MEKTUP

953 90 400
                                    

300 yorum olmadan yeni bölüm gelmeyecek. Bölüm sonu sorularına cevap verirsiniz sevinirim. Sizi seviyorum ♥️

Gün doğarken hepsi hazırdı. Mine' yi uyandırdım. Çocukları aldık ve onları uğurlamaya gittik. Görev için en fazla bir hafta sürer demişti Yaman ama içim sıkılıyordu. Sanki çok kötü şeyler olacak gibi hissediyordum. Hepsine sarıldım. En son Soner' e sarıldım.

' Döndüğünde seninle önemli bir şey konuşacağım. '

' Çok önemliyse şimdi söyle. Ya dönerim ya dönemem Alev. ' demişti Soner.

Daha sıkı sarıldım. Neden herkes bu kez dönmeyecek gibi konuşuyordu. Yoksa bu kez daha hassas olduğum için mi bana öyle geliyordu.

'Sakın böyle şeyler söyleme. Sakın. Eğer dönmezsen söyleyeceğim şeyinde bir önemi kalmaz zaten. '

Her şey yaşayanlar içindi. Aklıma birden Hakan düştü. Aklımdan uzaklaştırdım. Ağlamak istemiyordum. Önce timi uğurlayacaktım. Sonra Hakan' ı düşünürdüm. Onu ziyaret etmek istiyordum. Ve Beril in dediği kasayı açmak.

Yavaş yavaş helikoptere bindiler. Onunla konuşmak istediğim konu belliydi. Yeniden birbirimizi sevmeyi gerçek bir aile olmayı denemek istiyordum. Biz çok eksik kalmış çok eksik yaşamıştık. Bir şansı hak ediyorduk. Yoksa Yaman ın dediği gibi çok fazla keşke olurdu hayatımda. Yaşayamadığım şeylerden bir keşke yığını istemiyordum. Fırat yüzünden yeterince vardı. Helikopterin pervanesinin güçlü rüzgarı canımı yakmıştı. Bu gidişin vereceği acıyı anlatmak istiyor gibiydi sanki o bile. Havalandığı anda birden piste doğru koştum. Bu bir refleks gibiydi. Helikopteri yakalayıp geri indirmek mümkün değildi ama ayaklarıma engel olamamıştım.

Çocukları Mine' ye bıraktıktan sonra Beril in olan ama her türlü işini bana devrettiği sarmaşık kafeye gittim. Aslında Beril' in defalarca söylediği ama benim bir türlü cesaret edemediğim kasayı açtım. Bir zarf çıktı. Açtım. İçinde bir not ve bir zarf daha vardı. Notta bu eline geçtiyse Alev e hislerimi seninle paylaştım demektir her kimsen bu mektubu Alev' e ulaştır gibi cümleler yazıyordu. Bunca zamandır ertelememişim gibi aceleyle doğru düzgün okumadan notu kenara koydum. Zarfı açtım. Hakan' la ikimizin fotoğrafı çıktı. Arkasında bir not vardı.

' Yanımda güldükçe beni hayatın aydınlığına inandıran gün ışığım. ' yazıyordu arkasında. Çok güzel bir fotoğraftı. Hakan' ın boynuna kollarımı dolamış kahkaha atıyordum. Hakan her zamanki gibi sanki şımarık bir çocukmuşum gibi bakıyordu. Zaten onun bakışlarından bana aşık olduğunu hiç okuyamamıştım.

Fotoğrafı masanın üzerine koydum ve mektubu açtım.

'Gün ışığım;

Bu mektup eline geçtiyse zaten bugüne kadar gizlediğim her şeyi biliyorsun artık demektir. Ve tabi ben artık yokum vs vs. Bu tarz mektuplar hep böyle başlamaz mı zaten? Gerisini tahmin edecek kadar zeki bir kadınsın ve ağlamamalısın. Hiç drama girmeye gerek yok yani. Hayatım boyunca sırtını güvenle yaslayabileceğin bir dağ olmaya çalıştım ama artık yokum. Ne kadar zamandır yokum. Yokluğuma alıştın mı bilmiyorum. Tek bildiğim senin çok güçlü bir kadın olduğun..

Aslında bütün bunlara ihtiyacın olacağını sanmıyorum. Alaz her zaman yanında olacaktır. Tabii ki Beril' de. Ama söz konusu bizim hayatımız olunca yaşama garantisi olmuyor ne yazık ki. İşte bu mektubu da ondan yazıyorum. Yoksa mutlu zamanlarında yaranı kanatmak gibi bir amacım yok. Bu nedenle şimdi tam şu anda gülümse. '

Dolan gözlerime rağmen Hakan' ı kırmam söz konusu olamazdı. Tavana bakıp gözyaşlarımı engelledim ve gülebildiğim kadar gülümsedim. Okumaya devam ettim.

YAŞAMAYANLAR AŞK (+18)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt