24

1.6K 140 65
                                    

Bir sey dicem..

Klozeti kırdım- JVJSJVJSJVJMGJ

iyi yönünden bakarsak, aynı Tae gibi kırdım-

Ya bu benim için bi onurdur!

~

"Ne?" Vücudu titremeye başladı. Korku duygusu tekrardan bedenini kaplarken, gözlerinin dolacağını hissediyordu. Minhyuk'tan başkası değildi.

"Şuan bizi izliyor. Ben hemen kalkıp gideceğim, kaçmasına fırsat vermeden yakalayacağım. Sen burada bekle."

Jungkook tam kalkacak iken, onun elinden tuttu ve gitmesine izin vermedi. İzin vermemeliydi.

"Gitme. Korkuyorum."

Jungkook gülümsedi. Onun gülümsemesine tekrardan aşık olurken, çok sevdiği kadife sesini son kez duydu.

"Korkma güzelim. Geleceğim."

Ayağa kalkan Jungkook, koşmaya başladı. Uzaklaştı, ağaçların arasına girdi ve gözden kayboldu.

Jimin, gözlerinin dolmasına izin verdi.

Elini kalbine koydu ve derin bir nefes alıp, Jungkook'a bir şey olmaması için tanrıya dualar etmeye başladı. O olmadan yaşayamazdı.

Vücudunun titremesi artmaya başlarken, bir yandan da göz yaşları artıyordu. Korkuyordu, endişeleniyordu. Ama bu sefer kendisi için değildi, sevgilisi içindi.

Ayağa kalkıp, korkulukların olduğu yere doğru yürüdü ve eli ile soğuk korkuluğu tutup, tekrardan gök yüzünde ki yıldızlara baktı.

Gözleri Ay'a kayınca, annesinin dediği şey aklına geldi.

"Ay'a ne istediğini söyle Min. O istediğini yapacaktır."

Dudaklarını ısırdı.

"Lütfen.. Jungkook'a bir şey olmasın. Lütfen."

Eli ile göz yaşlarını sildi, eğilip başını korkuluklara yasladı. Başını, onun göğsüne yaslayıp, kollarında ağlamayı tercih ederdi.

Arkasından ayak sesleri duyunca, hemen arkasına döndü.

Döndüğü an, yüzüne gelen bez ile kaşlarını çattı. Bezi tutan kişiye vurmaya çalışırken, bir yandanda ittirmeye çalışıyordu. Çırpındı. Fakat gücünün daha da düştüğünü hissediyordu geçen her saniyede.

Çırpınması azaldı. Bilincini kaybetti.

...

Bıraktığı yere geri döndü fakat Jimin'i bulamayınca kaşlarını çattı. Ona haber vermeden bir yere gitmiş olması yüzünden kaşlarını çattı, derin bir nefes aldı.

Telefonunu çıkardı ve Tek tanem kişisini bulup, hemen aradı. Fakat telefon sesi, ileride ki korkulukların oradan geliyordu.

Kaşları daha da çok çatılır iken, ses kesildi.

Telefona doğru yürüdü. Yerde ki telefon kesinlikle Jimin'in telefonuydu.. Eğilip telefonu aldı, tam o sırada telefonun ilerisinde parlayan cisim gözüne çarptı.

Dikkatli baktığında, bir bileklik olduğunu ve ucunda ise minik bir yıldızın olduğunu fark etti..

Bu bileklikten bahsetmişti Jimin. Annesinin verdiği bileklikti.. Eline aldı ve cebine koydu, ardından ayağa kalkıp etrafına baktı.

Jimin'e bir şey olmuştu ve bundan emindi. Kendi telefonunu yere fırlattı bağırır iken.

Sinirlimiydi? Belki.

I'm Yours || JikookWhere stories live. Discover now