1

52 7 2
                                    

    Boğulmak. Bana ne kadar da uzak geliyor. Suyun beni boğması imkansız gibi bir şey. Neden suya bu denli güvendiğimi hiçbir zaman bilemedim ama suyun bana verdiği güveni hiçbir şeyden de almadım. Bu yüzden küçük bir balık gibi sudan asla çıkmam. Suya olan sevgimden dolayı asla evimden uzak bir yere gitmeyi düşünmedim . Alaska'nın daima soğuk sularından uzaklaşmak katlanılamaz olurdu. Tabi büyükbabam için aynı şeyi söyleyemem o her zaman sıcak yerlerde olmak istemiştir ama bana kıyamadığı için buradan uzağa taşınmadık. Neyse ki bir taş kadar sert görüntüsünün ardında pamuk gibi bir kalbi var.
Büyükbabam ile doğduğumdan beri Alaska'nın en kuzeyinde ki Rots kasabasında yaşıyoruz. Babam annem bana hamileyken annemi terk etmiş. Annemse büyükbabamın yanına Rots'a gelmiş babamın ihanetini kaldıramamış ve erken doğum yapmış. Doğum sırasında da ölmüş. Büyükbabam onlardan pek bahsetmez. Sadece annemle babamın internetten tanıştığını sonra annemin büyükbabamı dinlemeyerek onunla İngiltereye gittiğini anlattı. O zamanlar büyükbabam Rots'ta yaşamıyormuş annem onu bıraktıktan sonra büyükannemle ilk tanıştıkları yere yani Rots'a geri dönmüş. Annem için bazen üzülüyorum ama hiç tanımadığımdan olsa gerek ikisine de karşı pek bir şeyler hissetmiyorum .
Düşüncelerimden ayrılıp iyice uzaklaştığım kıyıya baktım u şeklinde etrafı kayalık ortasıysa düz olan kıyıda evimiz dışında bir şey yoktu. Bu aylarda kimse denize girmezdi zaten denizi çok hırçın olduğundan bu kıyıda denize giren hiç olmazdı .
Hava kararmaya başladığı zaman evde olmam gerektiğini söyleyen büyükbabamı hatırlayarak kıyıya doğru yüzdüm. Her akşam aynı saatlerde yemek yerdik. Benim aksime büyükbabam güzel yemek yaptığı için şanslıyım. Bacasından duman çıkan evimize baktım Rots'tan bir kilometre uzakta ama araya orman girdiği için gözükmeyen evimiz. Evimizi her zaman çok sevmişimdir insanlardan uzakta olduğu için. Pek fazla arkadaşım yoktu büyükbabam insanlara karşı soğuk olduğumu söyler ama kendimi onlara karşı yakın hissedemiyorum. Okuldan eve evden okula biri olmuşumdur hep.
Kıyıya iyice yaklaştığımda ayaklarım yere değmeye başladı bir anda sırtımda ürperti hissettim. Geriye baktığımda bir şey göremedim. Bir an denizden çıkmak istemedim. Su birden sıcak gelmeye başladı. O sırada büyükbabamın sesi kulağıma ilişti "Adelin her gün aynı şeyleri tekrarlatmaktan bıkmadın. Yemek hazır eve gel artık." Kendime gelip hızlıca sudan çıktıktan sonra dönüp denize baktım. Sonra önüme döndüm ve eve girdim.
Büyükbabamın hazırladığı sofrayı toparladıktan sonra odama çıktım. Üzerimi değiştirip balkona çıkıp salıncağıma kıvrıldım denizi seyrederken gözlerime çöken ağırlığa engel olamayarak uykuya daldım.
Açılan göz kapaklarımı gözlerime hücum eden ışıkla geri kapattım. Yine balkonda uyuyakalmıştım. Aslında bunu seviyordum burnuma dolan deniz kokusuyla uyanmaya bayılıyordum. Tabi donmuş olmasaydım bu daha fazla keyif verebilirdi. Gece yere indirdiğim telefonuma uzanıp saate baktığımda okulun başlamasına tam olarak on dokuz dakika olduğunu gördüm. Işık hızıyla odama dalıp beş dakika içerisinde giyindim ve çantamı hazırlayıp aşağı koştum. Büyükbabam "Koşma yere düşeceksin Adelin. Neden alarm kurmuyorsun anlamıyorum" diyerek bana çıkıştı. Hızlıca masaya oturup "Sana da günaydın Richard. Kurt gibi acıktım, ellerine sağlık." diyerek hemen bir şeyler atıştırdım saate baktığımda yalnızca sekiz dakikam kalmıştı. Zıplayarak ayağa kalktığımda ürken büyükbabamın yanağına küçük bir öpücük kondurup "Ben çıkıyorum akşam kütüphaneye uğrayacağım görüşürüz." dedim ardından evden çıktım.
