13

3K 288 252
                                    

Nereye gidersem gideyim yanımdan hiç ayırmadığım kulaklığım bozuldu 🙂 sinirden kendimi öldüreceğim şimdi 🙂

~

Koltuğa dikkatli bir şekilde indiren Jungkook'un yüzüne, dikkatli bir şekilde baktı. Yüz hatları güzeldi.

"Nasıl becerdin?"

"Ha?"

İndirdikten sonra, yanına oturup ayağına elledi, böylelikle Jimin'in inlemesine sebep oldu.

"Şey.. sadece temizlik yapıyordum. Aslında ben böyle sakar biri değildim.. ah.. canım yanıyor galiba."

Ayağını eline alıp, inceleyen Jungkook'a mızmızlanırken, açık kalan kapının orada bir karartı görünce.. sustu ve bir daha da ağzını açmadı.

"Jimin sana sesleniyorum?"

"Ne?"

"Hastane diyorum. Gideceğiz diyorum."

...

Hastaneden sonra, arabaya binmiş eve gidiyorlardı.

Jungkook kısa bir süreliğine camı açtığını belirttiğinde, onayladı ve cam açıldıktan sonra gelen rüzgar ile gözlerini kapatıp düşünmeye başladı.

Mutlu olup olmadığını, Yoongi'ye karşı beslediği hislerin ne olduğunu.. ve aşkın nasıl bir şey olduğunu sorguladı kısa bir sürede.

Şuan.. olduğu yerde mutluydu, öyle hissediyordu. Mutluluk duygusunu tattıran insanlara minnettardı.

Yoongi hyungundan ise.. sadece hoşlanıyordu veya seviyordu. Aşık değildi. Aşık olsaydı.. bu kadar kısa sürede onu unutması imkansız olurdu.

Çünkü aşk özeldi, ve bu gerçekten farklı bir duyguydu.

Aşık olduğu kişinin, onun için özel biri olması gerekiyordu. Gerçekten değer verdiği biri, kendisini onun yanında güvende hissettiği biri..

Bunu istiyordu.

"Geldik."

Gözlerini açtı ve ona baktı. Çok fazla düşünüyordu son zamanlarda, farkındaydı.

Arabadan inip, kendi kapısına gelen Jungkook'a göz ucuyla baktıktan sonra kapıyı açtı ve iki ayağını da dışarı attı.

Onun koluna girdikten sonra, kokusunu aldı.

Güzeldi.

"Ya Jungkook. Hangi parfümü kullanıyorsun?"

"Kış ayındayız Jimin, ne parfümü? Ayrıca terlemediğim için normalde parfüm de kullanmam."

Bir şey diyemedi. Doğal bir şekilde, böyle kokması normal değildi. Çünkü kokusu insanı sarhoş edecek derecedeydi, tarif edemiyordu.

Doğaldı..

"Her neyse. Ben çok açım. Yemek yiyelim mi?"

Onu onaylayan Jungkook'a gülümsedi, beraber kafeye girdikten sonra, kahvaltı yaptıkları masaya oturdular.

Yine esinti vardı.

"Üşüyor musun?"

"Hmhm.. ben biraz, hassasım. Cildim de öyle. Yani bunu söylemek tuhaf biliyorum ama.."

Karşısında ki, hırkasını çıkarıp, Jimin'in üzerine örterken konuşmaya devam etti. Hırkası Jimin'e daha çok uymuştu. Beyaz tenine, kırmızı bir hırka.. Büyük olduğu için bol duruyordu ama yine de hoştu.

I'm Yours || JikookWhere stories live. Discover now