BÖLÜM 10 ( Vega - Hannah Crane)

43 36 35
                                    

Oturduğum yerde o kadar sıkılmıştım ki kendi kendime tırnaklarım ile oynamaya başladım. Tırnaklarımdan yan etlerine indim. Etimi koparınca canım yandı ve o zaman kendime geldim.

-Kahretsin!

Masadaki peçetelerden birini aldım ufak bir parça koparıp kanayan yere bastırdım.

Gerçekten yaklaşık 1 saattir burada oturuyordum ve tek yaptığım bir şeyler yiyip içmekti. Etrafa bakıyor, önümdeki tatlıyı ya yiyor ya parçalıyordum.

En son arkama yaslandım.

Yanlış mı geldim acaba? Diye düşünmeden duramadım. Ama burada oturmak bir yandan iyiydi. Çünkü etrafı çok iyi incelemiştim.

Halkını, şehrin içini. Gerçekten çok güzel bir yerdi.

Tatlıları ve içeceklerini de söylemeden geçemezdim. Çünkü ben kendi gezegenim dışında başka yerde bir şeyler yemek yada içmek konusunda iyi değildim. Beğenmezdim. Ama burayı beğenmiştim.

Elimi kaldırıp içerideki çalışanları çağırdım. Beni hemen fark etti.

-Buyrun efendim.

-Ben soğuk bir şey alabilir miyim? Ne olursa hiç fark etmez.

-Tabikide, dedi ve gitti. Masamdaki tatlının sonunu yedim. O sırada karşımda bir karanlık hissettim. Başımı kaldırdığımda bir adam orada dikilmiş bana bakıyordu.

Ne olduğunu anlamamıştım ki gözlerine baktım. Göz kırptı. Bu Matt'ti. Ayağa kalktım ve ona sarıldım. Oda bana sıkıca sarıldı. Karşımdaki sandalyeye oturdu.

Tabikide kendi kılığında gelecek değildi ya. Salak Hannah.

Matt;
-Nasılsın Hannah?

-İyiyim teşekkürler sen nasılsın?

-İyiyim bende çok beklettim mi?

-Biraz desem inanır mısın?

Güldü.
-Hayır çünkü baya bekledin. Bazen giyinmek zor olabiliyorda.

Gülümsedi. Giyinmekten kastı şekil değiştirmek olduğu çok açıktı.

-Seni en son gördüğümden beri çok değişmişsin. Gözlerine bakmasam tanımazdım Hannah.

-Gözlerimden mi tanıdın? Nasıl?

-Abin, abin gibi bakıyorsun ama daha masum.

Güldüm.

-Evet çok uzun zaman oldu.

Adını söylemek ile söylememek arasında kaldım. Oda bunu anladı.

-Orta yaşlı Matthew abine içecek söylemeyecek misin bakalım.

Gülümsedim.

-Doğru diyorsun. Benim hatam Matthew.

Tekrar elimi kaldırdım. Çalışan geldi. Matthew hemen siparişini verdi.

İçeceklerimizi beklerken Matthew sürekli dışarıya bakıyordu. Etrafta onu fark edecek kimsenin olmadığından emin olmaya çalıştığı kesindi.

İçecekler geldi. İçeceklerimizi içerken çok konuşmadık. Çünkü asıl konuşmamız gereken şeyleri burada konuşamazdık.

Hızlıca içeceklerimizi bitirdik. Matt kalkıp hesabı ödedi. Sonra yanıma geldi.
-Gel hadi seni evine götüreyim.

Sadece başımla onayladım. Uzun süre yürüdük. Ara sokaklara girdik. İlerledikçe sokaklardaki insan sayısı azaldı. En son bir duvarın önünde durduk.

İçimdeki Evren (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now