Xiao Zhan neden ağlıyorsun?

310 43 71
                                    

"Sence de kendini bu kadar üsten görmen fazla değil mi Xiao Zhan?"

Prensin odasının penceresi açıktı ve içeriye gece melteminin soğuğu giriyordu. Prens Zhan oldum olası soğuktan hiç haz etmezdi ve yaklaşık birkaç dakika önce odasına getirtirlen sıcak çayı, küçük fincana boşaltıp yudumlamaya başladı. İçi çayın sıcaklığı ile ısınmıştı ama kalbindeki buzları eritmeye çayın sıcaklığı yetmiyordu. Biraz hayal kırıklığı hisseti.

Ayakta ondan bir cevap bekleyen kadın ise yere çöküp Prensin kolunu yakaladı.

"Sana söylüyorum!"

"Gecenin bir saati odama geliyorsunuz ve bana istediğiniz şekilde bağırıp, dokunmaya cüret ediyorsunuz. Elinizi çekecek misiniz yoksa ben mi yapayım? Bilmenizi isterim ki sizin gibi birine dokunmak hiç huyum değil."

"Sana istediğimi yapma yetkim var farkındasın değil mi?"

"Sence de bana karşı çok pervasızca davranmıyor musunuz?"

Zhan kolunda olan eli tutup savurdu. Kadının hareketle dengesi bozulmuştu ve geriye doğru kaydı. Prens bunu hiç umursamadı ve sıcak çaydan bir fincan daha doldurdu kendisine. İçtikçe bir şeylerin yanlış olduğunu fark etti. Vücudu kaynıyordu.. sanki çay onu boğuyormuş gibiydi. Zhan hızla öksürmeye başladı.

"Öho öho!"

Yüzü kızarmaya nefesi yavaşlamaya başlamıştı.

Genç kadın çöktüğü yerden kalkıp üstünü düzelti ve kızarmış bir yüz ile altan kendisine bakan kişiyi izledi. Onu böyle görmek kendisine gerçekten tarifedilemez bir zevk vermişti. Ayağının yanında olan beyaz kemikli ele, sert takunyaları ile bastı. Zhan o kadar kötü bir haldeydi ki nefes almaktan başka bir endişesi yoktu şuan.

"Chomin!"

Kapı açıldı ve oldukça çirkin, iri ve şişman bir adam içeriye girdi.

"Güzelce tırnaklarını sök ve bir güzel sopala.. buradaki patronun kim olduğunu öğrenmesinin zamanı geldi."

Chomin yerde can çekişen adamı tek halmede kucağına aldı ve onu iki hafta boyunca yaşayacağı cehenneme götürdü. A-Yuan saatlerdir Zhan gegesini görmemişti ve onu ziyaret etmek için geldiğinde gördükleri ile şok oldu. Annesi onu kapının önünde görünce kolundan yakaladı ve sarstı.

"Tek kelime edersen, senin o küçük dilini keserim! Anladın mı!"

Yuan korkuyla irkildi ve hızla kafası ile annesini onayladı.

..................

Kral Yibo'nun kendisine bağırdığına hala inanamiyordu. Ne olmuştu da bu işe yaramazı eş olarak görebiliyordu. Derin bir nefes aldı ve düşünmeye çalıştı. Aklına gelen şey ile dışardaki kişiyi çağırdı.

"Remin-ah!"

Güzel yüzlü toplu bir kadın içeriye girdi.

"Eveg kraliçem"

Karşısında olan kişiye yıllardır hizmet ediyordu ve onun neyi gevşeteceğini gayet iyi biliyordu.

"Remin-ah, tedirginim."

Hizmetçi hanımına yaklaştı kısık sesle sordu.

"Sorun ne?"

"İksirin etkisi azalıyor. Bugün ilk defa bana cevap verdi biliyorsun bu sadece iksir etkisini kaybetmeye başlayınca olur. Yarın ilk işin kralın kahvaltısını alıp sana verdiğim iksirden içine damlatman anladın mı?"

Güzel kadın onu onayladı.

"Evet kraliçem anladım."

Sonunda solgun yüz biraz rahatlamıştı. Geriye çekildi ve hizmetçisine kapıyı gösterdi.

Surya ve iNyanga Donde viven las historias. Descúbrelo ahora