18.

299 35 29
                                    

şu an başım jayin omzunda kulağımda kulaklıkla beraber yoldaydık. hemen yanımızda asla susmak bilmeyen sunoo ve onun önünde heesung oturuyordu. arabayı kullananlar jungkook hyungtu. içimde garip bir his vardı. yeni evimize gidiyorduk, artık herkes orada yaşamaya başlayacaktı. jisoo ile beraber yan villayı da satın almış, onların grubunu da oraya taşınmaya ikna etmiştik. baya eğlenceli gözüküyordu ama ne kadar eğlenceli bilemem. en sonunda dev gibi olan villaların olduğu yere vardığımızda ağzım açık bir şekilde bakıyordum. ilk defa görüyordum ve bu tepkiyi veren tek kişi ben değildim. arkamızda ki arabalarda da çocuklar eminim aynı tepkiyi veriyordu.

en sonunda simsiyah kapının önünde durduğumuzda bir sürü koruma gördüm. otomatik kapı acılıp içeri girdiğimizde jayin elini sıkıca tuttum. yaklaştıkça geriliyordum. buraya adım attıktan sonra her şey değişecekti. bir anda jay kulağıma yaklaşıp fısıldadı.

"merak etme her şey iyi olacak."

ona bakıp gülümsedim, o ve cocuklar yanımda olduğu sürece her şey iyi olacaktı.

"ya kocaman burası cidden neden bu kadar büyük kaybolurum ben sizi nasıl bulucam."

"ben seni bulurum bebeğim, merak etme." heesungun kullandığı cümleye karşın abisi ona 'vay amk sen benim kardeşim misin?' bakışı atmıştı. ha ayrıca bu ikisi sürpriz bir şekilde çıkmaya başlamış, herkesi sasirtmisti. zaten biliyorduk aralarında ki çekimi ama baya geç olur sanıyorduk.

"içeriye girdiğiniz zaman belirli saatler dışında biz olmayacağız. evinize ve eğitim göreceğiniz yere hoş geldiniz."

jungkook hyung konuşmasını bitirince hepimiz teşekkür ettik ve aşağıya indik. diğerleri de yanımıza gelince siyahlar içinde ki villaya baktık.

yani buraya villa denemezdi.

"hayallerimde ki evi bulmuşlar." dedi jake, sunghoon ona garip bir bakış atarak cevap verdi.

"hu kadar büyük ev hayalin ne içindi? 10 çocuk falan mı?"

"gay birisi çocuk yapamayacağına göre sunghoon? yani sence?"

sunghoon hiçbir şey dememiş eliyle ağzına fermuar çekmişti. derin bir nefes aldım ve öne doğru adım attım.

"hadi çocuklar, geleceğimizi kurtaralım."

tam içeriye girecekken bir öksürme sesi duydum. rosé ve lisa arka bahçeden bize doğru geliyordu. sunoo koşup sarilacakti ki lisa eliyle olmaz işareti yaptı.

gerçekten katı kurallar olacak gibi duruyordu.

"hoş geldiniz beyler, eğitim alacağınız yeri size biz göstereceğiz." dedi rosé, ardından lisa devam etti.

"bavullariniz daha sonra size temin edilecek önce içeriyi gezelim."

kapıyı açıp gecmemizi beklediklerinde içimdeki heyecanı bir kenara atıp eve ilk adımı ben attım. içeriye girdiğimiz anda dışarıya oranla daha renkli olan salon karsiliyordu. kocamandi ve karşısında duran televizyon sanki salondan daha kocamandi. herkes şaşırdığını belli eden sesler çıkarırken diyecek kelime bulamiyordum.

AHA BERABER SECTIGIMIZ PERDE!
birde bu perde asla olmaz demişti jisoo..

"hyunglarım, siz beni burada bulabileceğiniz konusunda emin misiniz? ben salonda kaybolurum." niki'nin dediğine kıkırdadım, gerçekten söylediğinde haklıydı.

"diğer yerlere de bakalım önce aşağı kata inelim." dedi rosé.

aşağıya merdivenden inerken karanlık bir yol bizi karşılanmıştı. merdivenleri kırmızı ledler aydınlatıyordu. zevklerine hayran kalmadım değildi.

family problems, jaywon ✔️Where stories live. Discover now