Ormanın içerisindeki patikada koşarken bir an izleniyor hissine kapılıp durdum. Hiçbir şey göremeyince koşmaya devam ettim. Neyse ki okulumuz patikadan çıkınca ufak bir yokuş inindikten hemen sonra geliyordu. Yokuştan sonra hızımı alamayıp birine çarptım. Başımı kaldırıp baktığımda daha önce buralarda görmediğim çok güzel bir kız olduğunu gördüm "Çok ama çok özür dilerim. Okula yetişmem gerekiyordu o yüzden acelem var." Derken kızın baktıkça bakılası mavi gözlerine kilitlenmiştim. "Ah hiç sorun değil olur öyle şeyler." dedi ve biraz durakladı sonra "Bu arada kaçıncı sınıfsın?" diye sordu. Yumuşak sesiyle olduğum yerde kaldım. Bu ses o kadar naifti ki içimi sıcacık yapmıştı. "Ben on birinci sınıfım seni daha önce buralarda hiç görmedim yeni mi geldin?" Diye sordum "Evet geçen hafta sonu taşındık ama ev işlerini hallettiğimizden okula başlamak için bir hafta bekledik. Ve bende on birinci sınıfım ne büyük şans ilk günden arkadaş edindim bu arada adım Elaine." diyerek elini uzattı. Elini sıkarken "Ben de Adelin." dedim. "Rica etsem beni müdürün odasına kadar götürür müsün Adelin?" dediğinde çoktan yürümeye başlamıştım "Tabi ki, sayende geç kalmama bahane buldum teşekkür ederim." dedim gülerek. O da gülerken bir anda hissettiğim bu sıcaklığa şaşırdım. Ben daha önce kimseyle bu kadar uzun konuşmamıştım bu okulda, ama bu kızda farklı bir şeyler vardı. Gözlerinin konuşurken deniz gibi dalgalandığını sandım bir an o kadar güzellerdi ki. Bende mavi gözlüydüm ama benim ki sönük bir maviydi. "Elaine gözlerin çok güzel." dedim yürürken. Heyecanlı bir sesle "Gerçekten mi? Çok teşekkür ederim. Seninde gözlerin çok güzel." Dedi. O sırada çoktan müdürün kapısına gelmiştik.
Kapıyı tıklatarak içeri girdim " Günaydın hocam." dedim ardımdan Elaine "Günaydın hocam ben yeni öğrenci Elaine derslerimi öğrenmek için gelmiştim." dedi. Müdür Gerard "Günaydın çocuklar. Sizde okulumuza hoş geldiniz Bayan Elaine yanlış hatırlamıyorsam kardeşinizle beraber kaydolmuştunuz onu neden göremiyorum?" dediğinde soran gözlerim Elaine'ya döndü kardeşi olduğunu söylememişti. "O bu gün gelemeyecek maalesef. Ben derslerden geri kalmamak için ondan önce gelmek istedim." dedi. "Çok iyi yapmışsınız Bayan." masasının çekmecesinden bir kaç parça kağıt çıkartıp Elaine'yı yanına çağırdı. "Bu okulumuzun haritası, bu kağıttaysa derslerin ve saatleri yazıyor ve bu da dolap anahtarın üzerinde numarası yazıyor, kitaplarını öğrenci işlerinden alabilirsin ve Adelin sana yardım edebilir. Tabi senin içinde uygunsa Adelin." Dedikten sonra ikisi de bana döndü. "Tabi ki yardım ederim Bay Gerard."  "O zaman sana bir izin kağıdı yazalım Adelin." dedi ve küçük bir kağıda bir şeyler yazarak bana verdi.
İkimiz de iyi günler dedikten sonra müdür odasından çıktık. Elaine'dan ders programını istedim "Ah fizik, biyoloji ve edebiyat derslerimiz aynı saatlerde." dedim. "Bu çok iyi oldu bu arada yardımın için teşekkürler sayende kaybolmadan işlerimi hallediyorum." dedi gülerek. İlk önce öğrenci işlerine gidip kitaplarını aldık. Sonra dolabını bulup oraya yerleştirdik. Şimdi de onu şu an dersi olan matematik sınıfına götürüyordum. "Bu gün ortak edebiyat dersimiz var. O zaman görüşürüz ondan sonra da öğle arasına gireceğiz. İstersen beraber yiyebiliriz." dedim. "Çok iyi olur. Edebiyat dersinde görüşürüz." dedi ve sınıfına girdi. Bende kendi sınıfıma gitmeden önce lavaboya uğradım elimi yüzümü yıkayıp lavabodan çıkacakken küçük camdan bir şeyin geçtiğini hissettim ve birden gelen izlenme hissiyle titredim.

Gökyüzünün YüzüWhere stories live. Discover now