5

83 16 21
                                    

Mahi den

Erkekler çay için benim odamın bulunduğu terasa çıkmıştı. Çerezleri tek tek tabaklara koydum, tatlıları da tabakladım ve çayın yanında tepsiye dizdim. Tabi bu sırada hizmetçi kızlar Melike ve nergis bulaşıkları toplamış Naz ise bana yardım etmişti. Üçü de bu evde büyümüştü, Beşir dedem eşi; dapîr Havîn hepimizi bir tutardı. Benim başımı okşadığı kadar bu kızların başını okşardı, nenem dedemden önce vefat etti. Çünkü buralarda en çok kadın zarar görür hızlı yaşlanırdı.

'Bizim soframızdan yemek yiyen bizim de çocuğumuzdur' derdi nenem. Kévinlerin sofrasın dan çok kişi yemek yemişti. "Naz çay kaşıklarını da dizdin mi?"

"Dizdim Mahi abla" dedi Naz kafasını sallayarak. Kafasını sallayınca başında ki yazmanın oyaları da sallandı, boyu biraz kısaydı. Yaklaşık bir elli beş falan vardı ve balık etliydi. Tabi her genç kızın olduğu gibi onun da hayalleri vardı, üniversiteye gidip öğretmenlik okumak istiyordu.

Beşir dedem onun için en iyi imkanları sağlamıştı ve sınavlara hazırlanıyordu.

Afitap yengem mutfağa gelip her şeyi tek tek kontrol etti. Misafirler onun için önemliydi, tek bir eksik bile gözüne batmamalıydı. "Melike, Ravza. Siz çayları getirin, naz sende çerezleri al. Züleyha sende abingile haber et gelip çayları alsınlar. Mahi sende erkeklere çay kat" diye minik emirler verdi ve o da Naz'a yardım ederek mutfaktan çıktılar. Bende erkeklere çay doldurup Kutay ve Ulaş'ın eline tutuşturdum, çerezleri de Adar aldı.

Ne kadar aşiret torunu olsalar da bazı işler onlara aitti. Annem ve yengelerim asla bir kadının o kadar erkeğin arasında çay dağıtmasına izin vermezdi. Gerekirse Afitap yengem ve Nilgün yengem oğullarını oklavayla döver gene de o işi yaptırırdı. Hayrandım bu kadınlara.

Gene kadınlarla çaylar içildi sohbetler edildi. Normalde olsa bir ortama girdiğimde Mêranî'yi reddetmem konusundan başka bir şey konuşulmazdı ama Zêrevanlar annemden çekiniyor gibiydiler. Annemin öyle bir aurası vardı ki, sanki tek söz etseler gözleriyle yerin dibine sokacaktı.

Fakat bu konu erkekler tarafında tartışılıyordu elbette. Kendimi tekrardan mutfağa attım, gerçekten o kadar fazla göz üzerimdeydi ki boğuluyordum. Mutfağın balkonuna çıktım, evin yan cephesine kaldığı için karanlıktı ve de benim odamın olduğu avluyu görüyordu.

Erkeklerin ne konuştuklarına kulak kesilecek iken arkadan biri yaklaştı "Korkuttun Rezan abi!" dedim. Erkeklere sesim gider diye bağıramamıştım. Rezan abi sessiz ol der gibi kaşlarını çattı "Sesimiz erkeklere gidecek Mahi, sessiz ol biraz" kafamı salladım yavaşça.

"Bir şey mi istedin?" dedim fısıldayarak

"Yok, bir şey soracaktım. Yani.." duraksayınca ona merakla baktım. Önemli bir şey olmamasını umarak hızlanan kalbimle ona baktım "Söylesene Rezan abi"

"Hani senin defin var ya" dedi birden. Yüreğim hopluyacaktı kötü bir haber mi verecek diye, kaçıncı olduğunu bilmediğim nefesimi verdim. Bu gerginlik benim canımı alacaktı. "Ee?" "Dedem Ezham'a çok ısrar etti bize bir def çal diye. Evdeki en büyük def seninkisi olduğu için onu vermek zorunda kaldım" dedi tek nefeste.

"Ne?" Defime dokunulmasından nefret ederdim ve o kalkıp defimi birine mi vermişti. Sinirlendiğimi görünce hemen konuştu "Hemen çalıp geri verecek Mahi. Yemeyecek defi merak etme"

"Ya benim canım defimi niye elin adamına veriyorsun Rezan abi? Hem o sert vurur derisini gevşetir ya!" diye sızlandım. O def babamın bana aldığı son hediyeydi ve gözümün nuru gibi bakardım, değil evdeki kimse bazen ben bile çalmazdım başına bir iş gelmesin diye.

Mardin'in Ak GülüWhere stories live. Discover now