Sevgi

100 32 23
                                    


"Sevgi yeşertir her ağacı, bu küçük prensin ağacı hadi sakla onu içinde."

Anne önemli bir kavramdı. Bizi koruyup kollayan güzel görünen bir kadın. Her zaman o Gülen yüzüyle bizi mutlu ederdi. Ama bu benim için asla geçerli değildi. Annem benim manyak olduğumu söyler ve hiç sevgilim olmadığı için beni suçlar, bazen de bununla kalmaz döverdi. Sevgi kavramını o zaman kaybetmiştim ben. Ama öğrendim. Bana Anka diyen, bir adam sayesinde.

"Anne seni dinlemek istemiyorum burada bana dayak atamazsın. Heralde sinirden patlıyorsundur. Evet ben kibirli bir kızım. Senin sevmediğin türden hiç de nazik değilim. Üzgünüm nezaketimi yıllar önce öldürdüler."

"Kızım sana hiç bir şeyi açıklayamam biliyorum ama seni sevdiğimi bil. Ne olur."

"Peki git buradan daha fazla canımı yakma lütfen." Dedim gözümden yaşlar akarken, ben o haldeyken beni asla düşünmemişti. Saatlerce yerde kanlar içinde süründüğümü hatırlıyordum. Bunlar unutulup her şey eskisi gibi olabilir miydi? Olamazdı. Onun buna inanması komikti. Belki bir gün buradan çıktığımda her şey değişirdi. Hemen odama gittim. Yani odamın olduğu yere götürdü hemşire beni.

"Bu kartta ne görüyorsun? Gece." Nefesimi oflayarak dışarı verdiğimde "Bir adam sadece o kadar." Dedim. Ama psikolog Melek hanım "hayır bu bir adam değil." Demişti. Belki de aklımın düğümleri hala Ayvazın ellerindeydi. İyi göründüğümü söyleyip seansı bitirmişti Melek hanım. Daha sonraki hastasını çağırmıştı. Dışardan izlemek kolaydı,peki ya içinde olmak. O duvarları yıkamamak acaba ona nasıl hissettirirdi. Bana fazla geliyordu. Ama yine de katlanıyordum. O mutlu son için.  Bir gün buradan gülerek hatta koşarak çıkacak ve bir daha asla geri dönmeyecektim. Kendime söz vermiştim. Ona  siyahıma söz vermiştim. Güçlü olmak zorundaydık her birimiz çünkü biz insandık, bununla lanetlenmiştik bir kere. Bir kız sinir krizi geçiriyordu. Kafamı çevirsen bile onu görebilirdin. Sesler ve acılar asla susmazdı. Kızın yanına gittim. Korkmuyordum. Onunla konuşmaya çalıştım.

"Sorun ne? Bana söyleyebilirsin sakin ol." En yumuşak ses tonumu kullanmıştım. Uzun bir süre yüzüme boş gözlerle baktı ve şunu dedi "Benim senin gibi saçlarım yokki." Saçlarını sıfıra vurmuşlardı. Kim bilir hangi adam için kesmişti saçlarını. İçimden birer birer kopmuştu, parçalar. İşte bu gerçekti. Tüm bunlar bir kabus gibiydi. Ama buraya adım attığınızda anlardınız. Onun ellerini tutunca o da tuttu ve sakinleşti daha sonra da ilaçlarını içti. Şimdi odamda hastane yatağının üzerindeydim. Düşünüyor ve düşlüyordum özgürlüğü. Ne güzel sesi vardı bu hayallerin sanki kulağımda çalan bu şarkı gerçekti.

"Sen çok iyisin seni seviyorum." Dedi Selen bana kocaman sarılarak bende ona sarıldım. Sonsuza dek böyle kalabilirdim.

"Yine mi kitap okuyorsun Gece yanımıza gel. Bugün bahçe yok ona mı üzülüyorsun?"

"Hayır aksine mutluyum çünkü yaşamak için bir sebebim var artık."

Anka UMUT SERİSİUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum