kadınlar odamı işgal etmiş bana zorla o çirkin gelinliği giydirip makyaj yapmaya başlamıştılar.

Saat öğlen ikiye geliyordu, bu gün Mardin öylesine kasvetliydi ki güneş bir saniye bile yüzünü göstermemişti. Aksine siyah yağmur bulutları etrafı karartmıştı. Kış geliyordu, mevsimler özlemleriyle geliyordu. 

"Böyle döner misiniz hanımefendi?" kafamı yana çevirdim ve makyöz kız yanağımda ki izleri kapatmaya başladı. İstediği kadar kapatsındı, ben silecektim zaten. Herkese sergilerdim bu izleri çünkü utanması gereken ben değil yengem ve annemdi

Mardin'in Ak GülüWhere stories live. Discover now