17. Bölüm

7.4K 646 324
                                    

Saçma sapan söylentilerle magazinin uydurması olan pek çok habere manşet olmuştum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Saçma sapan söylentilerle magazinin uydurması olan pek çok habere manşet olmuştum. Kendimi sükse yaratan haberlerde görmek bir alışkanlıktı haline gelmişti ya da nasıl söylesem medyanın ilgi çekmek için hayal dünyasında kurguladığı bir evrende olmadığım sıfatlarla anılırken tek yaptığım sabah kalkıp bunları okuyup izlemek sonra rutin işlerime devam etmekti. Bütün bunlara ben alışık olsam da akşam eve döndüğümde uykumun arasında Taehyung'un beni araması pek de şaşırtıcı değildi. Söylediğim gibi radyo programını izlemişti ve sesinden bir şey söylemek isteyip de söyleyememenin gerginliğini alıyordum. Ona konuyla ilgili endişe etmemesini söyledim. Sabah magazin sayfalarında onlarca söylenti çıksa bile bu doğruluğu biz samimi şekilde yakalanmadığımız, itiraf etmediğimiz müddetçe bir şeyi kanıtlanamazdı. Çünkü sponsorlar aracılığıyla taktığımız bize gönderilen bir çok takı, kıyafet ve kozmetik ürünler diğer ünlülere de dağıtılıyordu. Hiç tanışmadığım kişilerle bile sırf aynı takıları taktım diye ilişki söylentisi çıkmıştı. Bunu aslında o da biliyordu ama insanın güvenebileceği birinden rahatlatıcı sözcükler duymak her zaman daha iyi hissettirirdi.

Hemen yumuşadı ve güzel bir kıkırdamayla karşılık verdi. Rahatladığını hissettiğim an onun da sesindeki yorgunluk yüzünden yatmamız gerektiği kararına varıp çağrıyı sonlandırdık.

Tabi ki söylediğim gibi oldu. Sabah, medyada ilişki dedikodularımız boy göstermiş, Rose de bin kere aramıştı. Göz devirip rutinimden devam ettim, elli kere aynı şeyleri duymaya gerek yoktu zaten şirkete şarkı kaydı ve albümün son rötuşları için gidecektim. Ama vardığımda, gündemdeki konunun üzerine bir perde çekip Naver gibi popüler arama sitelerinde trende girerek ilk sıraya yerleşen başka bir haber düştü.

Baştan alacak olursak eğer, duş alıp  giyinme odama girmiştim. Saçlarımı kurutup yarısını toplamış, yarısını da dalgalar halinde salık bırakmıştım. Rebecca'yı uzun zamandır sürmediğim için dizliklerimi siyah dar pantolonumun içine giyip üzerine de siyah tişörtle yeni sezondan Harley Davidson ceketimi geçirmiştim son olarak. Kalın Gucci botlarımla da aynı marka siyah sırt çantasını parmağıma asarak otoparka indiğimde Rebecca'mın pırıl pırıl oluşuna bir kez daha hayranlık duydum. Gerçek bir koleksiyon parçasıydı, bakımlarını asla kaçırmamaya dikkat ettiğim için ve biraz da bebekler gibi baktığım için yepyeni duruyordu. Üzerine oturmadan metal kolu, ve bir dünya para döktüğüm koltuğunu okşayıp nazikçe binmiş ve sertçe gaz verdiğimde çıkan sesi sırıtarak bir süre dinlemiştim. Bu ses bana her şeyi yaptırabilirdi, koşulsuz şartsız her şeyi. Yüzümdeki sırıtmayla kaskımı taktığım gibi de şirkete sürmüştüm bebeğimin sesini dinleyerek.

DSP'ye vardığımda otoparktaki yerime sürdüm ama Lunafly her zamanki gibi sinirlerimi zıplatırcasına yerime park etmişti. Arabasını gördüğüm anda şirkete ait park halindeki Suv araçlardan birinin önünde frene basıp durdum. Asıl olay, yani Naver'de birinci sıraya yerleşmemizi sağlayan haber o esnada yaşandı. Defalarca söylememe rağmen yaptığı harekete kayıtsız kalamadığımdan sinirle motorun gazına basıp ileri doğru hareket ettirdim, amacım aynasına tekme atmaktı ancak sağımdaki Suv aracın yanından aniden çıkan bisiklet Rebecca'nın tam ortasından çarparak ani fren yapmamı sağladı.

Baptise in your thighs | taekookWhere stories live. Discover now