BİR BAŞKASININ GÜNEŞİ

1.3K 133 115
                                    


"Gece?"

Başımı hızla kaldırdığımda Arda ve Nehir'in başımızda dikildiğini fark ettim. Akın homurdanıp kendini geriye atarken Arda kaşlarını sırıttı.

"Daha önce kimse tarafından daha büyük bir sevinçle karşılanmadım sanırım."

Akın ona sadece dik dik bakarken sordum.

"Burada ne yapıyorsunuz?"

Eğer bizi takip etmiyorlarsa çok sık karşılaşmaya başlamıştık ve bu garipti.

Arda ellerini suçlu bir şekilde kaldırdı.

"Sizin burada olacağınızı duymuş ya da duymamış olabiliriz. Biz de gelip doğru mu diye kontrol edelim dedik. Sonra da belki çekim sonrası takılırız yarın da ekibin kutlamasına katılırız diye düşünmüş olabiliriz."

Nehir'le birbirlerine bakıp sırıtırlarken ne zaman bu kadar yakınlaştıklarını merak etmeden duramadım. Gerçi hala birbirlerini bir anda boğabilecek kapasiteye sahip gibi duruyorlardı ama bu yakınlaşma yine de inanılmazdı. Üstelik sürekli buralara nasıl girip çıktıkları da ayrı bir bilmeceydi.

Başımı iki yana salladım.

"Parti falan yok. Doğrudan eve gidip uyuyacağım."

"Tamam büyükanne." Akın dalga geçer bir şekilde konuştuğunda sinirli bakışlarımı ona çevirdim.

"Aramızda bir yaş bile olmadığından eminim."

Omuzlarını silkti.

"Senin ruhun yaşlı, biz ne yapalım." Ayağa fırladı ve Arda'yla ellerini çaktıktan sonra sırıttılar.

"Ben varım."

Nehir ellerimden tutup beni zorla ayağa kaldırmaya çalışırken daha da yerime yerleştim.

"Hadi amaa!"

Üçü birden beni zorla çekiştirmeye başladığında hızla ayağa kalktım. Üçü birden geriye doğru yığılırken bir kahkaha attım.

"Şimdi gelirim işte."

Akın'ın bana öylece baktığını gördüğümde yerimde rahatsız bir şekilde kıpırdandım.

"Saçımda bir şey mi var?"

Nehir ve Arda önden giderlerken yanıma geldi ve bir saniye kararsız bir şekilde duraksadıktan sonra konuştu.

"Hayır. Sadece daha önce kahkahanı sadece birkaç kere duyduğum için şaşırdım."

Bunu fark ettiğimde şaşkınlıkla duraksadım. Gerçekten de onun yanında daha fazla gülen bir insan olmaya başlamıştım. Kabul etmek istemediğim bir şeydi bu. Canımı acıtan bu hayatı geride bırakıp onunla başka bir hayat yaşayabileceğim gerçeğini kabul etmek istemiyordum. Bu yüzden inkar ettim.

"Saçmaladığının farkındasın değil mi? Ben gayet fazla gülen bir insanım."

Bana inanmaz bir ifadeyle baktı.

"Haklısın. Bayan Güleryüz olduğunu unutmuş olmalıyım."

Gözlerimi devirdim ve cevap verme gereği duymadan diğerlerini takip ettim. İnandırıcı olmadığımı ben de biliyordum. Ancak bu kadar az gülmem ve onun yanında bunun artması hakkında bir konuşma yapmayacaktım. O da bunu biliyor gibi konuyu kapattığında rahatladığımı hissettim. Diğerlerine nereye gideceğimizi sormak için ağzımı açtığımda telefonumdan gelen o rahatsız edici sesi duydum.

Onun zil sesi.

Devrim'den gelen mesajları yanlışlıkla bile olsa görmemek için ona özel bir zil sesi ayarlamıştım ve genel olarak bu mesajları doğrudan siliyordum. Şimdi de silmem gerekirdi. Bunu biliyordum ancak merakım bana engel oldu ve ekrana bir saniyeliğine göz atmaktan kendimi alamadım.

GECE'NİN MAVİ PALETİWhere stories live. Discover now