33. Bölüm

5.2K 506 356
                                    

normale her bölüm içime sinmeden atmam ama bu bölüm biraz içime sinmedi. umarım beğenirsiniz.

iyi okumalar!

iyi okumalar!

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Oppa?"

Ne anlamda oppa?

Aklımdan geçen ilk düşünce bu olmuştu. Oppa olarak mı, oppa olarak mı söylemişti bunu Suran. Çünkü dinleme partisinden hakkında bildiğim tek şey eskiden takıldıklarıyken aynı kelimeye yükleyeceği anlamı da sorgulamıştım istemsizce. Yüzüne baktığımda endişe etmem gereken bir durum olmadığını, sadece şaşkınca bir sıfatla söylediğini görebiliyordum sinirlenmeme engel olamamıştım. En azından hitap şeklini artık aralarında bir ilişki kalmadığı için değiştirebilirdi.

Suran'ın gözleri zahmet edip Jungkook'dan kayarak beni de fark ettiğinde ikinci bir şaşkınlıkla devam etti konuşmasına

"Oh, Taehyung-sshi. İkiniz neden buradasınız, yarın değil miydi etkinlik?"

Önce kim konuşmalıydı bilemedim ama şaşkın bakışları imaya dönüşürken ona güvenmemiştim bu yüzden de konuşmak için dudaklarımı aralamıştım ki Jungkook Suran'ı ittirip içeri dalmıştı. Bir yandan da söylenmeye başlamıştı "Buranın yarısı benim, ben müzik yapmaya geldim o da kafa dinlemeye geldi."

Jungkook gibi hızlıca değil de yavaşça içeriye girerken Suran'ın dikkatli ve meraklı bakışlarının odağı haline gelmiştik. Bu Jungkook'un her zamanki tavırlarından olsa da Suran'ın buna şüpheyle yaklaşarak sorgulayıcı bakışlar atması sinirimi fazlasıyla bozmuştu.

"İkiniz, baş başa mı?"

Sinirlenmeyecektim... Gerçekten sinirlenmeyecektim ama kendimi yüzüne karşı ne kadar meraklı olduğunu ve işine bakmasını söylememek için zor tutuyordum. Kendimi saniyeler içinde defalarca sakin olmamı söylediğimde ağzımda "Jungkook benim arkadaşım. Gelemez miyiz?" diye bir şeyler çıkmıştı.

Dava zamanı sessizce destek oluşunu bilmeyen yoktu, olayın onunla bağlantılı noktaları olan Seori kısmı da zaman içinde ortaya çıkmıştı yani bana destek oluşu kimseden gizli bir şey değildi fakat Jungkook sanki onu dürtüklemişim gibi bana dönmüş, gözlerini kocaman açarak Busan lehçesiyle agresifçe "Yaah! Arkadaşım mı?" demişti "Düzgün tanıt beni."

Gerçekten bunun kavgasını yapmak istemiyordum, düşüncelerimi biliyordu, korkularımı, korkularımın oluşturduğu anksiyeteyi... Bana nasıl gözlerimi açarak baktıysa ben de ona aynı şekilde ne yaptığını sorar gibi baktım, anlaması için çok çaba harcamama gerek de yoktu. Suran'ın diğer insanlardan farkı yoktu, bizi bilmesi için de bir nedeni yoktu. Sırf takıldıkları için öfkeme yenilemezdim. Üstelik eskiden takıldıklarından biriyken güven kelimesine bir adım bile yakın değildi benim için.

Jungkook'la uzun metrajlı bakışmamıza gözlerimi bir kez daha açarak karşılık verişim onu kendine getirdi. Elini omzuma koyup sıkıştırdı beni ve ona verdiğim kozu kullanmakta gecikmedi. Sinir bozucu bir tavırla vurgulaya "Hyung diyeceksin. Bunu konuşmuştuk." demişti.

Baptise in your thighs | taekookWhere stories live. Discover now