'two

245 31 29
                                    

"Bugün aramıza katılan yeni öğrenciler gelecek."

Öğretmenlerinin sözleriyle sınıf sessiz fısıltılarla boğuldu. Tabii ya, biricik sınıf arkadaşları Jungwon'un sırası boş kalmıştı. Öğretmenin seslenmesiyle kapıyı açıp sınıfa giriş yaptı iki genç nakil öğrenci. Birkaç kişi hariç herkesin gözleri onlara döndüğünde Jay hafifçe eğilerek selam verdi.

"Jay Park."

Sunoo da Jay gibi eğilip "Kim Sunoo. İyi anlaşalım." dedi. Sınıf kısaca alkışladığında öğretmenin işareti ile boş sıralara baktılar.

Duvar kenarından dördüncü sıra, Jungwon'un sırası.

Bir de ortadan en arka sıra, nakil giden bir öğrencinin sırası. Sunoo Jungwon'un olduğunu düşündüğü sıraya bakarken Jay de onun oraya oturmasına izin vererek en arka sıraya geçti. Aralarında bir sıra daha vardı, onun dışında tam çapraz kalıyorlardı.

"Ah," dedi öğretmen, "Sunghoon, sınıf başkanı olarak yeni arkadaşlarına okulu gezdir."

"Peki hocam."

|🚫|

"Bina eski olduğu için hiç estetik değil, ayrıca ayrımcılık var. Bu kat tamamen bizim dönem sınıfları. Sınıflarımız diğer sınıflara göre küçük. Kütüphane bizim katımızda. Estetik bozukluğundan kaynaklı boş bir alan bile var kütüphanenin karşısında. Her katta koridorun sonunda tuvaletler var."

Jay ve Sunoo, sınıf başkanı olduğunu öğrendikleri Sunghoon ile okulu geziyorlardı. Öğle arasından önceki son teneffüstü. Koridorda onları fark edenler kendi aralarında fısıldaşırken Sunghoon merdivenden yukarıyı işaret etti.

"Yukarıda üst sınıflar var. Tamamen ayrıcalıklı yaratıklar. Sınıfları devasa, ders çalışmak için boş sınıfları var. Onların katında gürültü yapmak, hatta gereksiz yere durmak yasak. En üst katta ise müdirenin odası, müdür yardımcısının odası ve öğretmenler odası var."

Sonra aşağıyı işaret etti. "Alt sınıflar bir altımızda, dışlanmış kesim onlar. İki dönem de aynı katta, küçük sınıflarda sıkışık kalmış durumdalar. Sınıftan başka bir şey de yok koridorda. Zemin kat beden eğitimi ile ilgili. Kapalı spor salonu ve soyunma odaları. Beden dersinde spor kıyafetinin zorunlu olduğunu bilirsiniz."

"Giriş katından sağdaki koridora giderseniz sonunda kantin ve yemekhane var. İkisinin de bahçeye çıkan kapıları var gerçi. Girişin karşısında müdür yardımcısı odası yine. Çok odasında olmuyor ama adam, bir işiniz olunca en üsttekine gitmenizi öneririm. Girişten sola dönünce revir ve karşısında da psikolojik danışmanlık var. Tüm okulu anlattım, okul hakkında bir şeye ihtiyacınız olursa bana sormayın lütfen. İşim başımdan aşkın oluyor, bıktım başkanlıktan da okuldan da. Son sınıf olacağız seneye üstelik..."

Jay Sunghoon'un omzuna teşekkür edercesine vurduğunda Sunoo "Psikolojik danışmanlık aktif mi?" diye sordu. Sunghoon ona dönüp kafasıyla onayladı. "Evet, genelde sınav kaygısı yüzünden son sınıflar gidiyor."

"Gidenlerin kayıtları tutuluyor mu?"

"Sanırım oluyor. Henüz hiç gitmedim. Yakında gitmek zorunda kalacağım gibi ama..."

"Neden soruyorsun?" diye sordu Sunghoon bu sefer. Sunoo gülümseyip "Eski okulumda yoktu da, merak ettim." dedi. Zil çaldığında sınıflarına gittiler. Sunoo sırasına oturup telefonundan Jay'e "Danışmanlıkta kaydı olabilir mi?" diye mesaj attı. Önünde oturan çocuğun arkasına dönmesiyle telefonu kapatıp bırakmak zorunda kaldı.

"Selam." diyen oğlana kafasıyla selam verdi.

"Keşke diğer sıraya otursaydın."

"Neden?"

"Yang Jungwon'un sırasıydı bu." Resmen fısıltıyla söylemişti çocuk, kardeşinin adını. Sunoo yüz ifadesini korumaya çalışırken "O kim?" diye mırıldandı. Çocuk iyice yaklaşıp kulağına doğru fısıldadı. "İntihar eden çocuk. Zorbalık gördüğüne dair iddialar var ama gerçek mi bilmiyor kimse."

"Kimse nasıl bilmez?"

