Merhabalar,
Nasılsınız iyi misiniz? Umarım herkes çok çok iyidir. 🍁
Upuzun, dopdolu bir bölümün ilk partıyla geldim. 🧚♀️İlk kez sınır koyacağım. Sınır geçildikten sonra ikinci part en erken sürede gelecektir. ( Umarım erken geçilmez ajsjsjs çünkü feci yoğunum sjjsjs) 🌸
2000 beğeni, 2000 yorum ( Emojiler, noktalar ve türevlerini yorumdan saymıyorum. Fikrilerinizi içeren gerçek yorumları rica ediyorum. 🤎)
Keyifli okumalar sevgili okur. Yıldıza dokunanın gökyüzü olsun hatırlatmasıyla ...
Ve bir not: Geçmişi anlatan kısım, 24. bölümdeki ilk öpücüğün Adem tarafından nasıl karşılandığını anlatan bölümdür. Dileyen ilk o bölümü okuyup sonra bunu okuyabilir. 🧡*
Birkaç Ay Önce / İlk Öpücük
Adem, sakince kapıyı çekip anahtarı elinde bir iki kez çevirdi. Gözleri, alçak duvardan sekip karşısındaki evin sabah güneşini içen yüzünde keyifle gezindi. Perdesi hafifçe açılmış, ezbere bildiği odaya içeriyi görür gibi baktı.
Sevda yine erkenciydi muhtemelen. Birkaç dakika, olur ya pencereye çıkar da görürüm, diye beklese de olmadı. Nasılsa bugün beraber günlerdir hazırlık için uğraştığı eve gideceklerdi.Derin bir soluk alıp fırına yönelirken düşünüyordu. Sevda'nın son vakitlerde indirdiği gardının, uzak durmaya çalışsa da gözlerinin bir şekilde gelip gözlerine ürkek bir kuş gibi çırpına çırpına değmesinin, saçlarından nefes aldığı o günden sonra ona her yaklaştığında titreyen dudaklarının, kaçırdığı gözlerinde oynaşan heyecanın, mutfakta kıskacına aldığında inip kalkan göğsünün altında debelenen kalbinin artık iyice farkındaydı Adem.
Sevda, ona karşı boş değildi hatta hisleri onu yanıltmıyorsa fazlasıyla doluydu.Bazen, beraber oldukları yemeklerde Adem'e ısrarla bakmasa da Sevda'nın algılarının kendisinde olduğunun farkında varıyordu Adem. Çünkü onunkiler de Sevda'nın üzerinde ateşe uçan pervaneler gibi dönüyor oluyordu. Sevda'nın ara sıra kalkan bakışlarından göğsüne öyle bir özlem akıyordu ki kendi özleminden öyle hissettiğini bile düşündüğü anlar oluyordu Adem'in. Ben mi yanlış yorumluyorum, diye içi içini yese de Nilüfer'in kolyeyi senelerdir sakladığını söylediği, kimseye dokundurmayacak kadar değer verdiğini ağzından kaçırdığı; yine kendisinin aldığı fulara sözlerinin aksine gözü gibi baktığını öğrendiği günden beri bendini yıkan bir nehir gibi Sevda'ya akıyor, kendini durduramıyordu.
Sevda'dan bir ümit değil, bin ümit hissediyor; hepsi de birer tohum olup göğsünü şenlendiriyordu.
Büyümüştü Sevda. Giderken bıraktığı on yedi yaşın toyluğu kırılmış, gözlerine ateşle pişenlerin olgunluğu gelmişti. Güzel çehresi daha büyüleyici, daha kadınsı, daha çekiciydi. Ama işte gözleri, ıslak bir ormanı andıran o yeşil coğrafyalarda Adem kendini ateşe verip kül olmak istiyordu.
Bazen Sevda ona öyle bakıyordu ki yutkunamıyordu. O bakışların içerisinde saf bir kar yağışı, deli bir özlem görüyor; cam çerçeve indiren kasırgalar kaburgalarını dövüyordu.Sevda tarafından sevilmenin ihtimali bile Adem'i aklını yitirecek, Müslüm'e eş olacak seviyeye getirirken ondan bunu duymanın ümidi bağrında bir kuyu kazıyor, çıplak etini o toprağa gömüyordu.
Sevda'yı gördüğünden beri hasreti dinecek yerde artmıştı. Hele de Sevda'nın gözlerinde de kendine dair izler görmeye başladıktan sonra.
Kolları sarmak, dudakları öpmek, ruhu ona doymak istiyordu. Kavrula kavrula küle dönen çekirdekler gibi Sevda'sız kök salamayacağını biliyor dahası bundan emin oluyordu.

YOU ARE READING
YABAN
Romance- Yaş farkı vardır- Mahalledeki gençler olarak uzak tavırları, suskunluğu, sert mizacı sebebiyle aramızda onun adı "Yaban"dı. Beş yıl sonra mahalleye geri döndüğünde hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Özellikle benim için. ...