14.part

99 14 8
                                    

"Sence ben sevdiğim kadının düğün organizasyonunu son güne bırakır mıyım?" dedikten sonra herşey durmuş gibiydi....

"Ne sevmesi.... " diye şaşkınlıkla sorup yüzüne baktım.

Jungkook'da aynı şaşkınlıkla bakıp "yani... Yani.... Bizi dışardan öyle görenler böyle düşünüyor .. Yani bizi görenler böyle düşünüyor..." deyince yüzüne ifadesiz bir şekilde bakıp "anladım." diyerek bir şey demeden merdivenlerden çıktım..

Telefonumu elime alarak Instagramda dolaştım. İçimde bir anda gelen dürtüyle hyun-jooyu ve diğerlerini takipten çıkıp kendi hesabımdan da kaldırmıştım.

Onlar beni bir nedenden dolayı dinlemeden bırakmışlardı.
Böyle bir dönemde beni yalnız bırakmışlardı...
Affedilebilecek bir şey değildi...

Daha sonra ekranıma düşen mesajla gözlerimi kırpıştırarak baktım.

Hyun-joo❤️:
Ben özür dilerim ha-rin... Gerçekten özür dilerim...
Sana öyle birşey dememeliydim..
Bu ikimizin arasında olacak en son şey... Çok kırılmış olabilirsin buna keşke seninle yüzyüzeyken söyleseydim...

Okuduktan sonra telefonu sinirle elimin arasında sıktım...
Ne yazmıştı... Sorabilirdim..

Me:
Üzgünüm... Ne söylediğini unutmuşum bu aralar o kadar yoğunum ki...

diye yazdıktan sonra mesaj gecikmemişti...

Hyun-joo❤️:
Sana olan hislerim unutabileceğin şeylerden değildi ha-rin...
Beni gerçekten sevdiğini sanmıştım..
Söylediklerim değerli değilse artık gerçekten de evleneceğin adamı seviyorsun...
Sana mutluluklar dilerim... Bir daha karşına çıkmayacağım..

Okuduktan sonra sinirden gözlerimden yaşlar süzülmüştü...

Yani bana benden hoşlandığı ile ilgili bir mesaj yazmıştı ve onu Jungkook cevaplamıştı...

Bunu yapmaya nasıl cüret eder...

Kendini ne sanıyordu...

Bu gerçekten son damlaydı...

Sinirle odadan çıkıp onun odasına kapıyı kırar gibi açmıştım.

Kazağını çıkartmış pantolonunu da çıkartmaya hazırlanıyordu ki benim girmemle duraksamıştı.

"Sen kendini ne sanıyorsun!?" diyerek bağırdım..

"Kocam olacaksın diye mi geliyor bu cesaret..." diyerek tekrar bağırdım

"Ne hakla benim adımla Hyun-jooya mesaj atarsın..." diyerek bağırdım

En son dayanamayarak iki ellerimi göğsüne koyup itikleyerek vurdum..

"Ne hakla yaparsın bunu ha.." diyerek bağırdım bu sefer önceki bağırmamdan daha yüksek bir sesle...

"Dur... " diyerek ona vuran ellerimi tutup durdurmuştu...

"Bunları yapmasaydım Hyun-joo ne düşünürdü... Yapmasaydım eğer senin onu sevdiğini düşünürdü... "

"Sanane bundan .." diyerek konuştum "sanane...."

"Banane mi? Bir kocan olarak görevim bunlar...." deyince gözüm dolarak baktım. ..

"Kocam mı? Olmayan kocam? Artık değilsin evlenmiyorum seninle" diyerek odayı terkettim.

Odama girip kapıyı hızlı bir şekilde kapatıp kilitledim...

"Gidiyorum buradan... Evlenmiyorum seninle...." diyerek bağırdım onun duymasını isteyerek...

Bavulumu yatağa indirip içine rastgele kıyafet alıp attım.

Çantamı alıp boynuma geçirip taktım.
Telefonumu da çantama koyup kapının kilidini açarak odadan çıktım.

Odasının önünden geçerek merdivenlere yöneldim.

Daha inmeden kolumdan tutulup merdivenden uzaklaştırıldım..

"Nereye gidiyorsun?"

"Seninle evlenmiyorum... Onun için burada durmamı gerektirecek bir durum da yok" diyerek yüzüne baktım...

"Senin demene bakmıyorum hemen odana geç!" diyerek bağırdı sonlara doğru...

"Geçmiyorum gideceğim buradan" diyerek ellerimi bavulun üzerine koyup yürümeye başlayacaktım ki sert ellerle durduruldum...

Neredeyse 5 kilo olan bavul sertçe duvarla buluştu.

"Sana kalacaksın diyorsam kalacaksın... Birşey yapıyorsam bir şeyler bildiğim için yapıyorum... Uslu dur beni birşeyler yapmaya zorlama..." dedikten sonra merdivenlere yönelip koşarak indim...

"Ha-rin" diyerek bağırdı...

Seslenişine aldırmayıp çıkış kapısını açtım..

Nasıl olduğunu anlamadan kolumdan tutmuş beni kendisine çekmiş ayaklarımı yerden kesmiş omzuna almıştı.

"Uslu durmayacaksın... Belli... Anlayacağın dille konuşacağım.." diyerek merdivenlerden çıktı.

Kendi odasına gelip açık olan kapıdan içeriye girip beni sertçe yatağına attı..

Beynim durmuş şekilde ne olacağını düşünüyorken ne olacağını anlayıp yataktan kalkmaya çalıştım.

Ama Jungkook çoktan gelmiş kucağıma oturmuş hareketsiz kalmıştım....

Elinde ses çıkartan metal şeyi bir elime geçirip diğerini yatak başlığına geçirdi....

Sinirle kolumu kelepçeden kurtarmak istercesine art arda çekiştirdim.

"Dur canını yakacaksın" diyerek kolumu tuttu..

Gözlerine sinirli bir şekilde bakıp "umrunda değil zaten"diyerek sertçe kolumu çektim.

Çekmemle beraber ağzımdan bir inilti dökülmüştü..

Gözlerimi ağrıdan kapatıp kapalı olan gözlerimden yaşlar süzülmesine izin verdim.

"Neden bunu yapıyorsun ha-rin... Neden?" diye sordu sakince..

Sonra bileğime takılan kelepçenin kilit sesi geldi kulaklarıma.

"Bıraksaydın... Ne de olsa senin için bir eşyayım! Ne olursa beni buraya kelepçeliyorsun!" diyerek sinirli konuştum.

"Akıllı dursan yapm-" cümlesini tamamlamasına izin vermeden kolumu sertçe çekip yataktan kalkıp odama gittim.

Tam kapıyı kilitleyecektim ki kapının üzerinde kilit olmadığını anladım.

Bunu da yapmış olamazsın...

Kendimi yatağa atıp uyumaya çalıştım....


•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Koluma değen ıslak bir şeyle uyandım.

Gözlerimi yavaşça açtığımda karşımda jungkook'u gördüm.

Benim uyandığımı fark etmemiş koluma krem sürüyordu.

Yüzüne baktığımda yanakları ıslaktı.

Bir dakika o ağlıyor muydu?

Gözlerim yavaşça gözlerine gitti.

Gerçekten ağlıyordu.

Gözlerimi yavaşça kapatıp benim hâlâ uyuduğumu sanmasını istedim.

"Ben... Ben senin üzülmeni ister miyim güzelim? Istemem.... Senin saçının bir teline zarar gelsin dünyaları yakarım... Ben senin canını bilerek acıtmıyorum güzelim.. inan istemeyerek oluyor... Ben ... Ben seni seviyorum... Hemde çok....."


Efsane bir bölümle geldimmm....

Ne yapıyorsunuz bakaymm.

Ben votemi ve yorumumu alayım askomlar....

Polis Mafya'm +18Where stories live. Discover now