"Okuldan olduklarına eminim ama kimse görmemiş. Pek konuşmadığı için söylemiyordu da kimseye. Ah, cidden bilmiyorum."

"Peki bunun sıra ile alakası ne?"

Öğretmenin sınıfa girmesiyle oğlan önüne döndü, herkes yerine geçip oturuşunu düzeltti. Küçük sohbet ile ders yavaştan başlarken Sunoo'nun önündeki çocuk arkasını dönmeden küçük bir kağıt uzattı. Sunoo kağıdı alıp kimse fark etmeden yavaşça açarak kitabın üzerine koydu.

"Bu dersten sonra öğle arası. Dışarıda dolaş, okulu gez ama sakın sınıfa gelme. Çıkışta kafeye gidip konuşalım. Okulda olmaz."

Kağıdı okuduktan sonra yırtıp çantasının bir gözüne attı. Şimdiden bir çorap söküğünün ucunu tutmuştu.

Öğle arasını belirten zili duyduklarında Sunoo ve Jay hızlıca sınıftan ayrılıp tuvalete gittiler. Herkes yemekhanede olduğu için tuvaletler de katlar da boştu. Jay "Ne dedi o önünde oturan?" diye sorduğunda Sunoo kısaca anlatıp buluşunca öğreneceğini söyledi. "Danışmanlığı ne yapacağız?" diye sordu sonrasında.

Jay saatine bakıp "Gireceğiz. Yemek yiyor olmalı doktor." diyerek tuvaletten çıktı. İkili birlikte Sunghoon'un dediği gibi giriş katından sola girdiler. İçeride kimsenin olmadığını kesinleştirip sessizce içeriye girdiler.

Jay rafa göz atıp "Alfabetik sırayla dizilmiş." dediğinde Sunoo da bakmaya başladı. J harfine ait rafı bulduklarında üzerlerindeki isimlere baktılar, Jungwon yoktu. Jay camın altındaki kolide, tahminince eski olan dosyaları da kurcalayıp istediğini bulamayınca kapının oraya, Sunoo'nun yanına gitti. "Yok, buraya gelmemiş sanırım."

Sunoo ağır ağır kafasını salladığında sol tarafındaki kapı birden açıldı. Geriye çekilip gelene baktıklarında siyah saçlı genç "Ne yapıyorsunuz burada?" diye sordu. Sunoo yakasındaki isim kartına baktı, Lee Heeseung.

Jay "Ah," dedi. Sol kolunu uzatıp kanayan yeri gösterdi. "Yeni nakil olduk da, revirin burada olduğunu duymuştum." Heeseung bir kana, bir de gözlerine bakıp bir adım geri çekildi.

"Karşıdaki kapı." Jay hafifçe eğilip teşekkür ettikten sonra Sunoo'yu da sürükleyip karşı kapıdan revire girdi. "Koluna ne oldu?" diye fısıltıyla ama şiddetle sordu Sunoo.

"Dikkat çekmemek için arkadaki dolap rafına kestirdim."

"Acımış olmalı..."

"Jungwon'un acıdığı kadar acımamıştır."

Sunoo yutkunup gözlerini kapattı. Kardeşinin canı ne kadar acımıştı, kim bilir? Tanrı bile bilmezdi belki.

Jay hemşirenin yardımıyla hızlıca çiziği temizleyip sardı. "Yemek yiyelim. Göze batmamalıyız."

Yemekhaneye gidip tepsilerini doldurduktan sonra kenarlarda boş bir masa bulup karşılıklı oturdular. "Danışmanlıkta dosyası olmadığına göre her şeyi içine atıyordu." Jay Sunoo'nun dediğine kafasını salladı, yemeğini yemeye devam ederken.

Bu konuda konuşmak istemiyorlardı ama tek ortak noktaları buydu.

Ölen sevgilisinin ikiz kardeşi, ikiz kardeşinin sevgilisi. İntikam almak uğruna geldikleri bir okul ve yedikleri öğle yemeği bile Jungwon ile alakalıydı. 

Yemeklerini sessizce yedikten sonra çıkışa ilerlediler. Kapıda Lee Heeseung ve yanındaki birkaç kişi ile karşılaştılar. Kapıdan çıkıp bahçeye yöneldiklerinde "Şu çocukta bir şeyler var." diye mırıldandı Jay. Sunoo "Nereden anladın?" dediğinde "Danışmanlıkta biz gittikten sonra ne yaptı, yalnız başına?" diye açıkladı. Sunoo "Belki doktor beklemesini söylemiştir. Herhangi bir son sınıf öğrenci olamaz mı?" dedi.

"Umarım öyledir, ama bir şeyler garip. Neden bizim orada olmamıza şaşırdı? Herkes gözüme şüpheli gözüküyor." Sunoo kısa süre sonra kafasını sallayıp onayladı onu. 

Gerçekten ne işi vardı orada?

a thousand stolen psychological experiences.﹕enhypen ✓Where stories live. Discover now